Geri

   

 

 

 

İleri

 

48- Allah Bir Kulu Sevdiği Vakit, Onu Kullarına da Sevdirmesi Bâbı

6873- Bize Züheyr b. Harb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Cerîr Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Şüphesiz ki, Allah bir kulu sevdiği vakit, Cibrîl'i çağırır da: Ben filânı seviyorum, onu sen de sev! der. Ve onu Cibrîl de sever. Sonra semâda seslenerek: Gerçekten Allah filânı seviyor; onu sîz de sevin! der. Artık onu semâ ehli de severler. Sonra onun için yeryüzüne kabul konur. Bir kuta da buğzetti mi Cibrîl'i çağırarak: Ben filâna buğzediyorum, ona sen de buğzet! der. Ve Cibrîl ona buğzeder. Sonra semâ ehli arasında: Allah filâna buğzediyor, ona sîz de buğzedin! diye seslenir. Onlar da kendisine buğzederler. Sonra o kul için yeryüzüne buğz konur.» buyurdular.

6874- Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ya'kub (yani İbni Abdirrahman El-Kaâri) rivâyet etti. Yine Kuteybe dedi ki: Bize Ahdu’l-Aziz (yani Ed-Derâverdî) rivâyet etti. H.

Bize bu hadîsi Saîd b. Amr El-Eş'asî de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abser, Alâ' b. Müseyyeb’den naklen haber verdi. H.

Bana Harun b. Saîd El-Eylî dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize îbm Vehl) rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Mâlik (bu zat İbn Enes'dir) rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi Süheyl'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır. Şu kadar var ki: Alâ' b. Müseyyeb'in hadîsinde buğz zikredilmemiştir.

6875- Bana Amru'n-Nâkıd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yezid b. Harun rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdu’l-Aziz b. Abdillah b. Ebi Selemete’l-Mâcişun, Süheyl b. Ebî Sâlih'den naklen haber verdi. Süheyl Şöyle dedi: Arafat'da idik. Derken Ömer b. Abdi’l-Aziz geçti. Kendisi hac emîri İdi. İnsanlar ona bakmaya kalktılar. Ben babama:

— Babacığım! Görüyorum ki, Allah Ömer b. Abdi'l-Aziz'i seviyor, dedim. (Babam):

— Ne o? diye sordu.

— Çünkü insanların kalblerinde onun sevgisi ver, dedim. Bunun üzerine babam ;

— Baban hakkı için yemin ederim ki, ben Ebû Hüreyre'yi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dan rivâyet ederken dinledim, dedi. Sonra Cerîr'in Süheyl'den rivâyet ettiği hadîs gibi anlattı.

Bu hadîsin Ebû Hüreyre rivâyetini Buhârî «Kitâbu'l- . Edeb» ile «Kitâbu't-Tevhid»'de tahric etmiştir.

Allah'ın kulunu sevmesinden murad; onun için hayr irâde buyurması, kendisine hidayet ve nimet vermesidir. Buğzu da azabını veya şekavetini irâde buyurmasıdır. Semâ ehlinden maksad meleklerdir. Cebrail (aleyhisselâm) ile diğer meleklerin bir kulu sevmeleri, ya onun için istiğfar ve duada bulunmaları yahut sair insanlar gibi sevmeleridir. Ki bu sevgi kalbin meylinden biriyle mülakat için şevk duymasından ibarettir. Meleklerin bir kulu sevmeleri Allahü teâlâ'ya itaat ettiği ve onun rızasını kazandığı içindir. Kabulün yeryüzüne konmasından murad; insanların o kulu sevmeleri ve ondan razı olmalarıdır. Bunun zıddı da buğz etmeleridir.

Cebrail (aleyhisselâm)'ın meleklere seslenmesi, o kul hakkında istiğfar ve niyazda bulunsunlar diyedir.