9- Sü-i Zan, Tecessüs, Münafese, Müşteri Kızıştırma ve Benzerlerinin Haram Kılınması Bâbı 6701- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Mâlik'c, Ebû'z-Zinâd'dan dinlediğim, onun da A'rac'dan, onun da Ebû Hüreyre’den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Zandan sakının! Çünkü zan sözün en yalanıdır. Başkalarının konuştuğunu dinlemeyin! Tecessüs ve münâfese yapmayın! Birbirinize hasedlik çekmeyin! Birbirinize buğz etmeyin! Birbirinize sırt çevirmeyin! Kardeş olun ey Allah'ın kulları!» buyurdular. 6702- Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdül-âzîz (yani İbn Muhammed) Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Ucsulüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) t «Hezeyan konuşmayın! Birbirinize sırt çevirmeyin! Başkalarının konuştuğunu dinlemeyin! Biriniz diğerinin satışı üzerine satış yapmasın! Kardeş olun ey Allah'ın kullan!» buyurmuşlar. 6703- Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Cerîr, Â'meş'den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Birbirinize hasedlik çekmeyin! Birbirinize buğz etmeyin! Tecessüsde ulunmayın! Başkalarının konuştuğunu dinlemeyin! Müşteri kızıştırması da yapmayın! Kardeş olun ey Allah'ın kulları!» buyurdular. 6704- Bize Hasen b. Aliy El-Hulvânî ile Aliy b. Nasr El-Cehdamî rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Vehb b. Cerîr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Â'meş'den bu isnâdla: «Birbirinizle şileyi kesmeyin! Birbirinize sırt çevirmeyin! Birbirinize buğz etmeyin! Birbirinize hasedlik çekmeyin! Allah'ın size emrettiği gibi kardeş olun!» şeklinde rivâyette bulundu. 6705- Bana Ahmed b. Saîd Ed-Dârimî de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Habbân rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Vüheyb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süheyl, babasından, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti: «Birbirinize buğz etmeyin! Birbirinize sırt çevirmeyin! Birbirinize münâfese yapmayın! Kardeş olun ey Allah'ın kulları!» buyurmuşlar. Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu’l-Edeb»'de tahrîc etmiştir. Buradaki zandan murad başkalarına sû-i zanda bulunmaktır. Hattabî diyor ki: «Sû-i zan hatırdan gelip geçen şeyler değil, zannı hakikat kabul edip tasdikde bulunmaktır. Zira hatırdan gelip geçen şeylerin önünü almak elde değildir. Kâdî Iyâz, Süfyân'mşu sözünü nakleder: «Kulu günaha sokan zan, kabul edip konuştuğu zandır. Hatırından geçeni soyle-mezse günaha girmez.» Bu hususta evvelce izahat vermiştik. Tecessüs: Casusluk etmek, başkalarının gizli şeylerini araştırmaktır. Bu kelime ekseriyetle şer hususunda kullanılır. Gizli şerrin sahibine casus derler. Nitekim hayrı gizleyene de namus denilir. Tahassüs: Başkalarının sözünü dinlemektir. Bazıları; tecessüs bir sırrı başkası için dinlemektir; tahassüs ise kendisi için dinlemektir, demiş. Bir takımları her ikisinin aynı mânâya geldiğini ve ikisinin de bilinmeyen hal ve haberleri Öğrenmek istemek mânâsına geldiğini söylemişlerdir. Tenâfüs ve münafese; bir şeyin yalnız kendisinde olmasını istemektir. Hücr: Çirkin söz mânâsına gelir. Müşteri kızıştırmak, başkalarının pazarlığı üzerine pazarlık yapmak meseleleri alış-veriş bahsinde görülmüştü. Sû-i zan; tecessüs hasedlik ve emsali şeyler Kur'ân âyetleriyle de haram kılınmışlardır. Sû-i zannın mukabili hüsn-ü zan'dır Sisn-ü zan yani bir kimsenin hal-ü tavrını iyiye yorarak ondan hayır beklemek müslümana yaraşan bir harekettir. Hüsn-ü zan'nın vâcib olduğu yerler bile vardır. Meselâ; Teâlâ Hazretleri hakkında hüsn-ü zan'da bulunmak vâcibdir. |