Geri

   

 

 

 

İleri

 

7- Birbirine Hasedlik Çekmenin, Düşmanlık Etmenin ve Sırt Çevirmenin Haram Kılınması Bâbı

6690- Bana Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Mâlik'e, İbn Şihâb'dan dinlediğim, onun da Enes b. Malik'den rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Birbirinize buğz etmeyin! Birbirinize hasedük çekmeyin! Ve birbirinize sırt çevirmeyin! Ey Allah'ın kulları! Kardeş olun! Bir müslümana kardeşini üç geceden fazla terk etmesi helâl olamaz!» buyurdular.

6691- Bize Hâcib b. Velîd rivâyet etti,

(Dedi ki): Bize Muhammed b. Harb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Muhammed b. Velîd Ez-Zübeydî, Zührî'den rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Enes b. Mâlik haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar, H.

6692- Bana bu hadîsi Harmele b. Yahya da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana İbn Vehb haber verdi.

(Dedi ki): Bana Yûnus, İbnü Şihâb'dan, o da Enes'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen Mâlik'in hadîsi gibi rivâyette bulundu.

6693- Bize Züheyr b. Harb ile İbn Ebi Ömer ve Amru'n-Nâkid, hep birden İbn Uyeyne'den, o da Zührî'den naklen bu isnâdla rivâyette tu-lundular. İbn Uyeyne: «Birbirinizle alâkayı kesmeyin!» cümlesini ziyâde etmiştir.

6694- Bize Ebû Kâmil rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yezîd (yani İbn Zürey') rivâyet etti. H.

Bize Muhammed b. Râfi' ile Abd b. Humeyd de ikisi birden Abdürrazzâk'dan rivâyet ettiler. Bu râvilerin hepsi Ma'mer'den, o da Zührî'den bu İsnadla rivâyette bulunmuşlardır.

Yezîd'in Ma'mer'den rivâyeti, Süfyân'ın Zührî'den rivâyeti gihidir; dört hasleti birden zikreder. Abdürrazzâk'ın rivâyetinde ise: «Birbirinize hasedlik çekmeyin! Birbirinizle alâkayı kesmeyn! Ve birbirinize sırt çevirmeyin!» şeklindedir.

6695- Bize Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Dâvûd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Katâde'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Birbirinize hasedlik çekmeyin! Birbirinize buğz etmeyin. Ve birbiri-ı'izle alâkayı kesmeyin! Kardeş olun ey Allah'ın kulları!» buyurmuşlar.

6696- Bu hadîsi bana Aliy b. Nasr El-Cehdamî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Vehb b. Cerîr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, bu isnâdla bu hadîsin mislim rivâyet etti. Ve: «Allah'ın size emrettiği gibi- ifadesini de ziyâde eyledi.

Bu hadîsi Buhârî «Kitâbü’l-Edeb»’in bir iki yerinde Ebû Hüreyre ve Enes (radıyallahü anh)'dan tahrîc etmiştir. Hased: Bir ni'metin dîn kardeşinden alınıp kendisine verilmesini istemektir, ki pek çirkin bir şeydir.: Buğz: Sevginin zıddıdır.

Tedâbür: Birbirlerine sırt çevirmek demektir. Kâdî Iyâz'a göre bundan murad: Birbirinize düşmanlık etmeyin! demektir. «Birbirinizi terk etmeyin!» mânâsına geldiğini söyleyenler de vardır.

Taberânî diyor ki: «Bu gibi şeyler kazanmakla elde edilmez. Binâenaleyh onları teklif de doğru değildir. Buradaki nehiy onların sebeplerine hamledilir. Yani buğzu, hasedliği ve küsüşmeyi îcabeden işleri yapmayın! demektir.»

Zührî'nin rivâyetindeki dört hasletten murad: Buğzetmemek, hasedlik çekmemek, birbirine sırt çevirmemek ve kardeş olmaktır. Şafiîler'e göre bu hadîs bir müslümanın dîn kardeşi ile üç günden fazla dargın kalmasının haram; üç gün dargınlığın ise mubah olduğuna delildir. Üç günden fazla süren dargınlığın haram olduğuna nassı ile, üç günlük dargınlığın mubah olduğuna ise mefhûm-ı muhalifi ile delâlet etmektedir. Üç günlük dargınlığın affedilmesi, insanın yaradılışında gadab ve kötü huyluluk bulunduğundandır.

Hanefîler'e göre mefhum-ı muhalefet sahih delîl değildir. Onlarca üç günden fazla dargınlığm haram olduğunu beyân, üç gün dargın durmanın helâl olmasını iktizâ etmez.

Bazıları bu dargınlığın dünyaya aid bir iş için üç gün olduğunu, âhiret için olursa üç günden fazla dargın durmanın meşru' kılındığını söylemiş; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Tebûk gazasına iştirak etmeyen üç kişi ile elli gün konuşmadığını, ashabına da onlarla konuşmamalarını emrettiğini buna misal göstermişlerdir. Bilâhare bu zevatın tevbeleri kabul buyurulduğuna dair âyet inmiş ve müslümanlar kendileri ile konuşmaya başlamışlardır.

Dargınlığın sırf bir selâmla sona erip ermiyeceği ulemâ arasında ihtilaflıdır. Cumhûra göre mücerred bir selâm vermek veya almakla dargınlık sona erer. Bu rivâyette İmâm Mâlik'in kavli de budur. İmâm Ahmed'e göre dostluk eski haline dönmedikçe dargınlık geçmiş sayılmaz. Mâlikîler'den İbn Kâsım'in kavli de budur.