47- Gıfar, Eslem, Cüheyne, Eşca Müzeyne, Temim, Devs ve Tayyi' Kabilelerinin Faziletlerinden Bir Bab 6598- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yezid (bu zât İbn Harun'dur) rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Mâlik El-Eşcaî, Mûsa b. Tâlha'dan, o da Ebû Eyyûb'dan naklen haber verdi, (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Ensâr, Müzeyne, Cüheyne, Gıfar, Eşca' ve Benî Abdillah kabilesinden olanlar benim yardımcılarımdır. Başkaları değil! Allah ve Resûlü de onların yardımcılarıdır.» buyurdular. 6599- Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süfyân, Sa'd b. İbrâhim'den, o da Abdurrahman b. Hürmüz El-A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre’den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Kureyş, Ensâr, Müzeyne, Cüheyne, Eşlem, Gıfar ve Eşca' benim yar-dımcılarımdır. Onların Allah ve Resûlünden başka yardımcısı yoktur.» buyurdular. 6600- Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti, (Dedi ki): Bize Şube, Sa'd b. İbrahim'den, bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etti. Yalnız bu hadîsde: «Benim bildiğime göre bunların bazısı hakkında Sa'd dedi ki...» ibaresi vardır. 6601- Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşsâr rivâyet ettiler. İbn Müsennâ dedi ki: Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Sa'd b. İbrahim'den rivâyet etti. (Dedi ki): Ben Ebû Seleme'yi Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet ederken dinledim. Şöyle buyurmuşlar: «Eşlem, Gıfâr, Müzeyne ve Cüheyne'den olanlar yahut Cüheyne, Benî Temim'le Benî Âmir'den ve iki müttefik olan Esed'le Ğatafan'dan daha hayırlıdırlar.» 6602- Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muğî-ra (yani El-Hızâmî) Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Dedi ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular... H. 6603- Bize Amru'n-Nâkıd ile Hasan El-Hulvânî ve Abd b. Humeyd dahi rivâyet ettiler. Abd: Ahberanî, ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki): Bize Ya'kub b. İbrahim b. Sa'd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam, Sâlih'den, o da A'rac'dan naklen rivâyet etti. (Dedi ki) ; Ebû Hüreyre şunu söyledi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki: Ğifâr, Eşlem, Müzeyne, Cüheyne'den olanlar (yahut Cüheyne demiştir) ve Müzeyne'den olanlar kıyâmet gününde Allah nezdinde Esed, Tayyi' ve Ğatafan kabilelerinden daha hayırlıdırlar.» buyurdular. 6604- Bana Züheyr b. Harb ile Ya'kûb, Devrakî rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsmail (yani İbn Uleyye) rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Eyyûb, Muhammed'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Eşlem, Ğifâr, Müzeyne ile Cüheyne'den bir kısmı (yahut Çüneyne ile Müzeyne'den bir kısmı) Allah ındinde —Râvi: Zannederim kıyâmet gününde buyurdu demiş— Esed, Ğatafan, Hevâzin ve Temîm kabilelerinden daha hayırlı olacaklardır.» buyurdular. 6605- Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Gunder, Şu'be'den, rivâyet etti. H. Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşâr da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Muhammed b. Ebî Yakub'dan, rivâyet etti. (Dedi ki): Ben Abdurrahman b. Ebî Bekr'eyi babasından rivâyet ederken dinledim ki, Akra' b. Habis, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek: — Sana ancak Eşlem, Gıfâr ve Müzeyne'den hacıların hırsızları bey'at etti, demiş. Cüheyne'yi de söyledi zannederim. (Şekkeden râvi Muhammed'dir.) Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Şayet Eşlem, Ğıfar ve Müzeyne —zannederim Cüheyne de dedi— Benî Temim ile Benî Âmir, Esed ve Ğatafan'dan daha hayırlı İseler, bunlar haybet ve hüsrana uğramışlar mıdır ne dersin?» buyurmuşlar. Akra': — Evet! cevâbını yermiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «O halde nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, onlar bunlardan daha hayırlıdır.» buyurmuşlar. İbnü Ebî Şeybe’nin hadîsinde «Şekkeden râvi Muhammed'dir.» cümlesi yoktur. 6606- Bana Harun b. Abdillah rivâyet etti, (Dedi ki): Bize Abdü's-Samed rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Benî Temîm'in reisi Muhammed b. Abdillah b. Ebî Ya'kub Ed-Dabbî bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etti ve: «Bir de Cüheyne» dedi. «Zannederim» demedi. 6607- Bize Nasr b. Alî El-Cehdamî rivâyet etti. (Dedi ki).: Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Ebû Bişr'den, o da Abdurrahman b. Ebî Bekra'dan, o da babasından, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti, (Şöyle buyurmuşlar): «Eşlem, Ğıfâr, Müzeyne ve Cüheyne, Benî Temim ile Benî Âmir'den ve iki müttefik olan Benî Esed ile Ğatafan'dan daha hayırlıdırlar.» 6608- Bize Muhammed b. Müsennâ ile Harun b. Abdullah rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdüssamed rivâyet etti, H. Bu hadîsi bana Amru'n-Nâkıd dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şebaba b. Sevvâr rivâyet etti. Her iki râvi: Bize Şu'be, Ebû Bişr'den bu isnadla rivâyette bulundu, demişler. 6609- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indir. (Dediler ki): Bize Vekî' Süfyân'dan, o da Abdü'l-Melik b. Umeyr'den, o da Abdurrahman b. Ebî Bekra'dan, o da babasından naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); «Şayet Cüheyne, Eşlem ve Ğıfâr (kabileleri) Benî Temîm ve Benî Abdillah b. Ğatafan ve Âmir b. Sa'saa'dan daha hayırlı ise ne dersiniz?» buyurdu. Ve bunu sesini uzatarak söyledi. Derken ashab: — Ya Resûlallah! Onlar haybet de hüsrana uğramışlardır, demişler. (O da): «Hakîkaten onlar daha hayırlıdır.» buyurdu. Ebû Küreyb’in rivâyetinde: «Şayet Cüheyne, Müzeyne, Eşlem ve Ğıfâr.., ise ne dersiniz?» cümlesi vardır. Ebû Hüreyre rivâyetleriyle -Akra' b. Habis rivâyetini Buhârî «Kitâbu'l-Menâkıb»'de tahric etmiştir. Ensar: Evs ve Hazrec kabileleridir. Benî Abdullah'dan murad Gatafan kabilesinin bir kolu olan Benî Abdil-Uzzâ'dır.. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onların bu ismini değiştirerek kendilerine Benî Abdillah adını vermiştir. Bundan dolayı Arablar onlara Benî Muhavvele demişlerdir. Mevâli: Mevlânın cem'idir. Burada ondan murad Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e yardım eden ve onunla hususiyeti olan zevattır. Görülüyor ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) her kabileye hak ettiği mevkiyi tanımaktadır. Hazret-i Akra' b. Habis Peygamberimize bey'at edenlerin Eşlem, Ğifâr ve Müzeyne kabilelerinden olduklarını, bu kabilelerin ise İslâmiyetten önce İlacıların mallarını çalmakla şöhret bulduklarını söylemişse de", Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mezkûr kabilelerin Benî Temim, Benî Amir, Esed ve Ğatafan kabilelerinden daha hayırlı olduğunu bildirmiştir. Çünkü bir kimse müslüman olunca Cenâb-ı Hak küfür hâlindeki suçlarını bağışlar. Bunların suçlan da bağışlanmıştır. Benî Temîm ve onun kolları olan Benî Esed, Benî Âmir vesâireye gelince; bunlar müslüman olduktan sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in vefatını müteakip birçokları irtidat etmişlerdir. 6610- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ahmed b. İshâk rivâyet etti, (Dedi ki): Bize Ebû Avâne, Muğîra'dan, o fa Amir'den, o da Adiy b. Hâtim'den naklen rivâyet etti. Adiy Şöyle dedi: Ömer b. Hattab'a geldim. Bana şunu söyledi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ve ashabının yüzlerini ağartan ilk sadaka senin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirdiğin Tay yi' kabilesinin sadakasidir. Bu hadîs Hazret-i Adiy b. Hatim ile Beni Tayyi' kabilesinin faziletlerine delildir. Hazret-i Adiy Arabların meşhur cömerdi Hâtem-i Tâî'nin torunlarındandır. Hicretin dokuzuncu veya onuncu senesinde müslüman olmuştur. Evvelce hıristiyanmış. Birçok müslümanlann irtidat ettiği hengâmede müslümanlığı muhafaza etmiş ve kavminin zekâtını getirerek Hazret-i Ebû Bekr'e teslim etmiştir, Irak'in fethinde bulunmuş, sonra Küfe'ye yerleşmiştir. Sıffın harbinde Hazret-i Ali tarafında bulunmuş, bir rivâyete göre yüzyirmi, diğer bir rivâyete göre yüzseksen sene yaşamıştır. «Ben müslüman olalı abdestsiz bir namaz vakti geçirmemişimdir.» dediği rivâyet olunur. Şa'bî'nin rivâyetine göre Hazret-i Adiy şunları söylemiştir: «Ömer'in karşısına çıktım ve: — Beni tanıyor musun? diye sordum. — Evet! Onlar küfrettikleri zaman, sen iman ettin. Onlar inkâr etti, sen bilgi gösterdin. Onlar gadrettiklerinde, sen vefakârlık ettin. Onlar geri gittiklerinde, sen beri geldin. Hiç şüphe yok ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabının yüzlerim ağartan sadaka, Tayyi' kabilesinin sadakasıdır, dedi.» Yüzünü ağartmak tâbiri sevindirmekten kinayedir. Bunun zıddı yüzünü kara etmektir ki; o da mahzun etmekten kinayedir. 6611- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muğîra b. Abdirrahman, Ebû'z-Zinâd'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. Şöyle dedi: Tufeyl ve arkadaşları gelerek: — Ya Resûlallah! Gerçekten Devs kabilesi küfür ve imtina etmiştir. Sen de onlara beddua eyle! dediler. Bunun üzerine: Devs helâk olsun diyenler oldu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ise: «Allah'ım! Sen Devs'e hidâyet ver; ve onları getir!» diye duâ etti. Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Cihâd»'da tahric etmiştir. Devs: Hazret-i Ebû Hüreyre'nin kabîlesidir. Tufeyl (radıyallahü anh) kendilerini İslâm'a davet etmiş, fakat onlar sözünü dinlememişlerdir. Bunun üzerine Hazret-i Tufeyl onların zina ettiklerini, faiz yediklerini Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e şikâyet ederek aleyhlerine beddua etmesini istemiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ise bunun tam aksine olarak Allah'dan onlara hidâyet niyaz etmiştir. Bu hal Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ıin kemâl ahlâkının ve âlemlere rahmet oluşunun delilidir. Hazret-i Tufeyl b. Amr, Devs kabîlesindendir. Mekke'de müslüman olmuş, sonra memleketine dönerek Medîne'ye hicret edinceye kadar kavm-ü kabilesini irşada çalışmıştır. Bir rivâyette Yemâme harbinde, başka bir rivâyete göre de Yermuk harbinde şehid edilmiştir. 6612- Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti, (Dedi ki): Bize Cerîr Muğîre'den, o da Hâris'den, o da Ebû Zür'a'dan naklen rivâyet etti. (Dedi ki): Ebû Hüreyre şunlara söyledi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittiğim üç hasletten dolayı Benî Temîm'i sevmeye devam ederim, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i; «Onlar Deccal'a karşı ümmetimin en şiddetlileri olacaklar.» buyururken işittim. Sadakaları geldi de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bunlar bizim kavmimizin sadakalarıdır.» buyurdular. Âişe'nin yanında onlardan bir esir kadın vardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Âişe'ye) ; «Onu âzâd et! Çünkü o ismail'in neslindendir.» buyurdular. 6613- Bana bu hadîsi Züheyr b. Hârb da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Cerîr, Umâra'dan, o da Ebû Zür'a'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittiğim üç hasletten sonra Benî Temîm'i sevmeye devam ediyorum; bunları onlar hakkında söylerdi. Ve râvi yukarki hadîsin mislini zikretmiştir. 6614- Bize Hâmid b. Ömer El-Bekrâvî de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Dâvud mescidinin İmâmı Mesleme b. Alkame'te'l-Mazini rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Dâvud, Şa'bî'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Üç haslet var ki, ben bunları Benî Temîm hakkında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittim. Artık onları sevmekte devam ediyorum. Ve râvi hadîsi bu mânâ ile nakletmiş. Yalnız o: «Onlar harblerde insanların en şiddetli çarpışanlarıdır.» demiş; Deccal'ı anmamıştır. Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu’l-Itk» ve «Kitâbu’l-Meğazî»'de tahric etmiştir. Ebû Zür'a'nın rivâyetine göre, Hazret-i Ebû Hüreyre: «Benim için kabilelerden bunlar kadar hoşlanmadığım bir kavm yoktu. Ama artık onları sevdim.» demiştir. Bunun sebebi câhiliyyet devrinde kabilelerinin birbirlerine düşman olmalarıdır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Benî Temîm hakkında üç şey söylemiştir. Bunlardan birincisi Deccalla en şiddetli bir surette onların harb edeceklerini haber vermesi; ikincisi zekâtları hakkında: «Bunlar bizim kavmimizin sadakalarıdır» buyurması; üçüncüsü de Hazret-i Âişe'nin elinde bulunan esîr cariyenin İsmail (aleyhisselâm) sülâlesinden olduğunu söyleyerek azadını emir buyurmasıdir. Sadakaları hakkında: «Bizim kavmimizin...» tâbirini kullanması Benî Temîm, îlyaş b. Mudar-dâ Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nese-biyle birleştiği içindir. Hazret-i Âişe'nin elinde bulunan kadının ismi malûm değildir. Bu husûsdaki rivâyetler muhteliftir. Bir rivâyette «Sebiyye» yerine «Neşeme» denilmiştir. Neşeme, insan demektir. Tabarânî'nin rivâyetine göre Hazret-i Âişe: «Yâ Nebiyyallah, ben İsmail (aleyhisselâm) sülâlesinden bir köle âzâd etmeyi adadım.» demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Sabret de yarın Benî Ahber'in ganimetleri gelsin!» buyurmuş. Ertesi gün Benî Anber'in ganimeti gelince ona Rudeyh, Zübeyb, Zühay ve Semûra namlarında dört köle vermiş; kölelerin başlarını meshederek bereket duasında bulunmuş ve bunların Hazret-i İsmail neslinden olduğunu bildirmiş. Zehebî'nin beyânına göre Hazret-i Âişe bunlardan Rudeyh'i azad etmiştir. |