Geri

   

 

 

 

İleri

 

5- Sa'd b. Ebi Vakkas (radıyallahü anh)'ın Fazileti Hakkında Bir Bab

6383- Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süleyman b. Bilâl, Yahya b. Saîd'den, o da Abdullah b. Amir b. Rabia'dan, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Âişe şöyle dedi: Bİr gece Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uykusuz kaldı da:

«Keşke benim ashabınıdan yararlı bir zat bu gece beni korusa.» dedi. Ve silâh sesi işittik. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Kİm o?» dedi. (Gelen zat) ;

— Sa'd b. Ebî Vakkâs ya Resûlallah! Seni korumağa geldim, dedi. Âişe

Dedi ki: «Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uyudu. Hattâ horultusunu işittim.»

6384- Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Leys rivâyet etti. H.

Bize Muhammed b. Rumh da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Leys, Yahya b. Saîd'den, o da Abdullah b. Âmir b. Rabia'dan naklen haber verdi ki: Âişe şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye gelişinde bir gece uyuyamadı. Ve:

«Keşke ashabınıdan yararlı bir zat bu akşam beni korusa!» dedi. Biz bu halde iken bir silâh hışırtısı işittik. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Kim o?» dedi. (Gelen zât):

— Sa'd b. Ebî Vakkas'ım! cevâbını verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:

«Seni getiren nedir?» diye sordu. Sa'd:

— İçime Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hakkında bir korku düştü de onu korumaya geldim, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah, (sallallahü aleyhi ve sellem) ona dua etti. Sonra uyudu.-

İbn Rumh'un rivâyetinde: «Biz:

— Kim o? dedik...» ifadesi vardır.

6385- Bize bu hadîsi Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdu'l-Vehhab rivâyet etti.

(Dedi ki): Ben Yahya b. Saîd'i şunu söylerken işittim. Abdullah b. Âmir b. Rabia'yi dinledim. Şöyle diyordu: Âişe dedi ki: Bir gece Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uykusuz kaldı...

Râvi Süleyman b. Bilâl'ın hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur.

Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Cihad» ile «Kitâbu't-Temenni»'de; Tirmizî «Menâkıb»'de; Nesâî «Menâkib» ile «Siyer» bahislerin muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in uykusuz kalması hicrette Medine'ye ilk geldiği zaman değildir. Çünkü Hazret-i Âişe o zaman yanında değildi. Hazret-i Sa'd dahi daha önceden müslüman olmuş değildi. Ulemanın beyânına göre bu hadîs:

«Allah seni insanlardan korur» âyet-i kerîmesi inmezden önce vârid olmuştur. Âyet indikten sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) korunmaz olmuş. Ashabına da kendisini korumaktan vaz geçmelerini emir buyurmuştur.

6386- Bize Mansûr b. Ebî Müzâhim rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbrahim (yani İbn Sa'd) babasından, o da Abdullah b. Şeddâd'dan naklen rivâyet etti. Abdullah Şöyle dedi: Ben Ali'yi şunu söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Sa'd b. Mâlik'den başka hiç bir kimse için annesiyle babasının isimlerini bir araya getirmemiştir. Çünkü Uhud gününde ona:,

«At! Babam ve annem sana feda olsun!..» demeye başlamıştı.

6387- Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet etti. H.

Bize Ebî Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Vekî' rivâyet etti. H.

Bize Ebû Küreyb ile İshâk El-Hanzalî dahi Muhammed b. Bişr'den, o da Mis'ar'dan naklen rivâyet ettiler. H.

Bize İbn Ebî Ömer de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süfyân Mis'ar'dan rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi Sa'd b. İbrahim'den, o da Abdullah b. Şeddat'dan, o da Ali'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir.

6388- Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süleyman (yani İbn Bilâl) Yahya'dan (bu zât İbn Saîd'dir.) O da Saîd'den, o da Sa'd b. Ebî Vakkâs'dan naklen rivâyet etti. Sa'd Şöyle dedi: Gerçekten benim için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Uhud gününde annesiyle babasını bir arada zikretti.

6389- Bize Kuteybe b. Saîd ile İbni Rumh, Leys b. Sa'd'dan rivâyet ettiler. H.

Bize İbn Müsennâ da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdü'l-Vehhab rivâyet etti.

Her İki râvi Yahya b. Saîd'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır.

6390- Bize Muhammed b. Abbâd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hatim (yani İbn ismail) Bükeyr b. MUmar'dan, o da Âmir b. Sa'd'dan, o da babasından naklen rivâyet etti ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Uhud gününde onun için annesi ile babasını bir arada zikretmiş, Sa'd Şöyle dedi: Müşriklerden bir adam Müslümanları (n canlarını) yakmıştı. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Sa'd'a:

«At! Babam ve annem sana feda olsun!» buyurmuştu. Sa'd

Dedi ki:

O müşrik için uçsuz bir ok attım ve yan tarafına vurdum. Derhal düştü. Ve avreti açıldı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) güldü. Hattâ yan dişlerini gördüm.

Bu rivâyetleri Buhârî «Cihâd», «Fadâilü Ashab», «Edeb» ve «Meğazi» bahislerinde; Tirmizî «Menâkıb»'de; Nesâî «Elyevm vel-ieyle»'de; İbn Mâce «Sünnet» bahsihde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.

Hazret-i Sa'd b. Ebî Vakkâs sağlıklarında Cennetle müjdelenen on zattan biridir. Hattâbî: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: Annem babam sana feda olsun! demesi bir duadır. Onun duaları ise kabule şayestedir.» diyor.

El Mühelleb Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in annesi ile babasını beraberce zikrederek feda etmesinin yalnız Hazret-i Sa'd'a mahsus olduğunu iddia etmişse de; doğru değildir. Çünkü sahıheynde rivâyet olunan bir hadîsde Hazret-i Zübeyr'e de bu şekilde söylediği bildirilmektedir. İhtimal ki Hazret-i Ali bunu işitmemiştir.

Nevevî başkalarına da bu şekilde tefdiye yaptığını söylemiştir. (Tefdiye feda olsun cümlesini söylemektir.)

Müşrik yere düşünce Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gülmesi avret mahallinin açılmasından dolayı değil, amansız düşmanının tepelendiğine sevindiği içindir.

6391- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb rivâyet ktiler. (Dediler ki): Bize Hasen b. Mûsa rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Züheyr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Simâk b. Harb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Mus'ab b. Sa'd babasından rivâyet etti ki, Kur'ân'dan bazı âyet iter onun hakkında inmiş. Sa'd Şöyle dedi: Sa'd’ın annesi dininden dönmedikçe ebediyyen onunla konuşmayacağına ve yiyip içmeyeceğine yemin etti.

Dedi ki:

— Sen Allah'ın annenle babanı sana vasiyyet ettiğini söylüyorsun. Ben senin annenim, sana. bunu ben emrediyorum.

Sa'd (devamla) şunu söylemiş: Annem üç gece bekledi hattâ bîtab-lıktan bayıldı. Bunun üzerine Umare denilen bir oğlu kalkarak ona su verdi. Annem Sa'd'a beddua etmeye başladı. Az sonra Allah (azze ve celle) Kur'ân'da şu âyeti indirdi:

"Biz İnsana annesiyle babasına güzel muamelede bulunmasını vasiyet ettik. Şayet bana şirk koşman için seninle mücahede ederlerse Sûre-i Lokman, Âyet: 15. ilah..." Bu âyette şu da vardır: «Ama onlarla dünyada iyi geçin.»

Sa'd

Dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) büyük bir ganimet almışdi. Bir de baktım ganimetin içinde bir kılıç var! Hemen onu alarak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirdim ve: Bu kılıcı bana bahşet! Ben hâlini bildiğin bir kimseyim, dedim:

«Onu aldığın yere iade et!» buyurdular. Ben de gittim tam onu ganimet yerine koymak istediğim sırada nefsim beni ayıpladı ve tekrar ona dönerek:

— Bunu bana ver! dedim. Bana sesini şiddetlendirerek:

«Onu aldığın yere koy!» buyurdu. Bunun üzerine Allah (azze ve celle):

"Sana ganimetleri soruyorlar..."! Sûre-i Enfal, Âyet: 1. âyetini indirdi.

Sa'd

Dedi ki: Ben hastalandım da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e haber gönderdim. Hemen geldi.

— Bana müsaade buyur, malımı dilediğim yere taksim edeyim, dedim. Razı olmadı.

— Yarısını! dedim. Yine razı olmadı.

— Öyle ise üçte birini! dedim. Ses çıkarmadı. Artık ondan sonra üçte bir (i vasiyet) caiz oldu.

Sa'd

Dedi ki: Ensar ve muhacirlerden müteşekkil birkaç kişinin yanına geldim de:

— Gel seni doyuralım ve sana şarab sunalım, dediler. Bu mesele şa-rab haram kılınmazdan Önce idi. Onların yanına bir haş içinde iken vardım, —Haş, bahçe demektir.— Bir de baktım yanlarında kızartılmış hir deve kellesi, bir testi de şarab var! Onlarla beraber yedim, içtim. Derken onların yanında ensarla muhacirlerin lâfı oldu. Ben: Muhacirler ensardan daha hayırlıdır, dedim. Bunun üzerine bir adam başımın iki çenesini yakaladı ve bana o kelle ile vurarak burnumu yaraladı. Hemen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek ona haber verdim. Müteakiben Allah (azze ve celle) benim hakkımda — kendisini kasdediyor — şarabın hükmünü indirdi:

"Şarab, kumar, dikili taşlar ve oklar şeytan işi pis şeylerdir." Sûre-i Mâide, Âyet: 9.

6392- Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Sımak b. Harb'dan, o da Mus'ab b. Sa'd'dan, o da babar sından naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Benim hakkımda dört âyet indirildi...

Ve râvi hadîsi Züheyr'in Simak'den rivâyet ettiği hadîs mânâsında nakletmiştir. Şu'be'nin hadîsinde şu ziyâde de vardır: «Yemek vermek istediler mi testinin ağzını sopa İle açarlar, sonra yiyeceği içine dönerlerdi.»

Yine Şu'be'nin hadîsinde: «O kelle ile Sa'd'ın burnuna vurdu ve onu yardı. Sa'd'ın burnu yarık idi.» cümlesi de vardır.

6393- Bize Züheyr'b. Harb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdurrahman, Süfyân'dan, o da Mıkdam b. Şureyh'den, o da babasından, o da Sa'd'dan naklen rivâyet etti:

"Sabah akşam Rablerine dua eden kimseleri kovma!" Süre-i En'am, Âyet: 52. Benim hakkımda indi, demiş.

Şunu da söylemiş: Bu âyet altı kişi hakkında inmiştir. Ben ve İbn Mes'ûd onlardanız. Müşrikler ona: «Sen bunları kendine yaklaştırıyorsun.» demişlerdi.

6394- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Muhammed b. Abdillah El-Esedî İsrail'den, o da Mikdam b. Şureyh'den, o da babasından, o da Sa'd'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte altı nefer idik. Müşrikler Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

— Bunları kov! Bize karşı cüretkârlıkta bulunmasınlar, dediler. (Bu altı kişi), Ben, İbn Mes'ud, Hüzeyl kabilesinden bir zat, Bilâl ve isimlerini veremiyeceğim iki adam idi.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kalbine Allah ne diledi ise o geldi. Ve içinden bir şeyler geçirdi. Bunun üzerine Allah (azze ve celle):

«Allah'ın rızasını dileyerek akşam sabah ona dua eden kimseleri kovma.» âyet-i kerîmesini indirdi.

Hazret-i Sa'd kıssası hakkında «Cihâd» bahsinde «Enfal» Bâbında izahat verilmişti.

Buradaki rivâyetlerde onun faziletini ve hakkında muhtelif âyetler indiğini bildirmektedir. Hazret-i Sa'd'in künyesi Ebû İshâk idi. Kendisine İslâm'ın süvarisi denir. Ve Allah yolunda ilk ok atanın o olduğu rivâyet edilir. Duası müstecab bir zât idi. Acem memleketlerinin birçok yerleri onun kumandasında fethedilmiştir. Seksen üç veya yetmiçüç yaşlarında ellîbeş tarihinde Medine'ye on mil mesafede bulunan Akîk'de vefat etmiş, cenazesi eller üzerinde Medîne'ye götürülerek «El-Bâki» namındaki meşhur kabristana defnedilmiştir. Cenaze namazını Mervân b. Hakem kaldırmıştır. Cennetle müjdelenen on zattan en son vefat eden odur. Hazret-i Sa'd ilk müslüman olan yedi kişinin yedincisidir. Annesi onun müslüman oluşuna pek üzülmüş, eski dinine dönmedikçe yiyip içmeyeceğine yemin etmiştir. Fakat annesinin bütün ısrarlarına rağmen Hazret-i Sa'd İslâm dininden dönmemiş ve annesine hitaben: «Anne, senin yüz tane canın olsa ve gözümün önünde bunlar birer birer alınsa, ben yine dinimden vaz geçemem. Boşuna üzülme.» demişti. Bunun üzerine âyet inmiş ve:

«Annenle babam bilmediğin bir şeyi bana şerik koşman hususunda seninle münakaşa ederlerse, onlara itaat etme! Ama dünyada onlarla iyi geçini» buyurulmuştur.

Hadîs-i şerîf'de görüldüğü vecihle kılıç, şarab ve tard meseleleri hakkında da âyet inmesine Hazret-i Sa'd sebep olmuştur.