15- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Çocuklara, Düşkünlere Acıması, Tevazuu ve Bunun Fazileti Bâbı 6167- Bize Heddâb b. Hâlid ile Şeyban b. Ferruh ikisi birden Süleyman'dan rivâyet ettiler. Lâfız Şeyban'mdir. (Dedi ki): Bize Süleyman b. Muğira rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Sabit El-Bûnâni, Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bu akşam benim bir oğlum dünyaya geldi. Ona babamın adını koydum: İbrahim.» buyurdu. Sonra onu Ebû Seyf denilen demircinin karısı Ümmü Seyfe verdi; Çocuğu getirmeye gitti. Ben de kendisini tâkib ettim. Ebû Seyfe vardık, kendisi körüğünü üfürüyordu. Ev dumanla dolmuştu. Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Önünde sür'atle yürüyerek: — Ey Ebû Seyf, dur! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi dedim, o da durdu. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) çocuğu istedi. Ve onu bağrına bastı. Ve Allah ne söylemesini dilediyse söyledi. Enes Dedi ki: Vallahi çocuğu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Önünde can çekiştirirken gördüm. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gözleri yaşardı ve: «Göz yaşarır, kalb üzülür, fakat biz ancak Rabbimizin razı olacağını söyleriz. Vallahi yâ İbrahim, biz senin için üzülüyoruz.» buyurdular. 6168- Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr rivâyet ettiler. Lâfız Zübeyr'indir. (Dediler ki): Bize İsmail (bu zat İbn Uleyye'dir.) Eyyûb'dan, o da Amr b. Saîd'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Küçüklere Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den daha fazla acıyan bir kimse görmedim. İbrahim Medine'nin yaylasında süt anaya verilmişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de beraberinde olmak üzere gider o eve girerdi. Ev tüterdi, ibrahim'in süt babası demirci idi. Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) çocuğu alır, öper, sonra dönerdi. Amr Dedi ki: İbrahim vefat edince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: «İbrahim benim oğlumdur. O memede iken Öldü. Onun iki tane süt annesi vardır. Süt müddetini cennette tamamlıyacaklardır.» Bu hadîsi Buhârî «Cenâiz» bahsinde tahric etmiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in oğlu İbrahim hicretin sekizinci yılında doğmuştur. O dünyaya gelince ensar kadınları ona süt annelik yapma hususunda birbirleriyle yarış etmişlerdir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu Ebû Seyf Bera1 b. Evs'in karısı Havle binti Münzir'e verdi. Bu kadın ona süt annelik yapar, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de arada sırada gelip onu dolaşırdı. Arablar süt anne ile süt babanın ikisine birden «zı'r» derler. İbrahim on altı veya on yedi aylıkken vefat etti. Henüz süt müddeti olan iki seneyi doldurmamıştı. Onun için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Onun iki tane süt annesi vardır. Onun süt müddetini cennette tamamlıyacaklardır.» buyurdu. «Ettahrir» namındaki «Müslim» şerhinin sahibi Muhammed b. İsmail Et-Temîmî: «İbrahim (radıyallahü anh)’in süt müddetini tamamlama işi vefatından hemen sonradır. Vefat eder etmez cennete girecek, kendisine ve babasına bir ikram olmak üzere süt emmesi orada tamamlanacaktır.» diyor. 6169- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Üsame ile İbn Nümeyr Hişam'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet ettiler. Âişe şöyle dedi: Bedevilerden bir takım insanlar Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına geldiler de: — Siz çocuklarınızı öper misiniz? dediler. Onlar da: — Evet! cevâbını verdiler. — Lâkin biz Vallahi öpmeyiz, dediler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Allah sizden rahmeti aldıysa ben (vermeye) Mâlik olur muyum?» buyurdu. İbn Nümeyr: «Senin kalbinden rahmeti...» demiştir. 6170- Bana Amru'n-Nakıd ile İbn Ebî Ömer hep bîrden Süfyan'dan rivâyet ettiler. Amr dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne Zührî'den, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki: Akra' b. Habis Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i Hasan'ı öperken görmüş de: — Benim on çocuğum var, onlardan birini öpmedim, demiş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Şüphesiz ki merhamet etmeyen merhamet olunmaz.» buyurmuşlar. 6171- Bize Abd b. Humeyd rivâyei etti. (Dedi ki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dedi ki): Bize Ma'mer Zührî'den naklen haber verdi. (Dedi ki): Bana Ebû Seleme, Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti. 6172- Bize Züheyr b. Harb ile İshâk b. İbrahim ikisi birden Cerir'den rivâyet ettiler. H. Bize İshâk b. İbrâhim ile Alî b. Haşrem dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsâ b. Yûnus haber verdi. H. Bize Ebû Küreyb Muhammed b. Ala da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muâviye rivâyet etti. H. Bize Ebû Saîd El-Eşec dahi rivâyet etti, (Dedi ki): Bize Hafs (yani Gıyâs) rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi A'meş'den, o da Zeyd b. Vehb Ebû Zıbyan'dan da Cerir b. Abdillah'dan naklen rivâyet etmişlerdir. Şöyle dedi; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) -«Her kim insanlara merhamet etmezse Allah (azze ve celle) de ona etmez.» buyurdular. 6173- Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Veki' ile Abdullah b. Nümeyr, İsmail'den, o da Kays'dan, o da Cerir'den, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. H. 6174- Ebû Bekr de. Ebi Şeybe ile İbn Ebî Ömer ve Ahmed b. Abde rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyan Amr'dan, o da Nâfi' b. Cübeyr'den, o da Cerir'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen A'meş'in hadîsi gibi rivâyette bulundu. Bu hadîsleri Buhârî «Kitâbu’l-Edeb»'de tahric etmiştir. Ulemânın beyanına göre çocuklara ve zayıflara merhamet meselesi umumî olup, bütün insan ve hayvanlara şâmildir. Yani mü'min olsun, kâfir olsun bütün insanlara, kendinin olsun olmasın bütün hayvanlara acımayan, hayvanı doyurup sulamayan, yükünü hafifletmeyen ve İnsafsızca döğen kimse âhirette Allah'ın rahmetine nail olmayacaktır. Bü rivâyetlerdeki rahmet cümleleri her iki fiilin refi ve cezmi ile rivâyet olunmuştur. Merfu' okunduğuna göre cümle başındaki (men) mev-sule; meczum okunduğuna göre ise şartıyye olur. |