Geri

   

 

 

 

İleri

 

16- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Çok Utanması Bâbı

6175- Bana Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti.

(Dedi ki): Bhe babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be Katade'den rivâyet etti, Katade, Abdullah b. Ebî Utbe'yi Ebî Saîd-i Hudrî'den naklen rivâyet ederken dinlemiş. H.

6176- Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ ve Ahmed b. Sinan da rivâyet ettiler. Züheyr dedi ki: Bize Abdurrahman b. Mehdi, Şuffae'den, o da Katade'den naklen rivâyet etti.

(Dedi ki): Ben Abdullah b. Ebî Utbey'i şöyle derken işittim. Ebû Said-i Hudrî'yi dinledim. Şunu söylüyordu: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) perdesi içindeki bakireden dahs utangaçtı. Bir şeyden hoşlanmadı mı onu yüzünden anlardık.

6177- Bize Züheyr b. Harb ile Osman b. Ebî Şeybe rivâyet ettiler, (Dediler ki): Bize Cerir A'meş'den, o da Şakîk’den, o da Mesrûk’dan naklen rivâyet etti. Mesrûk Şöyle dedi: Muâviye Kûfe'ye geldiği vakit Abdullah b. Amr'ın yanına girdik de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i andı. Ve: Çirkin konuşmaz, çirkin şeye Özenmezdi, dedi. Şunu da ilâve etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Şüphesiz sizin ahlâkı en güzel olanlarınız, en hayırlilannızdandır.» buyurdular.

Osman: «Muâviye'yle beraber Kûfe'ye geldiği vakit.» dedi.

6178- Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Muâviye ile Veki' rivâyet ettiler. H.

Bize İbn Nümeyr dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. H.

Bize Ebû Saîd El-Eşecc de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Hâlid (yani El-Ahmer) rivâyet etti.

Bu râvilerin hepsi A'meş'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir.

Bu rivâyetleri Buhârî «Kitâbu’l-Menâkıb»'de tahric etmiştir.

Haya: Kötü olacağı beklenen yahut terki fiilinden daha hayırlı sayılan bir şey yapılacağı zaman insanın yüzüne arız olan bir inceliktir diye tarif olunur. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah'ın hududuna (cezalarına) aid olmayan yerlerde bakire bir kız gibi utanır, hoşlanmadığı bir şeyi söyledi diye kimseyi muaheze buyurmazdı. Gerek sözünde, gerek fiilinde kat'iyyen bir şey bulunmazdı. Hiç bir kimsenin kusurunu yüzüne vurmazdı. Bundan dolayıdır ki: Hazret-i Ebû Saîd: «Bir şeyden hoşlanmadı mı onu yüzünden anlardık» demiştir. Yani utandığından dolayı hoşlanmadığı şeyi söylemez, yüzünün rengi değişir, hoşlanmadığını bundan anlardık, demek istemiştir.

Fahiş: Kötü ve çirkin iş yapan, çirkin söz söyleyen demektir. Müte-fehhiş ise fesadçılığı sebebiyle bu kötülükleri yapmaya özenen kimsedir.