Geri

   

 

 

 

İleri

 

5- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Hidayet ve İlimle Gönderildiğnin Misalini Beyan Bâbı

6093- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Âmir El-Eş'arî ve Muhammed b. Alâ' rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Âmir'indir. (Dediler ki): Bize Ebû Üsâme Büreyd'den, o da Ebû Bürde'den, o da Ebû Mûsa'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den. naklen rivâyet etti:

«Gerçekten Allah (azze ve celle)'nin beni hidâyet ve ilimle göndermesinin misâli bir yere isabet eden yağmur gibidir. Bu yerin bir kısmı güzeldir. Şüyu kabul eder, ot ve birçok çimen bitirir. Bir kısmı da çoraktır. Suyu tutar. Allah onunla da insanlara fayda verir. Ondan su içerler, hayvan sularlar, hayvan otlatırlar. Yerin başka bir kısmına da yağmur isabet eder, ancak o sadece düz yerdir. Ne su tutar, ne de çimen bitirir, işte Allah'ın dinince fakih olan ve Allah'ın benimle gönderdiği şeyden kendisine fayda verdiği; öğrenip öğreten kimsenin misâli ile bu hususta kibirinden baş kaldırmayanın ye benim kendisiyle gönderildiğim Allah'ın hidâyetini İcabul etmeyenin misâli budur.» buyurmuşlar.

Bu- hadîsi Buhârî ile Nesâî «Kitabü'l-ilim»'de tahrîc etmişlerdir,

Gays: Yağmur demektir. Uşbt tela', kele' ve haşiş kelimeleri ot mânâsına gelirlerse de haşiş kuru ota, uşb ve kela' yaş ota mahsusturlar. Kele' ise yaş ve kuru ota ıtlak edilir. Kîân: Kâm cem'idir. Düz ve yalabık yerler demektir. Bazıları nebat olmayan yer mânâsına geldiğini söylemişlerdir ki; burada murad da odur.

Nevevî diyor ki: «Bu hadîsten maksad Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in getirdiği doğru yolu yağmurla temsildir. Mânâsı şudur: Yeryüzü üç nevidir. İnsanlar da öyledir. Bir nevi yağmurdan faydalanır. Kurumuşken dirilerek çimen bitirir, insanlar, hayvanlar ve ekinler ondan istifâde eder. İnsanların birinci nev'i de öyledir. Kendilerine hidâyet ve ilim yetişir, onu bellerler. Kalbler dirilir. Onunla amel eder ve başkasına öğretirler. Bu suretle hem kendileri faydalanır, hem başkalarını faydalandırırlar. Yerin ikinci nev'i kendisi için faydalanmayı kabul etmeyendir. Lâkin kendisinde başkası için fayda vardır. O da suyu tutması dır. Böylece ondan insanlar ve hayvanlar faydalanırlar. İnsanların ikinci nev'i de böyledir. Belleyişli kalbleri vardır. Lâkin dürüst anlayışları, mânâ ve hükümleri çıkaracak olgun akılları yoktur. Tâat ve amelde ictihad edemezler. Bunlar ilmi ve hidâyeti istifâde etmek isteyen biri gelip isteyinceye kadar muhafaza ederler. Gelen onlardan alıp istifâde eder. Bu gibiler de kendilerine ulaşan ilimle başkasına fayda verirler. Yerin üçüncü nev'i hiç bir şey yetiştirmeyen şabh ve tuzlu yerdir. Bu ne sudan istifâde eder, ne de başkası istifâde etsin diye suyu tutar. İnsanların üçüncü nev'i de böyledir. Bunların ne belleyişli kalbleri vardır, ne de anlayışlı akılları... İlmi işittikleri vakit ondan faydalanmazlar. Başkaları faydalansın diye bellemezler.»

Görülüyor ki Nevevî gerek yerin, gerekse insanların üçer kısmını beyan etmiş. Yalnız hadîsin hangi cümlesi benzetilen kısmın hangi cümlesine misal olduğunu beyan etmemiştir. Diğer ulemâ hadîsi üç nev'e tatbik hususunda ihtilâf etmişlerdir. «El-Mebârik» ismindeki eserin sahibi «Allah'ın dininde fâkih olan» cümlesinden «öğrenip, öğreten» ibaresine kadar olan kısmı yerin birinci nev'ine misal; «kibirinden baş kaldırmayanın» ibaresini ikinci nev'e; «Allah'ın hidâyetini kabul etmeyen» cümlesini de üçüncü nev'e misal göstermiştir. Bazıları: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) burada insanların en yüksek ve en aşağı tabakalarını zikretmiş, bunların arasındakini anlaşıldığı için hazfetmiştir.» demişler. Kirmanı gibi bir takımları da hadîste birinci ismi mesule atfedilen mevsûlan hazfedildiğini söylenişlerdir. İbare şöyle takdir edilir: İşte Allah’ın dininde fakih olanın misâli ve işte kendisine ilim fayda verenin misâli ilâh... Böylece insanların üç kısmı da zikredilmiş olur. Yalnız aralarında tertib yoktur. Çünkü Allah'ın dininde fakih olanlar yerin ikinci nev'ine; ilmi öğrenip öğretenler birinci nev'ine, kibirlilerse üçüncü nev'ine misaldirler.

Hadîs-i şerîf'te ilmin envâı vardır. Darb-ı mesel öğrenip öğretmenin fazileti, bunlara şiddetle teşvik ve ilimden yüz çevirenleri zem bunlardandır.