Geri

   

 

 

 

İleri

 

2- Üzüme Kerm Demenin Keraheti Bâbı

6004- Bize Haccâc b. Şâir rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ma'mer, Eyyûb'dan, o da İbn Sîrîn’den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Sizden bîriniz dehre söğmesin. Çünkü dehr ancak Allah'dir. Ve sizden biriniz üzüme kerm demesin. Çünkü kerm müslüman kişidir.» buyurdular.

6005- Bize Amrü'n-Nâkid ile İbn Ebî Ömer rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyân Zührî'den, o da Saîd'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti:

«Kerm demeyin! Çünkü kerm mü'minin kalbidir.» buyurmuşlar.

6006- Bize Züheyr b. Harb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Cerîr Hişam'dan, o da İbn Sîrin'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti:

«Üzüme kerm adı vermeyin! Çünkü kerm müslüman kişidir.» buyurmuşlar.

6007- Bize (yine) Züheyr b. Harb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Âli b. Hafs rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Verkâ', Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Sakın biriniz kerm demesin. Çünkü kerm ancak mü'minin kalbidir.» buyurdular.

6008- Bize İbn Râfi' de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdü'r-Rezzâk rivâyet" etti.

(Dedi ki): Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih'den naklen haber verdi. Hemmâm: Bize Ebû Hüreyre'nin, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet ettikleri şunlardır diyerek bir takım hadîsler zikretmiştir. Ki: Onlardan biri de şudur: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Sakın biriniz üzüme kerm demesin! Çünkü kerm ancak müslüman kişidir.» buyurdular.

6009- Bize Ali b. Haşrem rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İsâ (yani İbn Yûnus) Şu'be'den, o da Simâk b. Harb'dfen, o da Alkame b. VâiT-den, o da babasından, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi:

«Kerm demeyin! Lâkin habele (yânı üzüm) deyin!» buyurmuşlar.

6010- Bu hadîsi bana Züheyr b. Harb da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Osman b. Ömer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be Simak'dan rivâyet etti.

(Dedi ki): Ben Alkame b. Vâil'i babasından rivâyet ederken dinledim ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Kerm demeyin! Lâkin İneb ve hable deyin!» buyurmuşlar.

Bu hadîsi Buhârî «Kitâbü’l-Edeb»'de tahrîc etmiştir. Ineb üzüm; hable yahut habele üzüm çotuğu yani bağı demektir. Kerm de aynı mânâya gelir. Ancak Arablar bu kelimeyi hem üzüm, hem bağ. hem de şa-rab mânâlarında kullanırlardı. Bir de şarab cömertliğe sevk ettiği için ona kerm demişlerdi. Bundan dolayı şeriat bu kelimeyi üzüme ve üzüm ağacına isim yapmayı mekruh saymıştır. Çünkü Arablar bu kelimeyi işitmekle çok defa şarab hatırlarına gelir, nefisleri kabarabilir, hatta içebilirlerdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu isme ancak müslüman bir adamın yahut mü'min kalbin lâyık olduğunu bildirmiştir. Zira Kerm, keremden alınmıştır. Mü'minirı kalbine kerm demesi; içinde îmân, hidâyet, nur, takva ve bu ismi hak eden sıfatlar bulunduğundandır. Müslüman kişi de böyledir. Lügat ulemâsının beyânına göre Arablar cömert adam ve cömert kadın mânâsına «Racülün kermün» ve «İmraetün kermün», «Nis-vetün kermün» derler.