18- Zehir Bâbı 5834- Bize Yahya b. Habibel-Hârisi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hâlid b. Haris rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be Hişâm b. Zeyd'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki: Bir Yahûdi kadını Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e zehirli bir koyun getirmiş, o da ondan yemiş. Müteakiben kadını Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) getirdiler. O da kadına bunun sebebini sormuş. Kadın: — Seni öldürmek istedim, cevâbını vermiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Allah seni bunun üzerine musallat kılacak değildir.» buyurmuş. Râvi Dedi ki: Yahut: «Benim üzerime musallat kılacak değildir.» dedi. Ashâb: — Bu kadını öldürmeyelim mi? demişler: «Hayır» buyurmuş. Enes Dedi ki: Artık ben bu alâmeti Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in diş etlerinde gördüm durdum. 5835- Bize Harun b. Abdillah da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet etti. (Dedi ki): Ben Hişâm b. Zeyd'den dinledim. (Dedi ki): Ben Enes b. Mâlik'i rivâyet ederken dinledim ki: Bir Yahûdi karısı etin içine zehir koynuış. Sonra onu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirmiş... Râvi Hâlid'in hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur. Bu hadîsi Buhârî «Hibe» bahsinde; Ebû Dâvud «Diyât»'da muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. Lehevât: Lehâtın cem'idir. Lehât küçük dil, demektir. Bâzılarına göre insan gülümsediği vakit görünen diş etleridir. Hadîsin muhtelif rivâyetleri vardır. Bir rivâyette Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bana bu kol zehirli olduğunu haber veriyor.» buyurmuştur. Eti getiren kadının ismi Zeynep bin ti Haris'dir. Bu kadının âkt-betini bildiren rivâyetler muhteliftir. Bazıları müslüman olduğunu söylemiş, bir takımları bu hâdiseden sonra öldürüldüğünü iddia etmişlerdir. Buradaki rivâyette Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in onu öldürmediği anlaşılıyor. Hazret-iEbû Hüreyre ile Câbir (radıyallahü anh) dan da buna muvafık rivâyetler nakledilmiştir. Fakat Câbir'den gelen bir rivâyette: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu öldürdü.» denilmiştir. İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan rivâyet edilen bir hadîste: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu kadını Bişr b. Bera' b. Magrur'un velîlerine verdi. Bişr bu koyundan yemiş de ölmüştü. Onlar da kadını öldürdüler.» denilmektedir. İbn Suhnûn: «Hadîs ulemâsı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu kadını öldürdüğüne ittifak etmişlerdir.» demiştir. Kâdî Iyâz bu rivâyet ve söylentilerin arasını sövle bulmuştur: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadının eti zehirlediğini öğrendiği anda onu öldürmemiş, fakat aynı etten yiven Bişr b. Berâ' ölünce kadını onun velîlerine teslim etmiş. Onlar da kendisini kısâsen öldürmüşlerdir. Binâenaleyh onu öldürmedi, demek doğrudur. Yani derhal öldürmedi, demektir, öldürdü demeleri de doğrudur. Yani sonradan öldürdü, demektir. Hazret-i Enes'in görmekte devam ettiği alâmet herhalde zehirin bıraktığı siyahlık veya yeşillik gibi eser olacaktır. Zehirin tesirinden bazan hasta oluyordu, demek istemiştir. Hadîs-i şerîf Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mucizelerinden biridir. |