19- Hastaya Okumanın Müstehab Oluşu Bâbı 5836- Bize Züheyr b. Harb ile İshâk b. İbrahim rivâyet ettiler. İshâk ahberanâ; Züheyr ise haddesenâ tâbirlerini kullandılar. Lâfız Züheyr'indir. (Dediler ki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Ebû'd-Duhâ'dan, o da Mesrûk'dan, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Âişe şöyle dedi: Bizden bir insan hastalandığı vakit Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona sağ eli ile mesheder; sonra: «Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider, şifa ver! Şâfi sensin! Senin şifandan başka şifa yoktur. Hastalık bırakmayan şifa (ver)!» derdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hastalanıp ağırlaştığı vakit ben de onun bize yaptığı gibi yapmak için elini tuttum. Hemen elini elimden çekti, sonra: «Allahım beni affef! Beni Refîk-i A'lâ ile beraber kıl!» dedi. Ben bir bakayım, dedim. Ne göreyim! O dünyadan gitmiş!.. 5837- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hüşeym haber verdi. H. Bize Ebû Bekr b. Eti Şeybe ile Ebû Küreyb de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye dahi rivâyet etti. H. Bana Bişr b. Hâlid dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Cafer rivâyet etti. H. Bize İbn Beşşâr da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Ebî Adiyy rivâyet etti. Her iki râvi Şu'be'den rivâyet etmişlerdir. H. Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Bekr b. Hallâd dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Yahya (Bu zât Kattan'dır), Süfyân'dan rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi A'meş'den Cerîr'in isnadıyle rivâyette bulunmuşlardır. Hüşeym ile Şu'be'nin hadîsinde: «Onu eliyle mesh ederdi.» cümlesi vardır. Sevrî'nin hadîsinde ise: «Onu sağ, eliyle mesh ederdi.» demiştir. Yahya'nın Süfyân'dan, onun da A'meş'den rivâyet ettiği hadîsin sonunda «Ben bunu Mansûr'a rivâyet ettim de, o da bana İbrahim'den, o da Mesrûk'dan, o da Âişe'den naklen bu hadîsin benzerini rivâyet etti.» demiştir. 5838- Bize Şeyban, Ferruh'dan rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Avâne, Mansûr'dan, o da İbrahim'den, o da Mesrûk'dan, o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hastayı dolaştığı zaman: «Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Buna şifâ ver. Şifâ veren yalnız sensin. Senin şifândan başka şifâ yoktur. Hastalık bırakmayan şifâ (ver).» dermiş. 5839- Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Cerîr, Mansûr'dan, o da Ebû'd-Duhâ'dan, o da Mesrûk'dan, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Âişe şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hastaya geldiği vakit ona dua eder: «Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifâ ver! Şâfî sensin. Senin şifândan başka şifâ yoktur. Hastalık bırakmayan şifâ (ver).» derdi. Ebû Bekr'in rivâyetinde: «Ona dua eder ve: «Safî sensin...» derdi... cümlesi vardır. 5840- Bana Kasım b. Zekeriyyâ da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ubeydullah b. Mûsa, İsrail'den, o da Mansûr'dan, o da İbrahim ile Müslim b. Subeyh'den, onlar da Mesrûk'dan, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Âişe şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) idi. Râvi Ebû Avâne ile Cerîr'in hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur. 5841- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb dahi rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Küreybindir. (Dediler ki): Bize İbn Nümeyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hişâm babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şu rukyeyi okurmuş: «Ey insanların Rabbi! Rchaîsızlığı gider. Şifâ senin yed-i kudretindedir. Onu senden başka açacak yoktur.» 5842- Bize Ebû Küreyb de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. H. Bize İshâk b. İbrahim dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İsâ b. Yûnus haber verdi. Her iki râvi Hişam'dan bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. Bu hadîsi Buhârî «Kitâbü'l-Merdâ ve't-Tıb»'da, Nesâî «Kitâbivl-Merdâ» ile «Elyevm veleyle»'de tahrîc etmişlerdir. Rukye meselesini bundan önceki babda gördük. Bu rivâyetler hastaya âyet veya ezkâr okuyacak kimsenin ona sağ eliyle dokunmasının müstehab olduğuna delildir. Bu babda birçok sahîh rivâyetler vardır. İmâm Nevevî bunları «Kitâbü'l-Ezkâr» adlı eserinde toplamıştır. Buradaki rivâyet bunların en güzellerinden biridir. Çünkü hadîsin son cümlesi «İşfi» cümlesinin tamamıdır. Aradaki iki cümle fiille mefulu mutlakm arasına girmiş mu'teriza cümlesidir. «Sekam» kelimesinin nekre olarak kullanılması azaltma bildirmek içindir. «Hastalık bırakmayan tâbirinden murad: Şifây-ı mutlak dilemektir. Zira o hastalıktan düzelir de başka hastalığa yakalanabilir. Şu halde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hastaya mutlak şifâ değil de, şifây-ı mutlak dilermış demek olur. |