2- Çirkin İsimler Koymanın, Nafi' ve Benzeri İsimlerin Keraheti Bâbı 5722- Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekr b. Efaî Şeybe rivâyet ettiler. (Ebû Bekir dedi ki: Bize Mu't emir b. Süleyman, Rukeyn'den, o da babasından, o da Semura'dan naklen rivâyet etti. Yahya ise: Bize Mu'te-mir b. Süleyman haber verdi, dedi. (Dedi ki): Rukeyni babasından, o da Semûra b. Cündeb'den naklen rivâyet ederken dinledim.) Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kölelerimize dört isim vermemizi bize yasak etti. Eflah, Kabâh, Yesâr ve Nâfi. 5723- Bize Kuteybe b. Saîd de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Cerîr Rukeyn b. Rabi'den, o da babasından, o da Sem ura b. Cündeb'ten naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Oğluna Rabâh, Yesâr, Eflah ve Nâfi' adı koyma!» buyurdular. 5724- Bize Ahmed b. Abdillah b. Yûnus rivâyet etti- (Dedi ki): Bize Züheyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Mansûr Hilâl b. Yesâf'dan, o da Rabi' b. Umeyle'den, o da Semûra b. Cündeb'den naklen rivâyet etti. Semûra şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Allah ındinde sözün en makbulü dörtdür: Allah'ı tenzih ederim, hamd Allah'a mahsustur, Allah'dan başka ilâh yoktur ve Allah en büyüktür (sözleri). Bunların hangisinden başlasan sana zarar etmez. Ama sakın çocuğuna Yesâr, Rabâh, Necîh ve Eflah adlarını koymayasın! Çünkü sen orada mı o dersin, orada olmaz da! hayır! der.» buyurdular. (Râvi Dedi ki, bunlar dört sözdür. Benim üzerimden fazlalaştırmayın!) 5725- Bize İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Cerîr haber verdi. H. Bana Ümeyye b. Bîstâm dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yezîd b. Zürey' rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ravh (Bu zât İbn Kâasım'dır) rivâyet etti. H. Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Bessâr da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi Mansûr’dan Züheyr'in isnadı ile rivâyette bulunmuşlardır. Cerîrle Ravh'ın hadîsi kıssasiyle Züheyr'in hadîsi gibidir. Şu'-be'nin hadîsine gelince, onda yalnız çocuğa isim koyma zikredilmiş, dört söz zikredilmemiştir. 5726- Bize Muhammed b. Ahmed b. Ebî Halef rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ravh rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Cüreyc rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi ki, kendisi Câbir b. Abdillâh'ı şöyle derken işitmiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ya'lâ, Bereket, Eflah, Yesâr, Nâfi' ve buna benzer isimleri koymaktan nehyet-mek istedi. Sonradan bunlardan sükût buyurduğunu gördüm. Artık hiç bir şey söylemedi. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bundan nehy etmeden dünyadan gitti. Bilâhare Ömer bunları yasak etmek istedi. Sonra o da bıraktı. Kâdî Iyâz bu hadîsin ekser nüshalarında Ya'lâ yerine Mukbi1 zikredildiğini, Ya'lâ'nın hata olacağını söylemişse de Nevevî bunu reddetmiş: «Kâdî'nin inkâr ettiği münker değil, bilâkis hem rivâyetçe, hem mânâca sahîh ve meşhur olan odur.» demiştir. Râvinin: «Benim üzerimden fazlalaştirmayın...» sözünden murad; dörtten başka benden bir şey nakletmeyin. Meselâ: Beş veya altı isim söylemişim gibi göstermeyin, demektir. Nevevî: «Bunda dört isme kıyas ve onlara kendi mânâlarındaki bazı isimleri katmak men edilmiş değildir. Ulemâmız diyor ki: Eu hadîste zikredilen isimleri ve o mânâdaki başka isimleri koymak mekruhtur. Kerahet yalnız bu dört isme mahsus değildir. Hem bu kerahet; kerahet-i tahrimiyye değil, kerâhet-i tenzîhiyyedir. Kerahetin illetini Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (Çünkü sen orada mı? dersin; o da hayır! der) kavîiyle beyan buyurmuş, bu cevaptaki çirkinliği kerih görmüştür. Çok defa bu cevap bazı insanları teşe'üme sevkeder» diyor. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu isimleri koymaktan men etmek isteyip, sonra vaz geçmesinin mânâsı: Haram kılmak istemiş sonra bundan vaz geçmiş demektir. Kerahet-i Tenzîhiyye ifâde eden nehiy başka hadîslerde de vardır. |