Geri

   

 

 

 

İleri

 

34- Giyinmiş, Çıplak, Kırıtkan, Meylettiren Kadınlar Bâbı

5704- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Cerîr Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki:

«Cehennemliklerden görmediğim iki sınıf vardır. (Biri) Yanlarında sığır kuyrukları gibi kamçılar bulunup, onlarla insanları döven bir kavim! (Diğeri) Giyinmiş çıplak sallanarak yürümeyi öğreten kırıtkan başları Horasan develerinin eğilmiş hörgüçleri gibi bir takım kadınlar! Bunlar cennete giremiyecek, onun kokusunu da duyamı ya çoklardır. Halbuki onun kokusu şu kadar ve şu kadar uzaktan duyulacaktır.»

Bu hadîs-i şerif Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin mucizelerinden biridir. 676 Hicri tarihinde vefat eden

Nevevî: «Bugün bu iki sınıfın ikisi de mevcuttur» diyor. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bunları görmemesi, onun yaşadığı saadet devrinde bu kü; tahlar henüz zuhur etmediği içindir.

Birinci sınıftan murad şüphesiz ki zâlimlerdir. Bıçağı belinde, kırba elinde «Var mı bana yan bakan?» diyen zâlimler Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) devrinden sonra dâima bulunagelmişlerdir. Zâlim hi kümdarlar, zâlim kumandanlar çırağına, çobanına ve işçisine zulmede bilcümle gaddarlar bu sınıfta dahildir.

Kâsiyât: Giyinmiş kadınlar; âriyat çıplak kadınlar mânâsına geli Bu iki kelime birbirleri üzerine atfedilmediğine göre beraberce mânâla: «hem giyinmiş hem çıplak» demek olur. Ulemâ bunları tefsir ve izah hı susunda bir hayli uğraşmışlardır. Bazıları: «Kâsiyât’ın mânâsı Allah'ı nimetine bürünmüş, Âriyat'ın mânâsı ise şükründen âciz ve çıplak kalmıştır» mütalâasında bulunmuş; bir takımları: «Bunun mânâsı kadın hî lini meydana çıkarmak için bedeninin bir kısmını örter, bir kısmını açar diye tefsir etmiş, hattâ bedenini gösteren ince ve şeffaf elbise giymekti diyenler bile olmuştur.

Bize kalırsa bugün giyinmiş çıplak kadınların kim olduğunu ta'rif hacet yoktur. İstanbul gibi bir şehrin en ücra köşelerinden birinde bi dakika durarak gelen geçen kadınları temaşa etmek kâfidir. Şüphesiz ki gözle görmekten daha iyi tarif olamaz!..

Mâilât: Eğilen kadınlar, demektir. Bunu da Bazıları Allah'ın tâatın dan ve korumaları lâzım gelen hususu muhafazadan inhiraf eden, yanla yan kadınlar mânâsına almış. Bir takımları: «Bundan murâd kırıta kırı ta yürüyen, yürürken omuzlarını sağa sola sallayan kadınlardır.» diye îzal etmişlerdir. Bir takımları mâilâtı fahişe kadınlar gibi başlarını yamuk ta rayanlar mânâsına almışlardır. Mümîlât ise bu tefsirlere göre: Başkasın, sallanarak yürümeyi öğreten, başkasını çileden çıkaran, başkasına fahişeler gibi taranmayı öğreten kadınlar mânâsına gelir.

Kadınların başlarının deve hörgüçlerine benzetilmesi çeşitli bağ ve sargılarla sararak onları büyüttükleri içindir. Bunu anlamak için de bu gün herhangi bir sokağın başında bir dakika durmak kâfidir. Deve hörgücüne benzeyen kadın başı nasıl olurduğunda asla şüphe bırakmıyacak niceleri muhakkak arzı endam ederek geçecektir. Allah müslümanlar» kadınına erkeğine, büyüğüne küçüğüne intibahlar nasib etsin.