Geri

   

 

 

 

İleri

 

28- Devenin Boynuna Kiriş Gerdanlık Takmanın Keraheti Bâbı

5671- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Mâlik'e, Abdullah b. Ebî Bekr'den dinlediğim, onun da Abbad b. Temim'den rivâyet ettiği, ona da Ebû Beşir El-Ensârî'nin haber verdiği şu hadîsi okudum. Ebû Beşir seferlerinin birinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) le beraber bulunuyormuş. (Ipemiş ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir elçi gönderdi. — Abdullah b. Ebî Bekr: Zannederim halk geceledikleri yerlerinde idi, demiş. —:

«Hiç bir devenin boynunda kesilmedik kirişden bir gerdanlık —yahut bir gerdanlık— kalmasın!» buyurdular.

Mâlik: «Zannederim bu yasak nazardan dolayı olacak.» demiştir.

Bu hadîsi Buhârî ile Ebû Dâvûd «Cihâd» bahsinde; Nesâî «Siyer»'de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.

Hadîs-i şerif bütün nüshalarda burada olduğu gibi, şekle rivâyet edilmiştir. Yani râvi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in:

mi, yoksa sadece mi dediğinde şekketmiştir. İmâm Mâlik'in sözü de: Zannederim bu nehiy gerdanlığı nazar dokunmasın diye takanlara mahsustur.

Zinet için veya başka bir maksatla takılmasında beis yoktur, manasınadır.

Kâdî Iyâz diyor ki: «İmâm Mâlik'in mezhebine göre nehiy sadece kirişe mahsustur. Başka gerdanlıklar memnu değildir. Ulemâ nazar değmesin diye insan ve hayvanlara nüshadan maada asılan gerdanlıkların caiz olup olmadığında ihtilâf etmişlerdir. Bazıları ihtiyaç yokken gerdanlık takmayı men etmiş; ihtiyaç anında nazar isabetini def için cevaz vermiştir. Bir takımları mutlak surette caiz olduğunu söylemişlerdir.»

Ebû Ubeyd'in beyânına göre halk nazar isabet etmesin diye develerin boynuna kirişten gerdanlık takarlarmış. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onların hiç bir işe yaramadığını göstermek için takılmasını yasak etmiştir.

Hanef îler'den İmâm Muhammed'e göre develerin boynuna kiriş gerdanlık takmak, sıkıp da hayvanı boğar diye men edilmistir. Nevevî buradaki nehyin cumhûra göre kerâhet-i tenzîhiy-ye ifade ettiğini, bâzı ulemâya göre de kerâhet-i tahrîmiye mânâsına geldiğini söylemiştir.