Geri

   

 

 

 

İleri

 

30- Sirkenin ve Onu Katık Yapmanın Fazileti Bâbı

5471- Bana Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yahya b. Hassan haber verdi.

(Dedi ki): Bize Süleyman b. Bilâl, Hİşam b. Urve'den, o da babasından, o da Âişe'den naklen haber verdi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Sirke ne güzel katıklardır. Yahut katıktır.» buyurmuşlar.

5472- Bize bu hadîsi Mûsa b. Kureyş b. Nâfi' Et-Temîmi de rivâyet etti.

(Dedi ki) ; Bize Yahya b. Salih El-Vuhazî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süleyman b. Bilâl bu isnadla rivâyette bulundu ve:

«Ne güzel katıklardır.» dedi; şekketmedi.

5473- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Avâne, Ebû Bişr'den, o da Ebû Süfyân'dan, o da Câbir b. Abdillah'dan naklen haber verdi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ailesi efradına katık sordu. Onlar da:

— Bizde sirkeden başka bir şey yok, dediler. Onu istedi ve onunla yemeye başladı. Hem:

«Sirke ne güzel katıklardır; sirke ne güzel katıklardır!» diyordu.

5474- Bana Ya'kub b. İbrahim Ed-Devrakî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İsmail (yani İbn Uleyye), Müsennâ b. Said'den rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Talha b. Nâfi' rivâyet etti ki, kendisi Câbir b. Abdillah'ı şunu söylerken işitmiş:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün benim elimden tutarak evine götürdü. (Hizmetçi) ona ekmek parçaları çıkardı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Katık namına bir şey yok mu?» diye sordu. (Evdekiler):

— Hayır! Yalnız biraz sirke var, dediler.

«Gerçekten sirke ne güzel katıklardır.:» buyurdu.

Câbir

Dedi ki: Bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işiteli beri sirkeyi severim. Talha dahi: «Ben bunu Câbir'den işiteli beri sirkeyi severim.» demiş.

5475- Bize Nasr b. Alî El-Cahdemî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Müsennâ b. Saîd, Talha b. Nâfi'den rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Câbir b. Abdillah rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun elinden tutarak evine götürmüş:

Râvi, İbn Uleyye'nin hadîsi gibi:

«O halde sirke ne güzel katıklardır...» cümlesine kadar rivâyette bulunmuş; ondan sonrası almamıştır.

5476- Bize Ebû Bekr b. Eki Şeybe de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yezid b. Harun rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Haccâc b. Ebî Zeyneb haber verdi.

(Dedi ki): Bana Ebû Süfyân Taîha b. Nâfi' rivâyet etti.

(Dedi ki): Câbir b. Abdillah'i dinledim, şunu söyledi:

Evimde oturuyordum, bana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uğrayarak işaret etti. Hemen kendisine ayağa kalktım. Elimden tuttu ve yürüdük. Nihayet kadınlarının evlerinden bîrine gelerek içeri girdi. Sonra bana izin verdi. Ben de perdeye kadının yanına girdim. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Yiyecek bir şey var mı?» diye sordu. (Evdekiler):

— Hayır! cevâbını verdiler. Ve kendisine üç parça ekmek getirdiler. Bunları bir sofranın üzerine koydular. Müteakiben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir parça alarak onu kendi önüne koydu. Başka bir parça daha alarak onu da benim önüme koydu. Sonra üçüncüyü alarak onu ikiye kırdı ve yarısını kendi Önüne, yarısını da benim Önüme koydu. Sonra:

«Katık namına bir şey var mı?» diye sordu.

— Hayır! Yalnız biraz sirke var, dediler. «Getirin onu! Ne güzel katıklardır o!» buyurdular.

Kâdî îyâz ile Hattâbî’ye göre bu hadisin muhtelif rivâyetlerinden çıkan mânâ yemeklerde az bir şey ile kanaat edip, nefsi çeşitli yemek istinasından men etmektir. Burada'âdeta katık namına sirke ve o mânâda ucuz ve kolay bulunan şeyler yiyin, iştihah yemek çeşitlerine rağbet etmeyin. Çünkü bunlar, hem dini bozar, hem bedeni hasta eder, denilmiş gibidir. Fakat Nevevî bu mütalâayı beğenmemiş: «Cezmen kabulü gereken doğru söz şudur ki, hadîs-i şerif bizzat sirkeyi methetmektedir. Az yemek, iştiha verici şeyleri terk etmek başka kaidelerden anlaşılır» demiştir.

Nebiyye: Hurma yaprağından örülen sofra manasınadır. Kâdî Iyâz birçok râvilerden bu kelimeyi «Betti» şeklinde rivâyet etmiştir. Betti, yün veya yapağıdan dokunan kilimdir. Bazıları bunu «Bünnî» diye rivâyet etmişlerdir. Kadı Kinâni: «Doğrusu budur,» demiştir. Bûnnı, yine hurma dalından yapılan tabaktır.