19- Müsafirin Peşine Yemek Sahibinin Davet Etmediği Birisi Takılırsa Ne Yapacağı ve Yemek Sahibinin Takılıp Gelen Kimseye İzin Vermesinin Müstehab Oluşu Bâbı 5429- Bize Kuteybe b. Saîd ile Osman b. Ebî Şeybe rivâyet ettiler. Ve lâfızda birbirlerine yaklaştılar. (Dediler ki): Bize Cerir, A'meş’den, o da Ebû Vâil'den, o da Ebû Mes'ûd-ı Ensârî'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Ensardan bir adam vardı. Kendisine Ebû Şuayb denilirdi. Bu zâtın kasab bir kölesi vardı. Ebû Şuayb Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i görerek yüzünden aç olduğunu anladı ve kölesine: — Vah sana! Bize beş kişilik yemek yap, çünkü ben beş kişinin beşincisi olarak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)' davet etmek istiyorum, dedi. O da yaptı. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve onu beş kişinin beşincisi olarak davet etti. Bunların arkasına bir adam takıldı. Kapıya vardığında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bu zât bizim arkamazidan geldi. İstersen ona izin verirsin, dilersen geri döner.» buyurdular. Ebû Şuayb: — Hayır! Bilâkis ona izin veriyorum ya Resûlallah! dedi. 5430- Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İshuk b. İbrahim hep birden Ebû Muâviye'den rivâyet ettiler. H. Bize bu hadîsi Nasr b. Ali El-Cehdamî ile Ebû Saîd El-Eşecc dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. H. Bize Ulbeyduflah b. Muâz da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet etti. H. Bana Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Yûsuf, Süfyân'dan rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi A'meş'den, o da Ebû Vâil’den, o da Ebû Mesûd'dan bu isnadla Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den Cerir'in hadîsi gibi rivâyette bulunmuşlardır. Nasr b. Alî bu hadîsin kendi rivâyetinde: Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. (Dedi ki): Bize A'meş rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şekik b. Seleme rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Mes'ûd-ı Ensârî rivâyet etti diyerek hadîsi nakletmiştir. 5431- Bana Muhammed b. Amr b. Cebele b. Ebî Revvâd da rivâyet etti, (Dedi ki): Bize Ebû’l-Cevvâb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ammar, (bu zat İbn-i Züreyk'dir.) A'meş'den, o da Ebû Süfyân'dan, o da Câbir’den naklen rivâyet etti. H. 5432- Bana Seleme b. Şebib dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hasen b. A'yen rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Züheyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize A'meş, Şekîk'den, o da Ebû Mes'ud'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Bir de A'meş'den, o da Ebû Süfyân'dan, o da Câbir'den naklen bu hadîsi rivâyet etti. Bu hadîsi Buhâri "Büyü'», «Mezâlim» ve «Et'ime» bahislerinde; Tirmizî «Nikâh da; Nesâî «Veli'me» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. El-Mühelleb'in: «Bu zât Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasından başkaları da geleceğini bildiği için beş kişilik yemek yapmıştır.» dediği rivâyet olunur. Bu beş kişiye biri daha katılınca altı kişi olmuşlardır. 5433- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yezid b. Harun rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hammad b. Seleme, Sâbit'den, o da Enes'den naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in îranlı bir komşusu güzel çorba yaparmış. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e de yapmış. Sonra onu davete gelmiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Âişe için: «Bunu da davet ediyor musun?» demiş. Komşusu: — Hayır! cevâbını vermiş. Onun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Hayır! (Gidemem!)» cevabını vermiş. Komşusu tekrar davete gelmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (yine): «Bunu da davet ediyor musun?» diye sormuş. O zât: — Hayır! cevâbını vermiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Hayır! (Gidemem!)» demiş. Sonra tekrar dönerek onu davet etmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (yine): «Bunu da davet ediyor musun?» diye sormuş. Komşusu üçüncüde: — Evet! cevâbını vermiş. Bunun üzerine kalkarak peşpeşe yürümüşler ve komşunun evine varmışlar, Nevevî diyor ki: «Bu hadîs ortada bir özür bulunup davete icabetin vücûbuna mâni olduğuna hamledilir. Bu sebeple Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) icabet edip etmemekte muhayyer bulunuyordu. O da iki caizden birini seçti. Hazret-i Âişe'ye de izin verilmezse davete gitmeyecekti. Zira Hazret-i Âişe'de açlık veya benzeri bir şey vardı. Bundan dolayı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onsuz yemeğe gitmeyi kabul etmedi. Bu adâb-ı muaşeretten, arkadaşlık hukukundan ve beraber düşüp kalkma adabından ma'duddur. Komşusu Hazret-i Âişe'nin gelmesine izin verince Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisi için caiz olan ikinci şıkkı seçmiştir. Çünkü maslahat yenilenmiştir. Bu da zevcesi için arzu ettiği ikramın husul bulmasıdır...» Velime bahsinde ulemanın davete icabetin hükmü hususunda ihtilâf ettiklerini, davete gitmemek için ne gibi şeylerin, özür sayılacağını görmüştük. Bazıları: «İranlı zâtın Hazret-i Âişe'yi davet etmemesi, ihtimal yemeği az olduğu içindir» demişlerdir. Hadîs-i şerif çorba ve diğer mubah yemeklerin yenilmesi caiz olduğuna delildir. |