36- Ahzâb Gazası Bâbı 4741- Bize Züheyr b. Harb ile İshâk b. İbrahim hep bîrden Cerîr'den rivâyet ettiler. Züheyr (Dedi ki): Bize Cerîr, A'meş'den, o da İbrahim Et-Teymî'den, o da babasından naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Huzeyfe'nin yanında idik. Bir adam: — Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e yetişsem onunla birlikte harp eder; kendimi gösterirdim! dedi. Bunun üzerine Huzeyfe şunları söyledi: — Bunu sen mi yapacaktın? Vallahi ben kendimizi Ahzâb (harbi) gecesi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e birlikte görmüşümdür! Bizi şiddetli bir rüzgâr ve soğuk yakalamıştı. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bana bu kavmin haberini getirecek bir adam yok mu? Allah onu kıyâmet gününde benimle beraber haşredecektir!» buyurdu. Biz sustuk. Kendisine bizden hiç bir kimse cevâb vermedi. Sonra (tekrar): «Bize bu kavmin haberini getirecek bir adam yok mu? Allah onu kıyâmet gününde benimle beraber haşredecektir!» buyurdular. Biz (yine) sustuk! Kendisine bizden hiç bir kimse cevap vermedi. Sonra (yine): «Bize bu kavmin haberini getirecek bir adam yok mu? Allah onu kıyâmet gününde benimle beraber haffedecektir!» buyurdu. Biz (yine) sustuk. Kendilerine bizden hiç bir kimse cevap vermedi. Bunun üzerine: «Kalk yâ Huzeyfe! Bize bu (düşman) kavmin haberini getir!» buyurdu. Çâre bulamadım; çünkü ismimle beni kalkmaya davet etmişti!.. «Git de bana" bu kavmin haberini getir! Ama onları aleyhime kışkırtma!» buyurdu. Onun yanından çekildiğim zaman hamamda yürüyor gibi oldum. Nihayet düşmanlara vardım. Baktım ki, Ebû Süfyân sırtını ateşle ısıtıyor. Hemen yayın içine bir ok koydum ve ona atmak istedim. Fakat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: «Ama onları aleyhime kışkırtma!» sözünü hatırladım. Atmış olsam onu mutlaka vururdum! Sonra döndüm ama yine hamamda yürüyor gibi idim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldiğimde düşmanın haberini kendilerine iletip bitirdiğim vakit üşüdüm! Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üzerinde bulunan ve içinde namaz kıldığı bir abanın artan yerini bana örttü. Artık sabahlayınca ya kadar uyudum kaldım. Sabahladığım zaman (bana): «Kalk ey uykucu!» buyurdular. Ahzâb gazasının bir adı da Hendek muharebesidir. Hazret-i Huzeyfe'nin bu konuşması Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e ashâbdan daha çok yardım etmeyi gönlünden geçiren o zâtı bu fikrinden vaz geçirmek içindir. Yani «Sen ne kadar didinsen ashabın yaptıklarını yapamazsın!» demek istemiştir. Huzeyfe (radıyallahü anh)'nın herkesi üşüten soğuktan ve şiddetli rüzgârdan kat'iyyen müteessir olmayıp hamamda İmiş gibi sıcaklık hissetmesi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bir mu'cizesidir. Emrine icabet ettiği için Hazret-i Huzeyfe'ye duâ etmiş; bu duâ bereketi ile Cenâb-ı Hak kendisini düşmana gidip gelinceye kadar soğuğun te'sîrin-den âzâde kılmış; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gelince tekrar soğuğu hissetmeye başlamıştır. |