Geri

   

 

 

 

İleri

 

5- Malın Fazlası ile Yardımda Bulunmanın Müstehab Oluşu Bâbı

4614- Bize Şeybân b. Ferrûh rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû'l-Eşheb, Ebû Nadra'dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi:

Bir defa biz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'le beraber bir seferde iken devesi üzerinde bir adam geliverdi. Ve gözünü sağa sola çevirmeye başladı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Kimin yanında fazla hayvan varsa onu hayvanı olmayana versin! Ve kimin fazla azığı varsa onu azığı olmayana versin!» buyurdular.

Râvi

Dedi ki: Mal çeşitlerinden söylediğim söyledi. Hattâ bir artan inalda hiç birimizin hakkı olmadığı düşüncesine vardık.

Gelen zâtın gözünü sağa sola çevirmesini, aç olduğunu ve istemeden kendisine yiyecek bir şey verilmesini imâ içindir. Fahr-i Kâinat (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz bunu derhal anlamış, fakat kemâl-i nezaketinden dolayı:

«Buna yiyecek verin!» demeyip;

«Kimin fazla azığı varsa onu azığı olmayana versin!» buyurmuşlardır.

Zahr: Sırt demektir. Araplar bu kelimeyi, sırtına binilecek hayvandan kinaye olarak kullanırlar. Lügat uleması onu deveye tahsis etmişlerdir.

Hadîs-i şerif sadakaya, cömertliğe, yol arkadaşlarına ve sair eşe-dosta iyilik ve yardımda bulunmaya, onların ihtiyaçlarını gözetmeye teşviktir. Bu iş asıl kafile reisine düşer. Muhtaç olanlara yardımı o emredecektir. İhtiyaç sahibinin halini imâ etmesi kâfidir; açıktan açığa istemesi şart değildir.

Bu hadîs ayrıca yolcuya yardım edileceğine, muhtaçsa kendisine sadaka verilebileceğine delildir. Üzerinde elbise, altında hayvan bulunması veya memleketinde zengin olması buna mâni' değildir. Bundan dolayıdır ki, o halde kendisine zekât da verilebilir.