Geri

   

 

 

 

İleri

 

6- Yiyecekler Azaldığı Vakit Onları Karıştırmanın ve Bu Hususta Yardımlaşmanın Müstehab Oluşu Bâbı

4615- Bana Ahmed b. Yûsuf El-Ezdî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Nadr (yani İbn Muhammed El-Yemâmî) rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İkrime —ki İbn Ammâr'dır— rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İyâs b. Seleme, babasından naklen rivâyet etti. Şöyle dedi:

Resulâllâh (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte bir gazaya çıktık da bize kıtlık isabet etti. Hattâ bazı binek develerimizi boğazlamayı gönülden geçirdik. Derken Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) emir buyurdu da yiyecek kaplarımızı topladık. Bunların mecmuu için de (yere) bir yaygı serdik. Artık cemaatin yiyecekleri yaygının üzerinde toplandı. Ben toplananın ne kadar olduğunu tahmin için uzandım: Ve onu keçi ağılı kadar tahmin ettim. Halbuki biz yüz ondört kişi idik. Hepimiz doyuncaya kadar yedik. Sonra dağarcıklarımızı doldurduk. Müteakiben Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Abdest suyu var mı?» diye sordu. Bunun üzerine bir adam içinde biraz su bulunan matarasını getirdi; ve onu bir tasa boşalttı. Artık hepimiz abdest aldık. Yüz on dört kişi onu şarıl şarıl döküyorduk!..

Râvi Dedi ki; Bundan sonra sekiz kişi daha geldi; ve abdest suyu var mı? diye sordular. Fakat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Abdest suyu bitti!» buyurdular.

Bu hadîs-i şerifte Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in iki mu'cizesi göze çarpmaktadır. Bunlardan biri yiyeceği çoğaltması, diğeri de bir yudum suyu 114 neferin bol bol abdest almasına yetecek kadar çoğaltmasıdır.

Bu hususta Mâzirî şunları söylemiştir: «O yiyecek ve İçecekten her cüz yenilip içildikçe yerine Allahü teâlâ başkasını halk etmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mu'cizeleri iki kısımdır. Biri Kur'ân'dır. O tevatür yolu ile nakledilmiştir. İkincisi yiyeceği içeceği çoğaltmak ve emsali gibi. şeylerdir. Bu hususta senin için iki yol vardır. Birincisi: Bu mu'cizeler Hâtem-i Tay'in cömertliği ve Ahnef b. Kays'in hilmi gibi ma'nen mütevâtirdir; diyebilirsin. Çünkü bu bâbta muayyen mütevâtir bir kıssa nakledilmemiştir. Lâkin haber-i va-hid kıssaların fertleri o kadar çoktur ki, nihayet bunların mecmuu cömertlikle hilmin tevâtüren sübûtunu ifade etmişlerdir. İşte Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Kur'ân'dan mâda gösterdiği mu'cizele-rin tevatürü de böyledir.

İkinci yol şudur: Bir sahâbî böyle şaşılacak bir şeyi rivâyet eder; ve kendinin diğer ashabla birlikte orada bulunduğunu söyler de ashâb bunu dinledikleri veya başkasından işittikleri halde inkâr etmezlerse, bu onu tasdik demek olur; ve sözünün sahîh olduğuna ilim îcâb eder; diye bilirsin!»

Hadîs-i şerîf yiyecek hususunda yardımlaşmanın, yiyecek az olduğu zaman onu bir araya toplayıp beraberce yemenin "müstehab olduğuna delildir.

Burada ribâ diye bir şey yoktur. Yapılan iş bir ibâhadan ibarettir. Yani herkes kendi yiyeceğinden yemesini arkadaşına mubah kılmış olur. Sonra burada herkesin hissesinden çok veya az yemesi de bahis mevzuu değildir. Yalnız yiyecek azsa diğer arkadaşların karınlarını doyurmasını kendi nefsine tercih ederek az yemek tabiî ki müstehabtır.