Geri

   

 

 

 

İleri

 

2- Hacının Lükatası Hakkında Bir Bab

4606- Bana Ebû't-Tâhir ile Yûnus b. Abdüâlâ rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi.

(Dedi ki): Bana Amr b. Haris, Bukeyr b. Abdillâh b. Eşecc'den, o da Yahya b. Abdirrahmân b. Hâtıb'dan, o da Abdurrahmân b. Osman b. Et-Teymî'den naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hacının lükatasından nehî buyurmuş.

Buradaki nehîden murâd: Bulunan şeyi kendine mal etmek için almaktır. Muhafaza, için almakta bir beis yoktur. Bazılarına göre hacının lükatasından nehî buyurulması, Mekkeli ise sahibine ulaşması mümkün olduğu için, yabancı ise her sene her beldeden oraya gidenler bulunduğu içindir. Bu suretle onu elde etmek kolaylaşır.

Ulemâ Mekke'nin lükatası hususunda ihtilâf etmişlerdir. Bazılarına göre Mekke ile sair beldelerin lükatası arasında hükmen bir fark yoktur. Bu kavil, Ömer, İbn Abbâs ve Âişe (radıyallahü anhûm) ile Saîd b. El-Müseyyeb'den rivâyet olunmuştur. İmâm A'zam'la, İmâm Mâlik ve İmâm Ahmed'in mezhepleri de budur.

Bir takımları Mekke'nin lükatası hiç bir suretle helâl olamıya-cağına kaildirler. İmâm Şafiî, İbn Mehdî ve Ebû Ubeyd b. Abdisselâm'ın kavilleri budur.

4607- Bana Ebû't-Tâhir ile Yûnus b. Abdilâlâ da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdullah b. Vehb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Amr b. Haris, Bekir b. Sevâde'den, o da Ebû Salim El-Ceyşânî'den, o da Zeyd b. Hâlid El-Cühenî'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi ki:

«Her kim kayıb bir hayvanı evine kaparsa onu i'lân etmedikçe kendisi kayıptır.» buyurmuşlar.

Buradaki kayıp hayvandan deve kasdedilmiş olması mümkündür. Bu takdirde mânâ: «Bir kimse bir kayıp deveyi evine kapar da ebediyyen i'lân etmezse kendisi kayıp sayılır.» demek olur. Kendinin kayıp sayılması: Doğruluktan ayrılması manasınadır.

Hadîs-i şerîf, lükatanın —ister milk edinmek isterse sahibine vermek için alınmış olsun— mutlaka i'lân edilmesi gerektiğine delildir ki, muhtar olan mezhep de budur.

Bu Bâbın bütün hadîsleri lükatayı almanın ve mal edinmenin hâkimin hükmüne, hükümetin iznine bağlı olmadığını göstermektedir. Bu cihet ulemâ arasında ittifâkîdir.