Geri

   

 

 

 

İleri

 

6- Hakim Îctihadda Bulunur da Îsabet veya Hata Ederse Ecrini Beyan Bâbı

4584- Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdülâziz b. Muhammed, Yezîd b. Abdillâh b. Üsâmetebni’l-Hâd'dan, o da Muhammed b. İbrahim'den, o da Büsr b. Saîd'den, o da Amr b. As'ın âzâdlısı Ebû Kay s'dan, o da Amr b. Âs'dan naklen haber verdi ki Amr Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işitmiş:

«Hâkim hüküm verir (ken) ictihâdda bulunur; İsabet de ederse onun için iki ecir vardır. Ama hüküm verir (ken) ictihâd eder de yamlırsa ona bir ecir vardır.»

4585- Bana İshâk b. İbrahim ile Muhammed b. Ebî Ömer de ikisi birden Abdülâzîz b. Muhammed'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet ettiler. Bu hadisin sonunda râvî şunu da ziyade etmiştir: «Yezîd (Dedi ki): Ben bu hadisi Ebû Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm'e rivâyet ettim de: Bana Ebû Seleme, Ebû Hüreyre'den böylece rivâyet etti; dedi.»

4586- Bana Abdullah b. Abdirrahmân Ed-Dârimî dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Mervân —yani İbn Muhammed Ed-Dimaşkî— haber verdi.

(Dedi ki); Bize Leys b. SaM rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Yezîd b. Abdillâh b. Üsâmete'bni’l-Hâd El-Leysî bu hadîsi, Abdülazîz b. Muhammed'in her iki isnâdla rivâyeti gibi rivâyette bulundu.

Bu hadîsi Buhârî «İ'tisâm M'l-Kitâb ve's-Sünne» bahsinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî «Kadâ'»da; İbn Mâce «Ah-kâm»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.

Ulemânın beyanına göre müslümanlar şu hususta icmâ' etmişlerdir: Bu hadîs hüküm vermeye ehliyeti olan müctehid hâkim hakkındadır. Böyle bir hâkim ictihâdda bulunur da hakka isabet ederse, biri içtihadına, biri de isabetine mukabil olmak üzere kendisine iki ecir verilir. Hatâ ederse yalnız içtihadına mukabil bir ecir verilir.

İçtihada ehil olmayan kimsenin hüküm vermesi helâl değildir. İcti-had ederek verdiği hükmüne karşı ecir değil, günah kazanır. Verdiği hüküm hakka isabet etsin etmesin nafiz değildir. Çünkü hakka isabeti şer'î bir asla müstenid değil, tesadüfidir. Böyle bir hâkim —hakka isabet etsin etmesin— ictihâd ederek verdiği bütün hükümlerde Allah'a âsî olur. Hiç bir suretle ma'zûr sayılamaz.

Sünen kitaplarında rivâyet edilen bir hadîste kaadîler üç sınıfa ayrılmış; bunlardan birinin cennette; diğer ikisinin cehennemde olacağı haber verilmiştir. Mezkûr hadîse göre hakkı bilerek onunla hükmeden kaa-dî (hâkim) cennete girecek, hakkı bildiği halde onun hilafı ile hüküm veren kaadî ile bir şey bilmeden hükmeden kaadî cehennemi boylayacaklardır.

Her müctehid hakka isabet eder mi, yoksa içlerinden yalnız biri mi isabet eder? meselesi ulemâ arasında ihtilaflıdır. Hanefîler'le Şâfiîler'e göre bir mesele hakkında muhtelif hükümler veren müc-tehidlerden yalnız biri hakka yani Allah indindeki hükme isabet eder; diğerlerinin hükümleri hatâdır; fakat ma'zûr oldukları için günahkâr sayılmazlar; kendilerine birer ecir verilir.

Bir takım ulemaya göre her müctehid hakka isabet eder. Her iki tarafın delilleri bu hadîstir. «Müctehidlerden hakka isabet eden yalnız biridir» diyenler; hadîsteki «yanılırsa...» İfadesi ile istidlal ederler; ve: «Hakka isabet etmiş olsa kendisime hatâ isnâd edilmezdi.» derler. İsabet ve iddia edenler de her müctehide ecir verilmesi ile istidlal ederler; ve: «İsabet etmemiş olsa kendisine ecir verilmezdi.» derler. Ancak bu ihtilâf fer'î meselelerdeki ictihad hakkındadır. Tevhîd esaslarına aid ictihadlar-da hakka isabet eden yalnız bir müctehiddir. Bu hususta mu'temed ulemanın icmaı vardır. Muhalefet eden yalnız Abdullah b. Hasan El-Abterî ile Dâvûd-u Zahirî olmuştur ki, onların muhalefetine de i'tibâr yoktur.

«Hâkim hüküm verir; ictihâdda bulunursa...» cümlesinde mahzûf vardır. Bu cümle: «Hâkim hüküm vermek ister de ictihadda bulunursa...» takdirindedir.