2- Bir Kimse Lat ve Uzza'ya Yemin Ederse Hemen: Allah'dan Başka Îlah Yoktur; Desin! Hadisi Bâbı 4349- Bana Ebû't-Tâhir rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb, Yûnus'dan rivâyet etti. H. Bana Harmele b. Yahya da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. (Dedi ki): Bana Humeyd b. Abdirrahman b. Avf haber verdi ki, Ebû Hüreyre şunları söylemiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Sizden kim yemîn eder de yemininde: Lât hakkı için, derse arkasından hemen: Lâ ilahe illallah desin! Her kim arkadaşına: Gel, seninle kumar oynayalım, derse sadaka versin!» buyurdular. 4350- Bana Süveyd b. Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Velîd b. Müslim, Evzâî'den naklen rivâyet etti. H. Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd de rivâyet ettiler. " (Dediler ki): Bize Abdürrazzâk rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ma'mer haber verdi. Bu râvilerin ikisi de Zührî'den bu isnâdla rivâyette bulunmuşlardır. Ma'mer'in hadîsi Yûnus'un hadîsi gibidir. Yalnız o: «Bir şey tesadduk etsin!» demiştir. Evzâi'nin hadîsinde ise: «Her kim Lâf ve Uzzâ'ya yemîn ederse...» cümlesi vardır. Ebû'l-Hüseyn Müslim der ki: «Bu harfi (yani gel seninle kumar oynayalım, derse hemen sadaka versin; cümlesini) Zührî'den başka hiç bir kimse rivâyet etmemiştir. Zührî'nin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet ettiği doksan kadar hadîsi vardır ki, iyi isnâdlarla bu bâbta kendisine iştirak eden olmamıştır. Bu hadîsi Buhârî «Tefsir», «Nüzûr», «Edeb» ve «İstizan» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Tirmizî «Eymân ve'n-Nüzûr»da; Nesâî «Eymân ve'n-Nüzûr» ile «El-Yevm ve'l-Leyl»de; İbn Mâce «KeffârâUda muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Lât: Tâif'de Sakîf kabilesine âit bir putun ismidir. Bazıları bunun Kureyş'e âit olup Nahle'de bulunduğunu söylemişlerdir. Mekke'de olduğunu iddia edenler de vardır. Kelimenin iştikakı hakkında muhtelif kaviller vardır. Bâzılarına göre Lât sözü Allah lâfza-i celâlinden alınmış; sonuna müennes (tâ) sı takılmıştır. Erkeğe Amr, kadına Amra denildiği gibi, burada da (Allah) lâfza-i celâlinin müennesi (lât) olmuştur. Diğer bir takım ulemâya göre Araplar bâtıl ilâhlarına «Allah» ismini vermeye kalkışmış, fakat Allahü teâlâ bu ismin hürmetini muhafaza için onların dillerini değiştirerek «Lât» dedirtmiştir. Bu kelime bâzılarına göre «I«vâ» fiilinden alınmadır ki, etrafında dolanmak, tavaf etmek mânâsına gelir. Araplar bunun etrafında tavaf ettikleri için bu isim verilmiştir. Bir takımları «lette» fiilinden alındığını söylerler. Lette: Su ile yahut yağ ile karıştırdı demektir. Rivâyete göre bu putun bulunduğu yerde vaktiyle Amr b. Leha veya Rabîa b. Harise isminde bir adam karıştırma yaparak hacılara satarmış. Araplar bu adama saygı gösterirlermiş. Uzun zaman yaşamış. Öldükten sonra karıştırma yaptığı yeri ziyaretgâh yapmışlar. Nihayet üzerine oturduğu taşı put yapmışlar. İsim bu münasebetle verilmiş. Bu takdirde kelimenin şedde ile «lâtt» okunması icâbeder. Ulemânın ekserisi onu (tâ) nın tahfîfiyle «lât» okumuşlardır. Kisâi kıyâsla hareket ederek bu kelimenin üzerinde durduğunda sonunu «ha» okur; «lâh» dermiş. Bu hususta en münasib şekil, mushafa tâbi olarak durulduğu zaman dahi «lât» okumaktır. Uzzâ: Mücâhid'in beyanına göre Gatafân kabilesinin taptığı bir ağaçtır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hâlid b. Velîd (radıyallahü anh)’ı göndererek bu ağacı kestirmişti. Dahhâk’ın rivâyetine göre Uzzâ, Gatafân kabilesinin bir putudur. İbn Zeyd ise Lât ile Uzzâ'nın ikisinin de birer ev olduklarını, Lât'in Kureyş kabilesine âid bir ma'bed olup Nahle'de bulunduğunu, Uzzâ'nın ise Sakîf'in- Tâif'de bulunan bir ibâdethanesi idiğini söylemiştir. Bu hadîs hakkında Hattâbî şunları söylüyor: «Yemîn ancak ta'zîm edilen ma'bûda olur. Müslüman putlara yemîn etti mi bu hususta kârîrlere benzedi demektir. Binaenaleyh tevhîd kelimesiyle bunun önüne geçmesi emrolunmuştur. «Tesadduk etsin!» emrine gelince: Bunun mânâsı, kumara vereceği malı tesadduk etsin demektir. Evzâî'nin kavli de budur. Bazıları: Diline gelen bu söze keffaret olmak üzere malından bir sadaka verir, mânâsına almışlardır.» Nevevî: «Doğrusu sadaka ismi verilecek miktar tesadduk etmelidir.» diyor. Hanefîler'den bâzısı bu sözle yemîn keffâreti lâzım geldiğini söylemişlerdir. Şâfiiyye ulemâsına göre bir kimse Lât'a yahut herhangi bir puta yemîn etse yahut: «Şu işi yaparsam Yahûdi olayım», «Hıristiyan olayım» veya «Müslümanlıktan» yahut «Onun Peygamberinden beri olayım» gibi bir söz söylese bununla yemini mün'akid olmaz. Tevbe ve istiğfar ederek (La ilahe illallah) demesi gerekir. O işi yapsın yapmasın keffâret lâzım gelmez, İmâm Mâlik ile cumhûr-u kavilleri de budur. İmâm A'zam'a göre bu sözlerin hepsinde keffâret lâzım gelir. Yalnız: «Ben bid'atçıyım» yahut «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den beriyim», «Yahûdilikten beriyim» gibi sözler müstesnadır. Onlardan dolayı keffâret lâzım değildir. Bu sözleri söyleyenin kâfir olup olmayacağında ihtilâf edilmiştir. Kumar: İki tarafın bir iş veya sözde gâlib gelene verilmek üzere ortaya koydukları malı her birinin kazanmak çabasında bulunmasıdır. Kumar müslümanlar arasında bilicmâ' haramdır Kâdî Iyâz, bu hadîste: «Günah işlemeye niyet etmek, kalpte yer ederse yazılan günahlardan olur; ama gönülden geçip de kalpte yer etmeyen şeyler böyle değildir.» diyen cumhûrun mezhebine delâlet olduğunu söyler. 4351- Biz Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdülâlâ, Hişâm'dan, o da Hasen'den, o da Abdurrahman b. Semûra'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Putlara ve babalarınıza yemin etmeyin!» buyurdular. Bu hadîs dahi putlara yeminden nehî hususunda bundan önceki gibidir. Lügat ulemâsının beyanlarına göre tavâğî; tâgıyenin cem'i olup putlar demektir. Kâfirler putlara tapmakta azgınlık gösterdikleri için ma'bûdları ismi masdarla adlandırılmıştır. Bu kelimenin aslı olan tuğyan: Haddi tecâvüz etmek mânâsına gelir. Müslim'den başkaları bu hadîsteki «tavâğî» kelimesini «tavâ-ğît» şeklinde rivâyet etmişlerdir. Tâgût: Put demektir; bâzan şeytan mânâsında da kullanılır. Bu takdirde mü'fredi, cem'i, müzekkeri ve mü-ennesi hep bir şekilde gelir. Bazıları buradaki putlardan murad kâfirlerin azgınları yani büyükleri olabileceğini söylemişlerdir. |