4- Ka'ne'ye Yürüyerek Gitmeyi Nezreden Kimse Bâbı 4335- Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yezîd b. Zürey', Humeyd'den, o da Sâbit'den, o da Enes'den naklen haber verdi. H. 4336- Bize İbn Ebî Ömer de rivâyet etti. Bu lâfız onundur. (Dedi ki): Bize Mervân b. Muâviye El-Fezârî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Humeyd rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Sabit, Enes'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), iki oğlunun arasında götürülen bir ihtiyar görerek: «Buna ne olmuş?» diye sormuş. — Yürümeyi nezretmiş, demişler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Şüphesiz ki Allah bu adamın kendini azâb etmesinden müstağnidir.» buyurmuş ve (hayvana) binmesini emretmiş. 4337- Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteyhe ve İbn Hucr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize îsmâîl yani İbn Ca'fer, Amr'dan —ki İbn Ebî Amr'dır— o da Abdurrahmân El-A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyette bulundu ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) iki oğlunun arasında onlara dayanarak giden bir ihtiyara yetişerek: «Buna ne oldu?» diye sormuş. Oğulları: — Yâ Resûlallah, nezri vardı, cevabını vermişler. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bin ey ihtiyar! Zira Allah senden ve nezrinden ganîdir.» buyurmuş. Lâfız Kuteybe ile İbn Hucr'undur. 4338- Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdülâzîz yani Derâverdî, Amr b. Ebî Amr'dan bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etti. Bu hadîsi Buhârî «Cezâü's-Sayd» bahsinde; Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî «Eymân ve Nüzûr»da tahrîc etmişlerdir. Oğullarının arasında onlara dayanarak güç halle yürüyebilen zâtın ismi bazılarına göre Kays'tır. Bir takımlar Kayser olduğunu söylemişlerdir. Künyesi Ebû İsrail'dir. Zahirîler bu hadîsle istidlal ederek: «Yürümekten âciz kalan kimseye hedy kurbanı lâzım değildir.» demişlerdir. Sair fukahâdan üç kavil rivâyet edilir. 1- Hazret-i Alî ve Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) dan rivâyet olunan bir kavle göre Kâbe'ye yürüyerek gitmeyi nezre-den bir kimse bundan âciz kalırsa yürüyebildiği kadar yürür; yürüyemez oldu mu binek gider; ve bir koyun kurban eder Atâ, Hasan-ı Basrî İmâm A'zam- ve İmâm Şafiî buna kail olmuşlardır. İmâm A'zam'a göre âciz kalmadan hayvana binenin hükmü de budur; yalnız yemininden döndüğü için keffaret verir. 2- İkinci kavle göre âciz kalan kimse geri döner; sonra tekrar hacceder; ve binek gittiği yeri yürür; buna hedy lâzım değildir. Bu kavil İbn Ömer, İbn Abbâs, İbn Zübeyr ,ile. İbrahim Nehaî ve İbn Cübeyr'den rivâyet olunmuştur. 3- Üçüncü kavle göre geri döner; binek gittiği yeri yürür; hedy kurbanı lâzımdır. İbn »Abbâs ile Nehaî'nin birer kavli de bu olduğu gibi Saîd b. El-Müseyyeb ile İmâm Mâlik dahi buna kail olmuşlardır. 4339- Bize Zekeriyyâ b. Yahya b. Salih El-Mısrî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize El-Mufaddal yani İbn Fadâle rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Abdullah b. Ayyaş, Yezîd b. Ebî Habîb'den, o da Ebû'l-Hayr'dan, o da Ukbe b. Âmir'den naklen rivâyet etti, ki Şöyle dedi: Kız kardeşim yalın ayak Beytullah'a yürümeyi adadı. Bana da bu meseleyi onun nâmına Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e danışmamı emretti. Ben de danıştım: «Hem yürüsün, hem bin»in!» buyurdular. 4340- Bana Muhammed b. Râfi' de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdürrazzâk rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. (Dedi ki): Bize Saîd b. Ebi Eyyûb haber verdi. Ona da Yezîd b. Ebî Habîb haber vermiş. Ona da Ukbe b. Amir El-Cühenî'den naklen Ebû’l-Hayr rivâyet etmiş ki, Ukbe: «Kız kardeşim nezretti...» diyerek Mufaddal'in hadîsi gibi rivâyette bulunmuş; yalnız hadîste «yalın ayak» kaydını zikretmemiş; «Ebû’l-Hayr Ukbe'den ayrılmazdı.» cümlesini ziyade etmiştir. 4341- Bana bu hadîsi Muhammed b. Hatim ile İbn Ebî Halef de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ravh b. Ubâde rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Cüreyc rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Yahya b. Eyyûb haber verdi. Ona da Yezîd b. Habîb bu isnâdla Abdurrazzâk hadîsi gibi ihbarda bulunmuş. Bu hadîsi Buhârî «CezâüVSayd» ve «Nüzûr» bahislerinde; Ebû Dâvûd «Nüzûr»da tahrîc etmişlerdir. Nezri yapan kadın Hazret-i Ukbe'nin kız kardeşi Ümmü Hibbân binti Âmir'dir. Bir rivâyette bu kadının şişman olduğu, bu sebeple yürümek kendisine güç geldiği bildirilmiştir. Hadîsi muhtelif rivâyetleri vardır. Bunlardan birinde: «Ona emret de baş örtüsünü sarınsın, vasıtaya binsin ve üç gün oruç tutsun.» buyurulmuştur. Halbuki: Yukarıdaki Enes ve Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) rivâyetlerinde ihtiyara doğrudan doğruya hayvana binmesi emrolunuyor, bir şey istenmiyordu. Bu bâbta Nevevî şunları söylemiştir: «Birinci hadîs yürümekten âciz olanlara hamledilmiştir. Böylesi vasıtaya binebilir; ama kurban kesmesi îcâbeder. Ukbe'nin kız kardeşi hadîsin gelince: Onun mânâsı, yürümeye kudreti olduğu zaman yürüsün, yürüyemediği yahut çok yorulduğu zaman vâsıtaya binsin. Bunun da hayvan kesmesi îcabeder; demektir. Bu söylediğimiz her iki surette de hayvan kesmesi İmâm Şafiî'nin râcıh olan kavlidir. Ulemâdan bir cemaat da buna kaildir. Şâfiî'nin ikinci kavline göre ihtiyara hayvan kesmek vâcîb değil, mus-tehaptır. Yalın ayak yürüme meselesinde mutlaka yalın ayak bulunması şart değildir; ayakkabı da giyebilir. Ukbe'nin kız kardeşi hadîsinin «Süneni Ebî Dâvûd»daki rivâyetinde kadının âciz kaldığı için hayvana bindiği bildirilmiştir...» |