2- Nezir Yapmaktan Nehi ve Nezrin Bir Şeyi Geri Çevirmemesi Bâbı 4325- Bana Züheyr b. Harb ile İshâk b. İbrahim rivâyet ettiler. İshâk (Bize haber verdi) tâbirim kullandı. Züheyr: Bize Cerîr, Mansur'dan, o da Abdullah b. Mürra'dan, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivâyette bulundu; dedi. Abdullah Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün bizi adak adamaktan neb yetmeğe başladı ve: «O hiç bir şeyi geri çevirmez; onunla sâdece cimri (nin elin)’den (mal) çıkarılır.» buyuruyordu. 4326- Bize Muhammed b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki):, Bize Yezîd b. Ebî Hakim, Süfyân'dan, o da Abdullah b. Dinar'dan, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyette bulundu ki: «Nezir, bir şeyi ne (vaktinden) önceye aldırır; ne de sonraya bıraktırır. Onunla sadece bahîl (in elin)’den (mal) çıkarılır.» buyurmuşlar. 4327- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Gunder, Şu'be'den rivâyet etti. H. Bize Muhammed b. El-Müsennâ İle İbn Beşşâr da rivâyet ettiler. Lâfız İbn’l-Müsennâ'nındır. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Mansûr'dan, o da Abdullah b. Mürra'dan, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyette bulundu ki: Nezri yasak etmiş ve: «Şüphesiz ki, o bir hayır getirmez; onunla sâdece bahîl (in elin)’den (mal) çıkarılır.» buyurmuşlar. 4328- Bana Muhammed b. Kâfide rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yahya b. Âdem rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Mufaddal rivâyet etti. H. Bize Muhammed b. El-Müsennâ ile İbn Beşşâr dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdurrahmân, Süfyân'dan ve her iki râvi Mansûr'dan bu isnâdla Cerîr'in hadîsi gibi rivâyette bulundular. 4329- Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize A1 -dülazîz yani Derâverdî, Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyette bulundu ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Nezretmeyin, çünkü nezir kaderden hiç bir şeye fayda etmez; onunla sâdece bahîl (in elin)’den (ma!) çıkarılır.» buyurmuşlar. 4330- Bize Muhammed b. El-Müsenna ile İbn Beşşâr da rivâyet ettiler- (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet etti. (Dedi ki): Ben Alâ'yı. babasından, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet ederken dinledim ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) nezri yasak etmiş ve: «Şüphesiz ki, o kaderden bir şey geri döndüremez; onunla sadece bahîl (in elin)’den (mal) çıkarılır.» buyurmuşlar. 4331- Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe b. Saîd ve Alî b. Hucr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsmaîl yani İbn Ca'fer, Amr'dan —bu zât İbn Ebî Amr'dır— o da Abdurrahmân El-A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Nezir Âdem oğluna Allah'ın takdir etmediği bir şeyi yaklaştırmaz; lâkin nezir (bâzan) kadere muvafık düşer de bu sayede bahîl (İn elin) den, çıkarmak istemediği (malı) çıkarılır.» buyurmuşlar. 4332- Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ya'kûb yani İbn Abdirrahmân El-Kaarî ile Abdülâzîz yani Derâverdî rivâyet ettiler. Bunların ikisi de Amr b. Ebî Amr'dan bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. Bu rivâyetleri Buhârî «Kader» ve «Eymân ve'n-Nüzûr» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî «Nüzûr»de; İbn Mâce «Keffârât»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. İbn Ömer hadîsinde mahzûf cümleler vardır. Bu hadîsi tam olarak Hâkim île smâîlî, Saîd b. El-Hars EL Ensârî'den rivâyet etmişlerdir ki, meâlen şöyledir: Saîd b. El-Hars şunları söylemiş: «İbn Ömer'in yanında idim. Derken'ona Amr b. Kâb oğullarından Mes'ud b. Amr gelerek: Yâ Ebâ Abdirrahmân, benim oğlum İran'da Ömer b. beydillâh b. Ma'nıer ile beraber bulunuyordu. Orada şiddetli veba ve taun hastalıkları zuhur etmiş. Bunun üzerine eğer Allah oğlumu sağ bırakırsa Beytullah'a yürüyerek gitmesini boynuma borç ettim. Derken çocuk hasta olarak çıkageldi; sonra öldü. Ne buyurursun? dedi. İbn Ömer: (Müslümanlar) nezirden nehyedilmediler mi? Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Nezir ne bir şeyi (vaktinden) önceye aldırır; ne de sonraya bıraktırır. Onunla sâdece bahîl (in elin)’den (mal) çıkarılır; buyurdular, sen nezrini İfâ et, dedi. Mes'ûd: Yâ Ebâ Abdillâh; ben ancak oğlumun yürümesini nezrettim; dedi ise de İbn Ömer: Nezrini Öde! ihtarında bulundu.» Saîd b. El-Hars suâl sahibini Saîd b. El-Müseyyeb'e göndererek meseleyi ona da sordurmuş. O da: «Oğlunun yerine sen yürü!» cevâbını vermiş. Görülüyor ki, nezrin mukaddesata hiç bir te'siri yoktur." «Hastam iyileşirse kurban keseceğim» yahut -Oğlum askerden gelirse üç gün oruç tutacağım» diyerek adakta bulunmanın ne hastalığın düzelmesinde bir te'sîri yardır, ne de askerin dönmesinde. Ancak bazen mukadderat adak sahibinin arzusuna muvafık şekilde tecellî eder de nezrini ödemesi lâzım gelir. İşte bu rivâyetlerdeki «Onunla sâdece cimrinin elinden mal çıkarılır.» ifadesiyle buna işaret edilmiştir. Çünkü cimri insan kolay kolay sadaka veremez. O sadakası mukabilinde bir karşılık görmelidir ki, malına kıyabilsin. Hastası düzelirse sadaka adadığı için düzeldi sanır. Halbuki onun adağının takdîr-i İlâhîye bir tesîri yoktur. O iş zâten öyle olacaktır; çünkü öyle takdir olunmuştur. Hadîsin bu cümlesi nezri îfa etmenin vâcib olduğuna delildir. Nezir yapmanın hem men'edilmesi hem de istek hâsıl olduğunda adağın yerine getirilmesinin vâcib oluşu müşkilâttan sayılmıştır. Bazıları bu müş-kili hail için şunları söylemişlerdir: «Yasak edilen nezir, kaderi değiştirir i'tikadiyle yapılandır. Adakla istenen şeylerin ekseriya meydana geldiğini gören nice insanlar nezrin kaderi değiştirdiğine inanırlar. İşte nezir bunun için yasak edilmiştir. Ama bir kimse faydanın, zararın ancak Allahü teâlâ'dan geldiğine inanarak nezrin bir vesile ve sebep kabilinden olduğunu bilirse o nezri ilâ etmek taat olur; böyle nezir yasak değildir.» Hadîsin siyakı bu tefsire uygundur. |