1- Adağın Ödenmesini Emir Bâbı 4323- Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî ile Muhammed b. Rumh b. Muhacir rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Leys haber verdi. H. Bize Kuteybe b. Saîd de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys, İbn Şihâb'dan, o da Ubeydullah b. Abdillâlı'dan, o da İbn Abbâs'dan naklen rivâyette bulundu ki, Şöyle dedi: Sa'd b. Ubade Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den, annesinin borcu olan bir adak hakkında fetva istedi. Annesi bunu Ödeyemeden ölmüş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Onun namına onu sen ödeyiver!» buyurdular. 4324- Bize yine Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Ben Mâlik'e okudum. H. Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nâkıd ve İshâk b. İbrahim de İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. H. Bana Harmele b. Yahya dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus haber verdi. H. Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd de rivâyet etti. (Dediler ki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dedi ki): Bize Ma'mer haber verdi. H. Bize Osman b. Ebî Şeybe dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abde b. Süleyman, Hişâm b. Urve'den, o da Bekir b. Vâil'den naklen rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi Zührî'den, Leys'in isnâdiyle, onun hadîsi mânâsında rivâyette bulunmuşlardır. Bu hadîsi Buhârî ile Nesâî «Vasâyâ» bahsinde tahrîc etmişlerdir. Nezir yani adak: Bir kimsenin ibâdet veya sadaka gibi bir şeyi teberru' cihetiyle kendisine borç kılmasıdır. Nezir meşru' bir ibâdettir. İbâdet olması namaz, oruç ve sadaka gibi bir şeyle yapıldığı içindir. Meşru' olması da yapılan nezirlerin ödenmesi Bâbında âyet ve hadîsler vârid olduğundandır. Teâlâ Hazretleri: "Nezirlerini ödesinler!" Sure-i Bakara: 275 buyurmuştur. Bu bâbta birçok hadîsler ve icma-ı ümmet de vardır. O hadîslerden biri de buradaki Sa'd b. Ubâde (radıyallahü anh) hadîsidir. Hazret-i Sa'dın annesi Amra binti Mes'ûd'dur. Amra binti Sa'd b. Kays'dır diyenler de olmuştur. Bu kadın müslümanlığı kabul ile Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bey'at etmiş ve hicretin ellinci yılında Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) Dûmetü'l-Cendel gazasında iken vefat etmiş; oğlu Sa'd (radıyallahü anh) yanında imiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz onun cenaze namazım kabrinin üzerine kılmış. Amra (radıyallahü anh)'nın ne adadığını bildiren eserler muhteliftir. Bazıları köle âzâdı olduğunu, bir takımları oruç, diğerleri sadaka adadığını göstermektedir. Kâdî Iyâz: «İhtimâl ki bu adak, hadîslerde beyan edilen şeylerden hiç biri değildir.» diyor. Bu hadîsin şerhinde Nevevî şunları söylemiştir: «Nezrin sahîh olduğuna ve iltizâm edilen şey taat ise onu ifânın vâcib olduğuna bütün müslümanlar ittifak etmişlerdir. Ma'sıyet yahut pazara girmek gibi mubah bir şey ise o kimsenin nezri mün'akid olmaz; bizim mezhebe göre ona keffâret de lâzım gelmez. Cumhûr-u ulemânın kavli de budur. İmâm Ahmed'le bir takım ulema keffaretin lüzumuna kail olmuşlardır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «Onun namına o nezri öde!» buyurması, Ölen kimsenin borcu olan hakların ödenmesi icâbettiğine delildir. Bu hakların mâlî olanları bilit-tifak Ödenir. Bedenî ibâdetler hakkında hilaf vardır. Biz o hilafı bu kitabın muhtelif yerlerinde arzettik. Sonra İmâm Şafiî ile bir taifenin mezheplerine göre ölen kimsenin borcu olan zekât, keffâret ve nezir gibi mâlî haklar vasiyyeti olsun olmasın insan borcu gibi ödenir. İmâm Mâlik, Ebû Hanîfe ve bunların arkadaşları: Bunlardan hiç bir şey ödemek îcâb etmez; meğer ki, vasiyyet etmiş ola! demişlerdir. Vasiyyet edilmeyen zekât hakkında Mâlikîyye uleması arasında hilaf vardır.» Cumhûra göre ölen kimsenin borcu olan nezir mâlî şeylerden değilse mirasçısına onu ödemek lâzım gelmediği gibi, nezir mâlî olup ölen şahıs geride mal bırakmamişsa yine Ödemesi îcâb etmez, fakat müstehab olur. Zahirîler buradaki Sa'd (radıyallahü anh) hadîsiyle istid-îâl oderek ödemesi lâzım geldiğine kail olmuşlardır. Halbuki bu hadîste Hazret-i Sa'd'a annesinin borcunun ilzam suretiyle ödettirildiğine dair bir sarahat yoktur. İhtimâl annesinin terikesinden ödemiş, yahut kendi malından teberru' etmiştir. Cumhûrun delili: Mirasçının ödemeyi iltizâm etmemiş olmasıdır. İltizâm etmedikçe ödemesi lâzım gelmez. |