3- Hibede Evlattan Bazılarını Üstün Tutmanın Keraheti Bâbı 4262- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Mâlik'e, İbn Şihâb'dan dinlediğim, onun da Humeyd b. Abdirrahmân ile Muhammed b. Nu'mân b. Beşîr'den, onların da Nu'mân b. Beşir'den naklen rivâyet ettikleri şu hadîsi okudum: Nu'mân şunları söylemiş: Babam beni Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e getirerek: Ben şu oğluma bir kölemi bağışladım, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Her çocuğuna bunun mislini bağışladın mı?» diye sordu. Babam; hayır, deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Öyle ise onu dön!» buyurdular. 4263- Bize Yahya b. Yahya da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize lb-rahim b. Sa'd, İbn Şihâb'dan, o da Humeyd b. Abdirrahmân ile Muhammed b. Nu'mân'd an, onlar da Nu'mân b. Beşîr'den naklen haber verdi. Nu'mân Şöyle dedi: Babam beni Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirerek: Ben şu oğluma bir köle bağışladım; dedi. Bunun üzerine: «Bütün oğullarına da bağışladın mı?»diye sordu. Babam: Hayır! deyince: «Öyle ise onu dön!» buyurdular. 4264- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim ve İbn Ebî Ömer, İbn Uyeyne'den naklen rivâyette bulundular. H. Bize Kıjteybe ile İbn Rumh da Leys b. Sa'd'dan rivâyet ettiler. H. Bana Harmele b. Yahya dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus haber verdi. H. Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdürrazzak haber verdi. (Dedi ki): Bize Ma'mer haber verdi. Bu râvilerin hepsi Zühri'den bu isnâdla rivâyette bulunmuşlardır. Yûnus'la Ma'mer'in hadîslerinde: «Bütün oğullarına da mı?» ibaresi; Leys ile İbn Uyeyne hadîsinde: «Evlâdının hepsine mi?» cümlesi vardır. Leys'in Muhammed b. Nu'mân ile Humeyd b. Abdirrahman'dan naklettiği rivâyette: «Beşir Nu'man'ı getirmiş.» denilmiştir. 4265- Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Cerîr, Hişâm b. Urve'den, o da babasından naklen rivâyette bulundu. Babası Şöyle dedi: Bize Nu'mân b. Beşîr rivâyet etti. (Dedi ki): Babası ona bir köle vermişti. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: «Bu kol» nedir?» diye sordu. Nu'man: Onu bana babam verdi, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (babasına): «Bunun butun kardeşlerine de buna verdiğin gibi verdin mi?» dedi. Hayır! cevâbını verince: «Öyle ise onu dön!» Duyurdular. 4266- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti, (Dedi ki): Bize Abbâd b. El-Avvâm, Huşa yn'dan, o da Şa'bî'den naklen rivâyet etti. Şa'-bf: Ben Nu'mân b. Beşîr'den işittim, demiş. H. 4267- Bize Yahya b. Yahya da rivâyet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki): Bize Ebul-Ahvas, Husayn'dan, o da Şa'bî'den, o da Nu'mân b. Beşîr'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Babam malının bir kısmını bana tesadduk etti. Bunun Üzerine annem Amra biati Ravâha; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şâhid göstermedikçe ben razı olamam, dedi. Babam da sadakama şâhid yapmak İçin beni Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e götürdü. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: «Bunu bütün çocuklarına yaptın mı?» diye sordu. Babam: Hayır: cevabını verdi. Efendimiz: «Allah'tan korkun, çocuklarınız arasında adalet gösterin!» buyurdular. Bunun üzerine babam döndü ve o sadakayı geri aldı. 4268- Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Alî b. Müshir, Ebû Hayyân'dan, o da Şa'bî'den, o da Nu'mân b. Begümden naklen rivâyet etti. H. 4269- Bize Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr de rivâyet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Bişr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Hayyân Et-Teymî, Şa'bî'den rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Nu'mân b. Beşîr rivâyette bulundu ki, annesi Binti Revâba babasına malından oğluna hibe edilen bâzı şeyleri sormuş. Babası onu bir sene bekletmiş. Sonra aklına pişmanlık gelmiş. Ama kadın: Oğluma hibe ettiğin şeye Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i şâhid tutmadıkça ben razı olamam, demiş. (Nu'mân diyor ki: Bunun üzerine babam elimden tuttu. O gün ben çocuktum. Beni Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e götürerek: Yâ Resûlallah, bunun annesi Binti Revâha, oğluna yaptığım hibeye seni şâhid tutmamı diledi, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Yâ Beşîr, bundan başka çocuğun var mı?» diye sordu. Evet, cevabını alınca: «Hepsine buna yaptığın kadar bağışta bulundun mu?» dedi. Baham (yine) hayır, cevâbını verince: «O halde beni şâhid tutma! Zîrâ ben adaletsizliğe şâhid olamam!» buyurdular. 4270- Bine İbn Nümeyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bana babam rivâyet etti. (Dedi ki) ; İsmail, Şa'bî'den, o da Nu'mân b. Beşîr'den rivâyet etti. Şöyle demi;: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) babama: «Senin başka oğulların var mı?» diye sordu. O: Evet! dedi. Peygamber: «Öyle İse onların her birine bana verdiğin gibi verdin mi?» dedi. Babam: Hayır! dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem).; «O halde ben dürüst ve âdil olmayan bir iş üzerine şâhid olmam.» buyurdu. 4271- Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Cerîr, Asım El-Ahvel’den, o da Şa'bî'den, o da Nu'mân b. Beşîr'den naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), babasına: «Beni adaletsizliğe şahid tutma!» demiş. 4272- Bize Muhammed b. El-Müsennâ rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdülvehhâb ile Abdülâlâ rivâyet ettiler. H. Bize İshâk b. İbrahim ile Ya'kûb Ed-Devraki de hep birden İbn Uleyye'den rivâyet ettiler. Lâfız Yâkûb'undur. Dedi ki: Bize İsmail b. İbrahim, Dâvûd b. Ebî Hind'den, o da Şa'bî'den, o da Nu'mân b. Beşîr'den naklen rivâyette bulundu. Şöyle dedi: Babam beni alarak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) götürdü re: Yâ Resûlüllah! Şahid ol ki, ben Nu'man'a malımda şunu ve şunu bağışladım, dedi. Bunun üzerine Efendimiz: «Oğullarının hepsine Nu'man'a bağışladığın kadar bağışta bulundun mu?» diye sordu. Hayır! deyince: «Öyle ise buna benden başkasını şahid yap!» buyurdu. Sonra; «Sana İyilik yapma hususunda oğullarının müsâvî olmalarını diler misin?» diye sordu. Babam: Hay hay! cevâbını verdi. «O halde olmaz!» buyurdular. 4273- Bize Ahmed b. Osman En-Nevfelî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ezher rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Avn, Şa'bî'den, o da Nu’mân b. Beşîr'den rivâyet etti. Şöyle dedi: Babam bana bir bağışta bulundu. Sonra şahid yapmak için beni Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e götürdü. Fahr-i Kâinat Efendimiz: «Bunu bütün çocuklarına verdin mi?» diye sordu. Babam: Hayır! cevâbını verdi. «Bundan dilediğin kadar, onlardan iyilik dilemez misin?» buyurdu. Babam: Hay hay (dilerim) dedi. «O halde ben şâhid olmuyorum.» buyurdular. (Râvi) İbn Avn diyor ki: Ben bunu Muhammed'e anlattım da: Biz ancak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in-: «Çocuklarınız arasında müsavat yapın.» buyurduğunu rivâyet ettik, dedi. 4274- Bize Ahmed b. Abdillâh b. Yûnus rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Zübeyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû'z-Zübeyr, Câbir'den naklen rivâyette bulundu. (Dedi ki): Beşîr'in karısı; Oğluma köleni bağışla, hem bana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şâhîd getir, demiş. Bunun üzerine Beşîr Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek şunları söylemiş: Filânın kızı benden, oğluna kölemi bağışlamamı istedi ve: Bana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i şâhid yap, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bu çocuğun kardeşleri var mı?» diye sormuş. Beşîr: Evet, demiş. «Buna verdiğinin mislini onların hepsine verdin mi?» buyurmuş. Hayır, cevâbını alınca: «Bu iş yaramaz; ben ancak hak üzerine şâhid olurum »buyurmuşlar. Nu'mân hadîsini Buhârî «Hibe» ve «Şehâdât» bahislerinde; Ebû Dâvûd «Buyû'»da; Tirmizî ile İbn Mâce Ahkâm »da; Nesâî «Nihâi» ve «Kaza» bahislerinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Hazret-i Nu'man’ın babası Beşîr b. Sa'd, annesi de meşhur sahâbî Abdullah b. Ravâha'nın kız kardeşi Amra binti Ravâha'dır. Hadîsin buradaki rivâyetlerinin bâzısında Hazret-i Nu'man'a babasının bir köle bağışladığı, bâzısında da malının bir kısmını verdiği bildiriliyor. Bu bir kısımdan murâd da köle olabilirse de Taberâni (260-360) ile İbn Hibbân (-354)’in Şa'bî'den rivâyet ettikleri bir hadîste şöyle denilmektedir: «Nu'mân Kûfe'de hutbe îrâd ederek dedi ki: Babam Beşîr b. Sa'd, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek şunları söylemiş: (Karım) Amra binti Ravâha bir oğlan doğurdu; adım Nu'mân koydum. Bu kadın Çocuğa en iyi malımdan bir bahçeği vermedikçe onu büyütmeye razı olmuyor. Bana: Bu işe Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şâhid yap, dedi... Bundan anlaşıldığına göre bağışlanan mal köle değil bahçedir. Fakat İbn Hibbân bu iki rivâyeti ayrı ayrı iki vak'aya hamlederek aralarım bulmuştur. Şöyle ki: Nu'mân (radıyallahü anh) doğduğu zaman kendisine bir bahçe verilmiş; büyüdükten sonra da köle bağışlanmıştır. Bazıları bu tevcihe i'tirâz ederek: «Beşir b. Sa'd gibi büyük bir zât nasıl olur da aynı meseleyi unutarak ikinci defa Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sorar.» demişlerse de Aynî bunda asla şaşacak bir şey olmadığını, dünya düşünceleriyle âhiret tasalarının insana birçok şeyleri unutturabileceğini söylemiş; insan sözünün unutmak mânâsına gelen nisyândan alındığını söyleyenler bulunduğunu hatırlatmıştır. Yie rivâyet'erin birinde Hazret-i Nu'man'ın: «Babam elimden tuttu; ben o zaman çocuktum...» dediği; diğerinde İse: «Babam beni kucağına alarak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gördü» şeklinde beyanda bulunduğu görülüyor. Aynî bu iki rivâyetin arasını bulmuş ve: «Yolun bir kısmında babası kolundan tutmuş; küçük olduğu için bir kısmında da kucağına almıştır.» demiştir. |