Geri

   

 

 

 

İleri

 

4- Umra Bâbı

4275- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Mâlik'e, İbn Şihâb'dan dinlediğim, onun da Ebû Seleme b. Abdirrahman'dan, onun da Câbir b. Abdirrahmân'dan naklettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Herhangi bir kimseye ve çocuklarına ömürlük bir milk verilirse o milk verilen kimsenindir; verene dönmez; çünkü o öyle bir şey vermiştir ki, onda miraslar câri olmuştur.» buyurmuşlar.

4276- Bize Yahya b. Yahya ile Muhammed b. Rumh rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Leys haber verdi. H.

Bize Kuteybe de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Leys, İbn Şihâb'dan, o da Ebû Seleme'den, o da Câbir b. Abdillâh'dan naklen rivâyet etti ki, Şöyle dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i:

«Her kim bir adama ve çocuklarına ömürlük bir mülk verirse, kendi sözü o milkteki hakkını kesmiştir. Artık o milk Ömürlük olarak verilen kimseye ve çocuklarına aittir.» buyururken işittim.

Yalnız Yahya hadisinin başında:

«Herhangi bir kimseye bir ömürlük verilirse, artık o milk onun ve çocuklarının olur.» dedi.

4277- Bana Abdurrahman b. Bişr El-Abdî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdürrazzak haber verdi.

(Dedi ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi.

(Dedi ki): Bana İbn Şihâb umrâ ve ümranın yolu hakkında Ebû Seleme b. Abdirrahmân hadîsinden naklen haber verdi; ona da Câbir b. Abdillâh El-Ensârî haber vermiş ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Herhangi bir adam bir kimseye, kendine ve çocuklarına ömürlük bir milk verir de: Bunu sana ve sizden bir kişi kaldığı müddetçe çocuklarına verdim, derse; artık o milk verilen kimsenin olur; sahibine, dönmez; çünkü o Öyle bir şey vermiştir ki onda miraslar câri olmuştur.» buyurmuşlar.

4278- Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. Lâfız Abd'indir. (Dediler ki): Bize Abdürrazzâk haber verdi.

(Dedi ki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o da Ebû Seleme'den, o da Câbir'den naklen haber verdi. Câbir Şöyle dedi:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in cevaz verdiği umrâ:

«Bu senin ve çocuklarının olsun!» demekle yapılır. Fakat:

«Bu milk yaşadığın müddetçe senin olsun!» derse milk, sahibine döner:

«Zührî bununla fetva verirdi.» demiş.

4279- Bize Muhammed b. Râfi' rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Ebî Füdeyk, İbn Ebî Zi'b'den, o da İbn Şihâb'dan, o da Ebû Seleme b. Abdirrahmân'dan, o da Câbir'den —ki İbn Abdillâh'dir— naklen rivâyette bulundu ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Kendisine ve çocuklarına ömürlük milk verilen kimse hakkında: Bu milk kati olarak onundur; veren için o milk hususunda şart ve istisna caiz değildir.» diye hüküm vermiş.

Ebû Seleme: «Çünkü bu adam öyle bir şey verdi ki, onda miraslar câri olmuş; ve miraslar onun şartmı kesmiştir.» demiş.

4280- Bize Ubeydullah b. Ömer El-Kavârîrî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hâlid b. Haris rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hişâm, Yahya b. Ebî Kesîr'den rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Ebû Seleme b. Abdirrahmân rivâyet etti.

(Dedi ki): Ben Câbir b. Abdillâh'ı: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Umrâ kime hibe edildi ise onundur.» buyurdu; derken işittim.

4281- Bize bu hadîsi Muhammed b. El-Müsennâ da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Muâz b. Hişâm rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana babam, Yahya b. Ebî Kesîr'den rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Seleme b. Abdirrahmân, Câbir b. Abdillâh'dan naklen rivâyette bulundu ki, Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu hadîsin mislini söylemiştir.

4282- Bize Ahmed b. Yûnus rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Züheyr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû'z-Zübeyr, Câbir'den Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e ref ederek rivâyette bulundu.

4283- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. Lâfız onundur.

(Dedi ki): Bize Ebû Hay seme, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen haber verdi, Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Mallarınızı elinizde tutun;-onları batırmayın; zîra kim bir örn urluk verirse, o mitle ölü iken de, diri iken de verilen kimsenin ve çocuklarının olur!» buyurdular.

4284- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Muhammed b. Bişr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Haccâc b. Ebi Osman rivâyet etti. H.

Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim, Vekî'dan, o da Süfyân'dan naklen rivâyet etti. H.

Bize Abdülvâris b. Abdissamed de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana babam, dedemden, o da Eyyûb'dan naklen rivâyet etti.

Bu râvilerin hepsi Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den Ebû Hayseme hadîsi mânâsında rivâyette tutunmuşlardır.

Eyyûb'un hadisinde şu ziyâde vardır:

(Dedi ki): Ensâr muhacirlere ömürlük vermeğe başladılar. Bunun üzerine Resûlülah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Mallarınızı elinizde tutun!» buyurdular.

4285- Bana Muhammed b. Râfi' ile İshâk b. Mansûr da rivâyet ettiler. Lâfız İbn Râfü'ndir. (Dediler ki): Bize Abdürrazzâk rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi.

(Dedi ki): Bana Ebû'z-Zübeyr, Câbir'den naklen haber verdi. Câbir Şöyle dedi:

Medine'de bir kadın bir bahçesini bir oğluna ömürlük verdi. Sonra oğlu öldü. Arkasından kadın da öldü ve geride bir çocuk bıraktı; bu çocuğun umrâ sahibesinin oğullan olan kardeşleri vardı. Umrâ sahibesinin oğlu bahçe bize dönecek, dedi. Ömürlük verilenin oğulları: Hayır, bahçe hayâtında1 memâtında babamızındı, dediler; ve Osman'ın azadlısı Tarık'ın huzuruna dâvaya çıktılar. Tarık Câbir'i çağırdı. Câbir umrânm (verilen) sahibine aid olduğuna Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üzerine şehâdet etti. Târik da böylece hüküm verdi. Sonra Abdülmelik'e mektup yazarak ona bu meseleyi ve Câbir'in şâhidliğini haber verdi. Abdülmelik: Câbir doğru söylemiş demiş. Bunun üzerine Târik hükmünü yürürlüğe koydu. Bu bahçe bugüne kadar Ömürlük verilenin oğullarına ait kalmıştır.

4286- Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe ile İshâk b. İbrahim rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indir. İshâk (Bize haber verdi) tâbirini kullandı. Ebû Bekir: Bize Süfyân b. Uyeyne, Amr'dan, o da Süleyman b. Yesâr’dan naklen rivâyet etti ki, Târik, Câbir b. Abdîllâh'ın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen söylediklerine istînad ederek ura-rânın mirasçıya aîd olduğuna hüküm vermiş; dedi.

4287- Bize Muhammed b. El-Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet etti.

(Dedi ki): Katâde'yi Atâ'dan, o da Câbir b. Abdillâh'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyetet bulunurken dinledim. (Efendimiz):

«Umrâ caizdir.» buyurmuşlar.

4288- Bize Yahya b. Habîb El-Hârisî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hâlid yani İbn'l-Hâris rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Saîd, Katâde’den, o da Ata'dan, o da Câbir'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyette bulundu ki:

«Umrâ, sahibine mirastır.» buyurmuşlar.

4289- Bize Muhammed b. El-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Katâde'den, o da Nadr b. Enes'den, o da Beşîr b. Nehîk'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'-'den naklen rivâyet etti:

«Umrâ caizdir.» buyurmuşlar.

4290- Bana bu hadîsi Yahya b. Habîb de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hâlid yani İbn’l-Hâris rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Said, Katâde'den Jm isnâdla rivâyette bulundu; yalnız o ya: «Ehline mirastır.» yâhud: «Caizdir.» dedi.

Câbir (radıyallahü anh) hadîsini Buhârî «Hibe» bahsinde; Ebû Dâvûd «Buyû'»da; Tirmizî ile İbn Mâce «Ah-kâm»da; Nesâî «Umrâ»da; Ebû Hüreyre rivâyetini Ebû Dâvûd «Buyû'»da; Nesâî «Umrâ'»da muhtelif râvilerden tah-rîc etmişlerdir.

Umrâ: Bir haneyi veya yeri birine ömrü boyunca vermektir; ve: «Evimi filâna ömrüm boyunca verdim» yâhud «Evimi sana ömrün boyunca verdim» gibi sözlerle yapılır. Umrâ câhiliyyet devrinden kalma bir muameledir. Araplar bir yeri veya haneyi ömür boyunca birine verir; o adam öldükten sonra tekrar gerisi geriye alırlardı. İslâmiyet bunu iptal etmiş; bu şekil muamelelerin hakikî bir bağış olduğunu binâenaleyh ömürlük verilen mal, sağlığında nasıl o kimsenin oluyorsa öldüğünde; de mirasçılarına kalacağını, ilk sahibine asla iade edilmeyeceğini bildirmiştir.

Yine cahiliyyet devrinden kalma buna benzer bir muamele daha vardır ki, ona da «rukbâ» derler.

Rukbâ: Rukûb ve murakabeden alınma bir sözdür. Araplar «Şu evimi sana irkab ettim; ben senden önce ölürsem ev senin; sen benden evvel ölürsen benim olacak» diyerek bir nevi' ahş-veriş muamelesi yaparlardı. Buna rukbâ denilmesi her iki taraf birbirinin ölümünü murakabe ettiğindendir. Tirmizî: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ashabından ve daha başkalarından bâzı ilim sahipleri umrâ gibi rukbânın da caiz olduğunu söylemişlerdir.» diyor. Filhakika İmâm Ahmed'le İshâk'in mezhepleri budur. Bir takım ulemâ ise umrâ ile rukbanın arasında fark görerek umrâyı tecviz etmiş; rukbâyı etmemişlerdir. Hanefîler'den «El-Hidâye» sahibi Merginânî (-593): «Umrâ caizdir. Sağlığında, verilen kimsenin malı olduğu gibi, öldükten sonra da mirasçılarına intikal eder.» diyor. Ashâb-ı kirâmdan Cabir , İbn Abbâs, Abdullah b. Ömer ve Alî b. Ebî Tâlib (radıyallahü anh) ile Kâdî Şureyh, Mücâhid, Tâvûs ve Sevrî'nin kavilleri de budur. Yine «El-Hidâye» sâhibi rukbâ hakkında şunları söylemiştir: «Rukbâ Ebû Hanîfe ile İmâm Muhammed ve İmâm Mâlik'e göre bâtıldır. Ebû Yûsuf caiz olduğunu söylemiştir; İmâm Şafiî ile med b. Hanbel'in mezhepleri de budur.»

'Şâfiîler'e göre umrâ üç kısımdır. Birincisi: «Şu haneyi sana ömürlük verdim; öldüğünde mirasçılarının yahut çocuklarının olsun!» diyerek yapılandır. Bu şekil bilûmum ulemâya göre sahihtir. Nevevî bunun sıhhatinde hilaf olmadığım söyler. Bu uzun bir cümle ile yapılmış hibe demektir. Ölünce ev mirasçılarına kalır. Mîrasçı yoksa Beytül-mâle kalır. Bağışlayana iade edilmez, İmâm Mâlik iade edilir demiştir. Yalnız burada malın kendine mi yoksa menfaatine Mâlik olunduğu ihtilailıdır, ki az sonra bunu da göreceğiz.

îkincisi: Umrâyı yapan kimsenin mirasçı veya evlâd zikretmeksizin «Şu evi sana ömürlük verdim.» diyerek mutlak bırakılandır. Bu hususta dört kavil vardır. Bunların esah olanına göre umrâ sahihtir; o şahıs öldükten sonra ev mirasçılarına kalır. İmâm A'zam'la İmâm Ahmed, Süfyan-ı Sevrî, Ebû Ubeyd ve yeni mez-Ahmed b. Hanbel'in mezhepleri de budur.»

Üçüncü kavil, ümranın yalnız hayatı müddetince sahih olmasıdır. Öldüğünde umrâyı yapana, şayet o ölmüşse mirasçılarına iade edilir. Bu da şafiî'nin eski kavli olduğu rivâyet edilir.

Dördüncü kavil: Ümranın ariyet (Ödünç) olmasıdır. Bu kavle göre umrâ istenildiği zaman geri alınabilir, öldüğü zaman ilk sahibinin mirasçılarına iade edilir.

Ümranın üçüncü kısmı: Çocuk veya mirasçı zikretmeden: «Şu evi sana ömürlük verdim; sen ölürsen bana, ben ölürsem mirasçılarıma iade olunacak» diyerek yapılanıdır. Bu kısım ihtilaflıdır. Mutlak olarak yapılan umrâya bâtıldır denirse, bu evleviyetle bâtü olur. Sahihtir denirse bu hususta şâfiîler'in iki kavli vardır. Bir kavle göre sahih değildir. İkinci kavle göre umrâ sahih, şart bâtıldır. Ekseriyetle Şâfiiyye uleması bunu tercih etmişlerdir.

İmâm Ahmed: «Mutlak yapılan umrâ sahih, muvakkat olanı sahih değildir.» demiştir.

Umrâda bağışlanan kimseye intikal eden malın kendisi midir yoksa sadece menfaati midir? meselesinde ihtilâf edilmiştir. Cumhûra göre umrâ malın kendini temliktir. Binâenaleyh bağışlanan kimse o malı satmak, hibe etmek gibi tasarrufa ta Mâliktir. İmâm A'zam’la, İmâm Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'in mezhepleri budur. İmâm

Mâlik'e göre umrâ malın sadece menfaatini temliktir. Şu halde kendisine umrâ yapılan kimse mirasçı bırakmadan ölürse mal ilk sahibine iade edilir; beytülmâle verilmez.

Umrâ ekseri hadîslerde hâne ve arazî hakkında varid olmuşsa da Râfiî'nin akardan başka köleyi de misâl getirmesine bakılırsa hükmün hâne ve arazîden başka şeylere de şâmil olduğu anlaşılır.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in:

«Mallarınızı elinizde tutun!» ümranın sahih ve geçerli bir hibe olduğunu gösterir. Bu cümle Şâfiîler'le onlara muvafakat edenlerin delilidir.