Geri

   

 

 

 

İleri

 

26- Yiyecek Şeylerde İhtikar Yapmanın Haram Kılınması Bâbı

4206- Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süleyman yani İbn Bilâl, Yahya'dan —ki İbn Said'dir— rivâyet etti. Şöyle dedi: Saîd b. El-Müseyyeb rivâyet ederdi ES, Muammer şunları söylemiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)

«Her kim ihtikâr yaparsa âsî olmuştur.» buyurdu. Bunun üzerine Saîd'e: Ama sen ihtikâr yapıyorsun? dediler. Saîd:

Bu hadisi rivâyet eden Ma'mer dahi ihtikâr yapardı; cevabını verdi.

4207- Bize Saîd b. Amr El-Eş'asî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hatim b. İsmail, Muhammed b. Aclân'dan, o da Muhammed b. Amr b. Atâ'dan, o da Said b. El-Müseyyeb'den, o da Ma'mer b. Abdillâh'dan, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti ki:

«Asîden başka kimse ihtikâr yapmaz!» buyurmuşlar.

4208- İbrahim dedi ki: Müslim şunları söyledi: Bana arkadaşlarımızdan biri, Amr b. Avn'dan naklen rivâyette bulundu.

(Dedi ki): Bize Hâlid b. Abdillâh, Amr b. Yahya'dan, o da Muhammed b. Amr'dan, o da Saîd b. El-Müseyyeb'den, o da Benî Adiy İbn Kâ'b kabilesinden biri olan Ma'mer b. Ebî Ma'mer'den naklen haber verdi. Ma'mer:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular; diyerek Süleyman b. Bitâl'in, Yahya'dan rivâyet ettiği hadîsin mislini zikretmiş.

Gassânî ve diğer hadîs âlimlerinin beyânına göre bu hadîsin son rivâyeti Müslim'in tahrîc ettiği on dört maktu' hadîsten biridir. Fakat Kâdî Iyâz: «Evvelce de söylediğimiz gibi böyle hadîse maktu' denilmez; bu ancak meçhulün rivâyeti kabîlindendir.» diyor ki, doğrudur. Bu rivâyetin zaran yoktur; çünkü İmâm Müslim onu mütabeat olarak getirmiştir. Asıl hadîsi mevsuk râvilerin rivâyet-leriyle muttasıl olarak zikretmiştir. Buradaki meçhul râviyi Ebü Dâvûd ve" diğer hadîs İmâmları ismiyle rivâyet etmişlerdir.

Hâtı': Âsî, günahkâr demektir. İhtikâr' lügatte: Toplamak ve hapsetmektir. Şerîatte ise: Şehirden veya erzak celbettiği yerden zahire satın alarak, pahalanıncaya kadar hapsetmesidir. İhtikârın şartı, umuma zarar veren bir şehirde yapılmasıdır. Bazıları ihtikâr sayılmak için pahalılık zamanında satın alıp daha ziyade pahalanmasını beklemeyi şart koşmuşlardır.

Hanefîler'e göre umuma zararı olan yerde insan ve hayvan yiyeceklerinde ihtikâr yapmak mekruhtur. Umûma zararı olmayan yerde malım satmayıp pahalılaşmasını beklemek ihtikâr . sayılmadığı gibi, tarlasından çıkan mahsulünü veya uzak yerden getirdiği zahiresini satmamak da ihtikâr değildir.

Şâfiîler bu hadîsle istidlal ederek hassaten yiyecek şeylerde ihtikârın haram olduğuna kaildirler. Yiyecek kabilinden olmayan şeylerde bilittifak ihtikâr yoktur. İhtikârın men' edilmesindeki hikmet âmmeden zararı defetmektir. Hattâ bir kimsenin elinde zahîre bulunsa da halk Gna muhtaç olsalar başka zahîre bulamadıkları takdirde o kimse zahiresini satmaya mecbur edilir. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh)’ın: «Mekke'de zahîre ihtikâr etmeyin; zîra zulmü ilhâddır.» dediği rivâyet olunur. Gerçi hadîs-i şeriften Saîd b. El-Müseyyeb ile râvi Ma'mer'in ihtikâr yapardıklan anlaşılıyorsa da İbn Abdilberr ile diğer bir takım ulemâ bunların zahîre değil, zeytinyağı ihtikâr ettiklerini söylemişler; hadîsi ihtiyaç zamanında yiyecek saklamaya hamletmişlerdir. Nitekim Hanefîler'le Şâfiîler'in mezhepleri de budur.