Geri

   

 

 

 

İleri

 

16- Muhakale, Müzabene ve Muhabereden, Meyveyi Olgunlaşmadan Satmaktan ve Birkaç Yıllığına Satış Demek Olen Muavemeden Nehi Bâbı

3989- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Muhammed b. Abdil-Jâh b. Ntimeyr ve Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. Hep birden dediler ki: Bize Süfyân b. Uyeyne, İbn Cüreyc'den, o da Atâ'dan, o da Câbir b. Abdillâh'dan naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) muhâkale, müzâbene ve muhabereden, olgunlaşincaya kadar meyveyi satmaktan nehî buyurdu. Ariy-yeler müstesna, altınla gümüşten başka bir şeyle satış yapılmaz.»

3990- Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Âsim haber verdi,

(Dedi ki): Bize İbn Cüreyc, Ata ile Ebû'z-Zübeyr'den naklen haber verdi. Onlar da Câbir b. Abdillâh'ı: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) nehî buyurdu... derken îşitmiştir. Râvi yukarıki hadîs gibi rivâyette bulundu.

3991- Bize İshâk b. İbrâhîm el-Hanzalî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Mabled b. Yezîd el-Cezerî haber verdi.

(Dedi ki): Bize İbn Cüreyc rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Atâ, Câbir b. Abdillâh'dan naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), muhabere, muhâkale ve müzâbeneden, bir de olgunlaşıncaya kadar meyveyi satmaktan nehî buyurmuşlar. Ariyyeler müstesna gümüşle altından başka bir şeyle satış yapılmazmış.

Atâ',

Dedi ki: Câbir bize tefsirde tulunarak şunları söyledi: Muhabere, boş tarlayı sahibinin birine vermesi, alanın da ona sarfiyatta bulunması, sonra sahibinin meyveden (bir miktar) almasıdır.

Câbir müzâbenenin, hurmalıktaki taze hurmayı kuru hurma mukabilinde ölçekle satmak olduğunu söyledi. Ekinde yapılan bunun gibi bir şeydir; sahibi başağındaki ekini Ölçekle sat.

3992- Bize İshâk b. İbrâbîm ile Muhammed b. Ahmed b. Ebî Halef ikisi birden Zekeriyya'dan rivâyet ettiler. İbn Ebî Halef dedi ki: Bize Zekeriyya b. Adiy rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ubeydullah, Zeyd b. Ebî Uneyse'den naklen naber verdi.

(Dedi ki): Bize Ebû’l-Velîd-i Mekkî, kendisi Atâ' b. Ebî Rabâh'in yanında otururken Câbir b. Abdillâh'dan naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) müzâbene ile muharebeden ve işkâah hâline gelinceye kadar hurma satın almaktan nehî buyurmuş. İşkâah: Hurmanın kızarması veya sararması yahut bazı tanelerinin yenilmeye başlanmasıdır. Münâkale, ekinliğin mâ-Jûm bir zahire mukabilinde ölçekle satılmasıdır. Müzâbene, hurmalığın (meyvesi) birkaç yük kuru hurma karşılığında satılmasıdır. Muhabere ise: Üçte bir, dörtte bir ve buna benzer şeylerdir.

 (Râvi) Zeyd

Dedi ki: Atâ' b. Ebî Rabâh'a: Sen Câbir b. Abdillah'ı bu hadîsi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklederken işittin mi? diye sordum. Ata':

— Evet; cevâbını verdi.

3993- Bize Abdullah b. Hâşim rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Behz rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Selîm b. Hayyân rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Saîd b. Mînâ', Câbir b. Abdillâh'dan rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) müzabene, muhâkale ve muhabereden, bir de işkâh haline gelinceye kadar meyveyi satmaktan nehî buyurdular.

Selîm

Dedi ki: Saîd'e işkâh haline gelir ne demek? diye sordum.

— Kızarır, sararır ve yenmeye başlar (demektir) cevâbını verdi.

3994- Bize Ubeydullah b. Ömer El-Kavârîrî ile Muhammed b. Ubeyd el-Guberî rivâyet ettiler. Lâfız Ubeydullah'ındir. (Dediler ki): Bize Hammâd b. Zeyd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Eyyûb, Ebû'z-Zübeyr ile Saîd b. Mînâ'dan, onlar da Câbir b. Abdillâh'dan naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) muhâkale, müzâbene, muâveme ve muhabereden nehî buyurdu. (Ebû'z-Zübeyr ile Saîd'den biri: Birkaç yıllığına satış yapmak... işte muâvene budur, demiş.) istisnâlı satışı da yasak etti. Yalnız ariyyelere ruhsat verdi.

3995- Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Alî b. Hucr dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsmâîl yani İbn Uleyye, Eyyûb'dan, o da Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti. Yalnız o «Birkaç yıllığına satış yapmak... işte muâveme budur.» cümlesini zikretmedi.

3996- Bana İshâk b. Mansûr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ubeydullah b. Abdilmecîd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Rabâh b. Ebî Ma'rûf rivâyet etti,

(Dedi ki): Atâ'yı Câbîr b. Abdillâh'dan rivâyet ederken dinledim. Câbir Şöyle dedi:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yeri kiralamaktan, onu birkaç yıllığına satmaktan ve olgunlaşıncaya kadar meyveyi satmaktan nehî buyurdu.

Bu hadîsi Buhârî «Büyü'» ve «Musâkaat» bahislerinde tahrîc etmiştir. Ancak «Buyû'»daki rivâyetinde muhabere, muhâkale ve müzâ-bene zikredilmemiştir. Aynı rivâyeti Ebû Dâvûd «Buyû'»da; İbn Mâce «Ticâret»de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.

Muhâkale, müzâbene ve meyvenin olgunlaşmadan satılması meselelerini bundan önceki bâblarda görmüştük.

Muhabereye gelince: Hanefîler muhabere ile müzâreanın aynı manâya geldiğini söylemişlerdir. Gerçi mânâ itibariyle birbirlerine pek yakın ve ikisi de toprağı, çıkan mahsulün üçte biri, dörtte biri gibi mâlüm bir cüz'ü karşılığında kiraya vermekten ibaret ise de bazıları mü-zâreada ekilecek tohumun toprak sahibine, muhaberede ise kiracıya âit olduğunu söyleyerek aralarında fark görmüşlerdir.

Lügat ulemâsının cumhûruna göre muhabere: Çiftçi mânâsına gelen «habîr»den alınmıştır. Bazıları yumuşak yer mânâsına gelen «habâr»dan; bir takımları da «Hubra»dan alındığını söylemişlerdir. Hubra: Nasîb demektir. İbn'l-A'râbî muhaberenin «Hayber»den alındığını ileri sürmüştür. Çünkü bu muamele ilk defa Hayber'de yapılmıştı.

Muhabere ve müzareanm caiz olup olmadığı ulemâ arasında ihtilaflıdır. Bu husus müteâkıb bâbda görülecektir.

Muâveme yani bir meyve ağacının iki, üç veya daha fazla yıllığına satmak bilittifak bâtıldır. İbn Münzir ile diğer bâzı ulemâ bu hususta icmâ' nakletmişlerdir. İcmâm delili bu rivâyetlerdir. Bir de bu muamele elde olmayan meçhul ve teslim imkânı bulunmayan bir malı satmaktır ki, caiz, değildir.

Hadîs-i şerifte altınla gümüşün zikredilmesi ihtirazı bir kayıt değil, o zaman muamele ekseriyetle onlar üzerinden yapıldığı içindir. Alış veriş başka şeylerle de yapılabilir.

îstisnâlı satıştan murâd: Akid esnasında satılık malın meçhul bir miktarmı pazarlıktan hâriç bırakıp satmamaktır ki: «Sana şu yığını sattım ama bir kısmı müstesna.» «Şu ağaçlan sattım; bâzısı müstesna.» gibi sözlerle olur. İstisna edilen miktar belli olmadığı için bu satış sahih değildir. Fakat satıcı istisna ettiği miktarı tâyin ederek: «Sana bu ağaçları sattım; yalnız şu ağaç müstesna» yahut «bu sürüyü sattım; yalnız şu koyun müstesna» derse satış bilittifak sahîh olur.

Nevevî diyor ki:

Bir kimse bir yığın zahireyi satar da bir ölçeğini istisna ederse bu satış İmâm Şafiî ile Ebû Hanıfe'ye göre bâtıldır, İmâm Mâlik üçte birinden fazla olmamak şartiyle bu istisnayı sahîh kabul etmiştir.

Bâbımız hadîsi; ağaçtaki meyvenin olgunlaşmadan satılamayacağına kail olan İmanı Mâlik, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel ile diğer bâzı ulemânın delillerindendir.