6- Şehirlinin Bedevi Namına Satış Yapmasının Haram Kılınması Bâbı 3899- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nâkıd ve Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyân, Zührî'den, o da Saîd b. Müseyyeb'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ref eden Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Şehirli bedevî nâmına satış yapmasın!» buyurmuşlar. Züheyr: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet olundu ki: Şehirlinin bedevî nâmına satış yapmasını nehî buyurmuşlar.» dedi. 3900- Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ma'mer, İbn Tâvûs'dan, o da babasından, o da İbn Abbâs'dan naklen haber verdi, İbn Abbâs şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) pazara binek gelenleri karşılamaktan ve şehirlinin bedevi nâmına satış yapmasından nehî buyurdu.» Râvî (Tâvûs) Dedi ki: «İbn Abbâs'a: Şehirlinin bedevi namına sözünün mânâsı nedir? dedim. — Ona simsar olmasın (demektir), cevâbını verdi. 3901- Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Hay seme, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. H. 3902- Bize Ahmed b. Yûnus da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Züheyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû'z-Zübeyr, Câbir'den rivâyet etti, Câbir şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Şehirli bedevi nâmına satış yapmasın! Bırakın insanları Allah birbirlerinden rizıklandırsın!» buyurdular. Ancak Yahya'nın rivâyetinde: «Rızıklandırılsın» denilmiştir. 3903- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nâkid rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti. 3904- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hüşeym, Yûnus'dan, o da İbn Sîrîn'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen haber verdi. Enes şöyle dedi: «Şehirlinin kardeşi veya babası da olsa bedevî namına satış yapması bize yasak edildi.» 3905- Bize Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Ebî Adiy, İbn Avn'dan, o da Muhammed'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti. H. 3906- Bize İbn Müsennâ dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muâz rivâyet îtti. (Dedi ki): Bize İbn Avn, Muhammed'den rivâyet etti. (Dedi ki): Enes b. Mâlik şunu söyledi: «Şehirlinin bedevî nâmına satış yapması bize yasak edildi.» Bu hadîsin İbn Abbâs (radıyallahü anh) rivâyetini Buhârî «Büyü'» ve «İcâre» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî «Buyû'»da; İbn Mâce «Ticâret»de; Enes (radıyallahü anh) rivâyetini de Buhârî, Ebû Dâvûd ve Nesâî «Büyü’» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Şehirlinin bâdiyeli nâmına satış yapması ücret mukabili sattığı zaman mekruhtur. Çünkü böyle bir satış ona yardım için değil, para kazanmak maksadiyle yapılır. Ücretsiz satması yardım kabîlindendir;. binâenaleyh caiz olması gerekir. İbn Abbâs (radıyallahü anh)'nın: «Ona simsar olmasın!» sözü de mefhumu muhalifiyle buna delâlet eder; yani simsarlık değil de yardım için satarsa caiz olur. Simsar: Aslında bir işe bakan, muhafaza eden demektir; sonradan alış veriş işlerine bakan dellâl mânâsında kullanılmıştır. Şehirli bâdiyeli nâmına ücret mukabili satış yapamadığı gibi, alış da yapamaz. Mâlikîler'den İbn Habîb: «Bedevî nâmına satın almak dahi onun nâmına satış yapmak gibidir.» demiştir, Maamâfih satın alma meselesi ulemâ arasında ihtilaflıdır. Bazıları bedevî nâmına yapılan satışı da alışı da kerîh görmüşlerdir. Bunların delili (bey') kelimesinin lügatte hem satmak hem de satın almak mânâlarına gelmesidir. Bu kavil Hazret-i Enes'den de rivâyet olunmuştur. Bir takımları bedevî nâmına satın almayı caiz görmüşlerdir. Onlar hadîsin zahirine bakarak: «Nehî ancak satış hakkında vârid olmuştur.» demişlerdir. Bu kavil Hasan-ı Basrî'den rivâyet olunmuştur. İmâm Mâlik bir yerde satın almayı ister lehde ister aleyhde olsun tecviz etmemiş; başka bir yerde lehde satın almaya cevaz vermiştir. Leys ile İmâm Şafiî'nin kavilleri de budur. Kirmanı (-786): «Bir kimse bu bâbdaki nehye muhalefet ederek bedevi nâmına satış yapsa, bu iş haram olmakla beraber satış sahihtir.» diyor. Aynî, Şâfiîler'inbu hükmüne şaşmış; ve şunları söylemiştir: «Şâfiîler'in bu hükmü acâibtir; zîra onlara göre nehî, hükmü mutlak surette yok eder. Şu halde nasıl oluyor da haram olmakla beraber satış sahihtir diye biliyorlar! Bu söz ancak Hanefîler'in kaidesine göre doğrudur. Yine Kirmanı: Ebû Hanife şehirlinin bedevi nâmına mutlak surette satış yapabileceğine kaildir. Delili (Din nasihattir.) diyor. Ben derim ki: Ebû Hanîfe'nin sözü mutlak değildir; satış ancak taraflardan birine zarar vermediği zaman caizdir.» Bazıları: «Şehirlinin bâdiyeli nâmına satış yapması kerâhet-i tenzî-hiyye ile mekruhtur.» demişlerse de Nevevî bu sözün delilsiz bir dâvadan ibaret olduğunu söylemiştir. |