Geri

   

 

 

 

İleri

 

5- Celeb Malları Karşılamanın Haram Kılınması Bâbı

3894- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Ebî Zaide rivâyet etti. H.

Bize İbn Müsennâ da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yahya yani İbn Saîd rivâyet etti. H.

Bize İbn Nümeyr dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etti.

Bu râvilerin hepsi Ubeydullah'dan, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer' den naklen rivâyet etmişlerdir ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) pazara gelmeden malların karşılanmasını nehî buyurmuştur.

Hadîsin lâfzı İbn Nümeyr'indir. Öteki râviler: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) karşılamadan nehî buyurdu.» demişlerdir.

3895- Bana Muhammed b. Hatim ile İshâk b. Mansûr hep birden İbn Mehdî'den, o da Mâlik'den, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen, İbn Nümeyr'in Ubeydul-lah'dan rivâyet ettiği hadîs gibi rivâyette bulundular.

3896- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdullah b. Mübarek, Teymî'den, o da Ebû Osman'dan, o da Abdullah (b. Mes'ûd) dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti ki, satılık malları karşılamaktan nehî buyurmuşlar.

3897- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hüşeym, Hişâm'dan, o da İbn Sîrîn'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. Şöyle dedi:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) celeb malları karşılamaktan nehî buyurdu.»

3898- Bize İbn Ebî Ömer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hişâm b. Süleyman, İbn Cüreyc'den rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Hişâm el-Kurdûsi, İbn Şîrîn'den naklen haber verdi.

Dedi ki: Ben Ebû Hüreyre'yi şunu söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Celeb malı karşılamayın; kim karşılar da ondan bir şey satın alırsa, sahibi pazara geldiği vakit muhayyer olur.» buyurdular.

Bu hadîsin İbn Mes'ûd' rivâyetini Buhârî ile Tirmizî «Büyü'» bahsinde; İbn Mâce «Ticâret-de tahrîc etmişlerdir.

Hadîs-i şerîf muhtelif lâfızlarla rivâyet olunmuştur. Bâzı rivâyetlerde:

«Binek gelenleri karalamayın!»

Diğerlerinde:

«Celeb malı karşılamayın!»

Daha başkalarında:

«Satılık mallan karşılamaktan nehî buyurdu.»

Bir rivâyette: «Pazarı karşılamayın!» denilmiştir, fakat mânâ birdir.

Celeb: Satmak için celbedilen maldır. Bu rivâyetler hâriçten pazara celbedilen malları pazar yerine gelmeden karşılayıp satın almanın haram kılındığına delildirler. Nitekim İmâm Mâlik ile İmâm Şâfiinin ve cumhûrun mezhepleri de budur. Yalnız İmâm Şafiî'-ye göre bu alış veriş haram olmak için karşılayıcının hükmü bilmesi şarttır. Bir kimse karşılamak niyetiyle değil de tesadüfen şehir hâricinde celeb mallan görse de satın alsa haram işlemiş olup olmayacağı hususunda Mâlikîlerl'e Şâfiîler'den ikişer kavil rivâyet olunmuştur.

İmâm A'zam'la Evzâî, şehir halkına zarar vermemek şartiyle celeb malı karşılayıp satın almakta beis görmemişlerdir. Zarar verdiği takdirde karşılama onlara göre mekruh olur, Zahirîler’den İbn Hazm'e göre ne suretle olursa olsun celeb karşılamak caiz değildir.

Ulemâ: «Buradaki nehyin hikmeti, mal celbedenlerin aldanmaktan korunmasıdır.» demişlerdir.

Mâzirî (453-536) diyor ki: «Şehirlinin bedevi nâmına satış yapması şehirlilere merhameten yasak edilmiştir. Burada bedevi zarar çekmektedir. Halbuki celeb karşılaması bedevinin aldatılmaması için nehî buyurulmuştur. Bundan dolayıdır ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) .

— Mal sahibi pazara geldiği vakit muhayyer olur; buyurmuştur? denilirse cevap şudur:

Bu gibi meselelerde şeriat insanların maslahatım gözetir. Maslahat bir kişiyi cemâate değil, bilâkis cemâati bir kişiye tercihi iktizâ eder. Be-devî malını kendi sattığı takdirde o malı bütün pazar halkı ucuz alacağı ve bu suretle bütün belde halkı faydalanacağı için şeriat belde halkının maslahatını bedevinin istifâdesinden üstün tutmuş; celeb karşılama meselesinde ise yalnız karşılayan istifâde edeceği, bu da bir kişinin malından bir kişinin istifâdesi demek olacağı için celeb karşılamanın mubah kılınmasında bir maslahat görülmemiştir Bahusus buna ikinci bir sebep daha munzam olmaktadır ki, o da malı yalnız karşılayan alacağı için pazar halkının eline geçmemesi ve ucuzlamaması; bu suretle zarar görmeleridir. Halbuki pazar halkı sayı itibariyle mal karşılayanlardan da çokturlar. Bu sebeple şeriat burada da cemâatin maslahatını ferde tercih etmiş oluyor; binâenaleyh iki mesele arasında tenakuz yoktur. Hikmet ve maslahat hususunda ikisi de birdir.»

«Sâhibİ pazara geldiği vakit muhayyer olur.»cümlesi hakkında Nevevî şunları söylemiştir: «Ulemâmız pazara gelip fiyatı öğrenmeden satıcıya muhayyerlik olmadığına kaildirler. Pazara geldiği vakit karşılayıcıya sattığı malın o beldede geçen fiyattan ucuza gittiğini görürse kendisine muhayyerlik sabit olur. Bu hususta karşılayıcının yalan veya doğru söylemiş olmasının farkı yoktur. Malının o yerde geçen fiyatla veya daha pahalıya satıldığını anlarsa iki vecih vardır. Esah olan veçhe göre aldanma olmadığı için muhayyerlik yoktur. İkinci veçhe göre muhayyerlik sabittir, zira hadîs mutlaktır.»