4- Bir Kimsenin Din Kardeşinin Satışı Üzerine Satış, Onun Pazarlığı Üzerine Pazarlık Yapmasının, Müşteri Kızıştırmanın ve Memede Süt Birikmenin Haram Kılınması Bâbı 3884- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Mâlik'e, Nafi'den dinlediğim, onun da İbn Ömer'den naklettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); «Bâzınız bâzınızın satışı üzerine satış yapmasın!» buyurdular. 3885- Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ rivâyet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (Dediler ki): Bize Yahya, Ubeydullah'dan rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Nârı', İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi: «Bir kimse dîn kardeşinin satışı üzerine satış yapmasın,- onun dünürlüğü üzerine dünür göndermesin! Dîn kardeşi kendisine izin verirse o başka!» buyurmuşlar. Bu hadîsi Buhârî, Ebû Dâvûd ve Nesâî «Büyü'» bahsinde; İbn Mâce «Ticâret»de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Rivâyetlerin Bazıları: «Satmaz; dünür göndermez» şeklinde haber sî-gasiyle vârid olmuştur; maksat yine nehîdir; hattâ bu hususta haber sî-gası daha beliğdir. Başkasının satışı üzerine satış, müşteriye muhayyerlik müddeti içinde: «Bu satışı boz; ben sana bu malın mislini daha ucuza satacağım.» Yahut: «Aynı fiyatla ben sana daha iyisini vereceğime gibi sözler söylemekle olur. Bu haram olduğu gibi, müşterinin aynı şekilde teklifte bulunarak: «Bu satışı boz, ben bu malı senden daha pahalıya satın alacağım.» demesi de haramdır. Hadîs-i şerîf'te:«Dîn kardeşinin satışı üzerine satiş yapmasn...» bu-yurulduğuna bakılırsa gayr-i müslimin satışı üzerine satışta beis olmayacağı anlaşılır. Nitekim Evzâî ile Şâfiîler'den Ebû Abd b. Cüveyriye buna kail olmuşlardır. Fakat cumhûru ulemâya göre bu hususta müslim ile gayr-i müslim arasında fark yoktur. Hadîsteki (kardeş) kaydı, ihtirâzî değil vukûîdir; binâenaleyh mefhumu muhalifi mu'teber değildir. Zimmînin zimmî üzerine satış yapması da bilic-mâ' mekruhtur. Nevevî diyor ki: «Ulemâ dîn kardeşinin satış ve alışı üzerine alış veriş ve pazarlık yapmanın memnu' olduğuna ittifak etmişlerdir. Buna muhalefet ederek akid yapan âsî olur; ama beyi' yine de mün'akid olur. İmâm Şafiî, Ebû Hanîfe ve diğer ulemânın mezhepleri budur. Bâvûd-u Zahirî bu satış mün'akid olmadığına kaildir. İmâm Mâlik'den her iki mezhebe uyan iki kavil rivâyet olunmuştur. Mâlikîler'den cumhûruna göre fiyat arttıran hakkında bu satış mubahtır. Şafiî, seleften bâzılarının bunu kerih gördüklerini söylemiştir.» 3886- Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe b. Saîd ve İbn Hucr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsmail yani İbn Ca'fer, Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Müslüman bir kimse dîn kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık yapmasın!» buyurmuşlar. 3887- Bana bu hadîsi Ahmed b. İbrahim ed-Devrakî de rivâyet etti. Dedi ki: Bana Abdüssamed rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Ala' ile Süheyl'den, onlar da babalarından, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. H. 3888- Bize bu hadisi Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdüssamed rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, A'meş'den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyette bulundu. H. 3889- Bize Ubeydullah b. Muâz dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Adiy yani' İbn Sâbit'ten, o da Ebû Hâzim'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Bir kimsenin dîn kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık yapmasını yasak etmiş. Devrakî'nin rivâyetinde «Dîn kardeşinin sîmesi üzerine...» denilmiştir. 3890- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Mâlike': Ebü'z-Zinâd'dan dinlediğim, onun da A'rac'dan, onun da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Binek gelenler satış için karşılanmaz! Birbirimizin satışı üzerine satış yapmayınız, müşteri kızıştırmayın! Şehirli köylü nâmına satış yapmasın! Develerle koyunların sütlerini memelerinde biriktirmeyin! Böyle yaptıktan sonra o hayvanları satın alan, onları sağdıktan sonra iki re'yden birinde muhayyerdir. Razı olursa kabul eder; olmazsa hayvanı bir Ölçek hurma ile birlikte İade eyler.» buyurmuşlar. 3891- Bize Ubeydullah b. Muâz el-Anberî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Adîy yani İbn Sâbit'ten, o da Ebû Hâzim'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) binek gelenleri karşılamayı, şehirlinin köylü nâmına satış yapmasını, kadının kız kardeşinin boşanmasını istemesini, müşteri kızıştırmayı, hayvan sütünü memede biriktirmeyi ve bir kimsenin dîn kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlıkta bulunmasını nehî buyurmuşlar. 3892- Bu hadîsi bana Ebû Bekr b. Nâfi de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Gunder rivâyet etti. H. Bize bunu Muhammed b. Müsennâ dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Vehb b. Cerîr rivâyet etti. H. Bize Abdülvâris b. Abdissamed de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi: Bize Şu'be bu isnâdla rivâyette bulundu, demişlerdir. Gunder ile Vehb'in rivâyetlerinde: «Nehyedildi» denilmiş; Abdüssa-med rivâyetinde ise: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) nehî buyurdu.» ifâdesi kullanılmış; hadîs, Muâz'ın Şu'be'den naklettiği tarzda rivâyet olunmuştur. 3893- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Mâlik'e ; Nâfi'den dinlediğim, onun da İbn Ömer'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) müşteri kızıştırmaktan nehî buyurmuşlar. Hazret-i Ebû Hüreyre rivâyetini biraz lâfız farkiyle Buhârî «Buyu» ve «Şurût» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Tirmizî bir kısmını «Buyu'» bir kısmını «Nikâh»da; Nesâî «Nikâh»da; İbn Mâce bir kısmını «Nikâh»da, bakîsini «Ticâret»de muhtelif râvilerden tahrîc ettikleri gibi, İbn Ömer (radıyallahü anh) rivâyetini dahi Buhârî: «Büyü'» ve «Terkü'l-Hıyel» bahislerinde; Nesâî «Buyû'»da; İbn Mâce «Ticâret»de rivâyet etmişlerdir. Müslim'in Ahmed b. İbrahim'den tahrîc ettiği rivâyetin senedinde Alâ' ile Süheyl'in babalarından nakilleri hakkında: tâbirinin kullanılması müşkül sayılmıştır. Çünkü bu tâbir iki râvinin kardeş olduklarını ve bir babadan rivâyette bulunduklarını gösteriyor; halbuki râviler kardeş değillerdir. Alâ'nın babası Abdurrahmân, Süheyl'in ise Ebû Salih'tir. Binâenaleyh her râvinin kendi babasından rivâyet ettiği anlaşılıyorsa da tâbir buna müsaid değildir; onun yerine: demek îcâbederdi. Fakat rivâyet ekseri nüshalarda buradaki gibi zaptolunmuştur. Onun için ulemâdan Bazıları bu kelimenin « ...... » şeklinde okunmasını tavsiye etmişlerdir. Bu takdirde (eb) kelimesi (ebâni) şeklinde tesniye yapılmış olur, ki buna kail olanlar da vardır. Sevm veya Sîme: Pazarlık demektir. Dîn kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık etmekten murâd: Satıcı ile alıcı malın fiyatı üzerinde anlaştıktan sonra henüz satış yapmadan başka birinin araya girmesi ve satıcıya: «Ben bu malı daha fazlaya satın alırım.» Yahut müşteriye: «Ben sana bu maldan daha âlâsını, bundan ucuza veririm.» demesidir. Fiyat üzerinde anlaştıktan sonra bu şekilde araya girmek haramdır. Fakat fazla fiyat verenler arasında satılan bir malda pazarlığa girişmek haram değildir; zîra fiyat üzerinde henüz kimse ile anlaşma olmamıştır. Bundan evvelki bâbda da görüldüğü vecihle dîn kardeşinin satışı üzerine satış ve pazarlığı üzerine pazarlık yapmak haram olmakla beraber İmâm A'zam'la İmâm Şafiî'ye ve diğer birçok ulemâya göre yapılan satış yine de muteberdir; yalnız araya giren âsî olur. Binek gelenleri karşılamaktan maksat: Şehirlinin, pazara hayvanla mal getiren köylüyü kasaba dışında karşılaması ve elindeki malı ucuza almak için o malın geçimi olmadığını söyleyerek aldatmasıdır. Necş yahut Neceş: Lügatte bir şeyi methetmek, ballandıra ballandıra Öğmektir. Bâzılarına göre insanlan bir şeyden nefret ettirerek rağbetlerini başka şeye yöneltmektir. Bir takım ulema bunun esâs itibariyle hîle ve aldatma mânâsına geldiğini, daha başkaları heyecanlandırmak, kızıştırmak demek olduğunu söylemişlerdir. Burada ondan maksat müşteri kızıştırmak yani malı almağa niyeti olmadığı halde fiyatı arttırmaktır. Şehirlinin köylü namına satış yapması: Geçer fiyatla malını satmak için şehire gelen köylüye: «Bu malı benim yanımda bırak da ben onu senin nâmına daha yüksek fiyatla tedricen satayım.» diyerek malını almasıdır. Bu da haramdır; ancak satış sahihtir. Çünkü buradaki nehî akde râci' değildir. Bazıları: «Şehirlinin köylü nâmına satış yapmasından murâd simsarlıktır.» demişlerdir. Bu takdirde nehî bütün alış verişlere âmin ve şâmil olur. Hayvanı sütünü memesinde biriktirmeye Araplar tasriye derler. Sütü biriktirilen hayvana da musarrât adı verilir. Hayvanı satarken müşteriyi aldatmak için sütünü memesinde biriktirmek müteaddit rivâyetlerle yasak edilmiştir. Tahâvî bu bâbtaki hadîsi sekiz tarîkten tahrîc etmiştir. Hadîsin zahirine bakılırsa müşteri ancak hayvanı sağdıktan sonra muhayyer olacak gibi görünüyorsa da cumhûr-u ulemâya göre hileyi anladığı zaman sağmamış bile olsa kendisine muhayyerlik sabit olur. Onlar hadîsteki sağmak kaydının ihtirâzî olmadığına kaildirler. Kadının kız kardeşinin boşanmasını istemesi, onun yerine kendisi varmak içindir. Kız kardeş tâbiri hakikî kardeşe ve dîn kardeşine hattâ gayr-i müslimeye şâmildir. Bâzılarına göre bunun sureti: Bir kadınla evlenmek isteyen adama o kadının: «Nikâhın altındaki kadını boşamak şartiyle seninle evlenirim.» demesidir. |