Geri

   

 

 

 

İleri

 

3- Gebe Devenin Yavrusunun Gebeliğine Kadar (Va'de İle Yapılan) Satışın Haram Kılınması Bâbı

3882- Bize Yahya b. Yahya ile Muhammed b. Rumh rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Leys haber verdi. H.

Bize Kuteybe b. Saîd de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Leys, Nâfi'den, o da Abdullah'dan, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti ki, gebe devenin yavrusunun gebeliğine kadar şartiyle yapılan satıştan nehî buyurmuş.

3883- Bana Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ rivâyet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (Dediler ki): Bize Yahya yani el-Kattân, Ubeydullah'dan rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Nâfi', İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. İbn Ömer Şöyle dedi:

«Câhiliyet devri insanları deve etlerini birbirlerine gebe devenin yavrusu gebe kalıncaya kadar (va'de ile) satarlardı. Gebe devenin yavrusunun gebeliği (nden murâd: devenin doğurması, sonra doğurduğu yavrunun da gebe kalmasıdır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) müslümanları bundan nehî buyurdu.»

Bu hadîsi Buhârî, Ebû Dâvûd ve Nesâî dahi «Buyu'» bahsinde tahrîc etmişlerdir. Ebû Dâvûd'un rivâyetinde satışın tefsiri yoktur.

İbn Esîr'in beyânına göre (habel) kelimesi masdardır. Burada mahmule yani hayvanın karnındaki yavruya habel denilmiştir; buna (hami) dahi denilir. Kelimenin sonundaki (ta) müennes alâmetidir, mübalağa için getirildiğini söyleyenler de vardır. Terkîbdeki birinci habel-den murâd: Devenin karnındaki yavru, ikincisinden murâd da yavrunun yavrusudur.

Lisân ulemâsı habel kelimesinin yalnız insanlar hakkında kullanıldığında ittifak etmişlerdir. Onlara göre hayvanlar hakkında (hami) denilir. Ebû Ubeyd, hayvanlar hakkında bu hadîsten maada hiç bir yerde habel denilmediğini söylemiştir.

Cezûr: Erkek veya dişi bir deve demektir. Burada devenin zikredilmesi başka hayvanların bu hükümde dâhil olmadığım anlatmak için değil, misâl kabîlindendir; yoksa şâir hayvanlar da hüküm i'tibâriyle deve gibidir.

Ulemâ memnu' olan bu satıştan ne kasdedildiğini ta'ynı hususunda ihtilâf etmişlerdir. Bir cemaate göre maksat: Gebe olan deve doğurup onun yavrusu da doğuruncaya kadar beklemek şartiyle yapılan satıştır. Nitekim hadîste de bu suretle tefsir olunmuştur. İmâm Mâlik ile Şafiî'nin ve onlara tâbi' olanların mezhepleri budur. Bir takım ulemâ: «Bu satıştan murâd: Hâmile olan devenin yavrusunu hemen o anda satmaktır.» demişlerdir. Ebû Ubeyde Muammer b. Müsenna ile arkadaşı Ebû Ubeyd el-Kâsım'inve diğer lügat ulemâsının kavilleri de budur. İmâm Ahmed ile İshâk b. Râhuye dahi buna kail olmuşlardır. Mezkûr kavl lügate daha muvafık görülmüşse de râvi İbn Ömer (radıyallahü anh) hadîsi birinci kavle uygun olarak tefsir etmiştir. Usûl-i fıkıh ulemasının muhakkıklarına göre zahire muhalif olmamak şartiyle râvinin tefsiri tercîh olunur. Maamafih hadîsdeki: «Câhiliyyet devri insanları ilâh...» şeklindeki tefsir cümlesinin müdrec olduğunu, bu sözü Hazret-i İbn Ömer değil, râvi Nâfi'nin söylediğini iddia edenler de vardır.

Hâsılı hayvanın karnındaki yavru büyüyüp doğuruncaya kadar beklemek şartiyle satış yapmak her iki tefsire göre bâtıldır. Çünkü birinci tefsire göre meçhul vadelidir; binâenaleyh sahîh değildir. İkinciye göre ma'dûm, meçhul ve henüz Mâlik olmadığı, teslimden de âciz bulunduğu bir şeyi satmaktır; bu da caiz değildir.