13- Zevceler Arasında Adalet ve Sünnet Vechin Her Zevceye Günü İle Birlikte Bir Gece Tahsis Edilmesi Olduğunu Beyan Bâbı 3701- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şebâbetü'bnü Sevvâr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süleyman b. Muğîre, Sâbit'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dokuz zevcesi vardı. Bunlar arasında kasim yaptığı zaman ilk kadına ancak dokuzuncudan sonra varırdı. Zevceleri her gece onun geleceği evde toplanırlardı. Bir defa Âişe'-nin evinde bulunuyormuş. Derken Zeyneb gelmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona elini uzatmış. Aîşe (radıyallahü anha): O ZeyneVÜr, demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de elini çekmiş. Müteakiben iki kadın atışmaya başlamışlar, o derece ki sesleri birbirine karışmış. Bu sırada ezan okunmuş. Ebû Bekr bu gürültünün yanından geçerek kadınların seslerim işitmiş ve: — Yâ Resûlallah namaza çık! Onların da ağızlarına toprak saç! demiş. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) çıkmış. Arkasından Âişe: Şimdi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namazım bitirir. Ve Ebû Bekr gelerek bana yapacağım yapar; demiş. (Filhakika) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namazını bitirdiği vakit Ebû Bekr Âişe'nin yanına gelerek kendisine ağır lâf söylemiş: «Sen böyle mi yapıyorsun?» demiş. Kasın: Lügatte herkesin nasibini ayırmak yani taksim etmek mânâsına gelir. Bunda ondan murâd kadınlar arasında adalet ve müsavata riâyet etmektir. Bâzan kasıne adalet de denilir. Kasınin mutlak suretle hakikati imkânsızdır. Nitekim Allahü teâlâ hazretleri: "Siz ne kadar özenseniz kadınlar arasında müsavat gösteremezsiniz.." Sure-i Nisa, âyet: 129 buyurarak bunu haber vermiştir. Halbuki evlenen erkeklere zevceleri arasında adalete riâyet emredilmiştir. Demek oluyor ki, bu adalet mutlak değil, muayyen şeylerdedir. Evet, bir adam birden fazla kadın ile evlenirse yanlarında gecelemek hususunda adalete riâyet etmesi vâcib olur. Bu hususta kadının yenisi eskisi, bakiresi seyyibesi, müslimesi kitâbiyyesi müsavidir. Yalnız hür kadının hakkı câriye kadının iki mislidir. Cariyeler evli değillerse aralarında kasıne riâyet vâcib değildir. Aşk ve cinsî münâsebet gibî şeylerde adalet vâcib değildir; çünkü bunlar kulun elinde olmayan şeylerdir. Ebû Dâvûd, Tirmizî , Nesâî ve İbn Mâce'nin Hazret-i Âişe'den rivâyet ettikleri bir hadîste: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınları arasında adalete riâyet eder ve: Yâ Rabbî! Benim elimde olan adaletim budur; senin Mâlik olduğun, benimse Mâlik olamadığım adalet İçin beni muaheze buyurma! derdi.» Ve yine aynı zevatın Hazret-i Ebû Hüreyre'den rivâyet ettikleri bir hadîste: --Bir adamın iki karısı olur da aralarında adalete riâyet etmezse kıyâmet gününde bir yanı düşmüş olarak gelecektir.» Başka bir rivâyette: «Bir yanı yamuk olarak gelecektir.»buyurulmuştur. Yani oradaki ceza dünyadaki ameli cinsinden olacak; haktan meyi ettiği için çarpık haş-redilecektir. Şâfiîler'e göre kadınlar arasında adalete riâyet vâcib değildir. Ancak fitneye düşeceklerinden korkulduğu için hepsini birden ihmâl etmek mekruhtur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in dokuz zevcesinden murâd vefatı anındaki zevceleridir. Bunlar: Âişe, Hafsa, Sevde, Zeyneb, Ümmü Seleme, Ümmü Habîbe, Meymûne, Cüveyriye ve Safiyye (radıyallahü anha) hazerâtıdır. |