7- Büyük İnsanın Süt Emmesi Bâbı 3673- Bize Amru'n-Nâkıd ile İbn Ebî Ömer rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Süfyân b. Uyeyne, Abdurrahman b. Kâsım'den, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Âişe (radıyallahü anka) Şöyle dedi: — Sehle binti Süheyl Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek: Ya Resûlallah! Ben Ebû Huzeyfe'nin âzâdlısı Sâlim'in yanıma girmesinden Ebû Huzeyfe'nin yüzünde hoşnudsuzluk görüyorum; dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — «Onu emzir!» buyurdu. Sehle — Koskoca adam olduğu halde onu nasıl emziririm? dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gülümsedi ve: — «Onun koskoca odam olduğunu biliyorum.» cevâbını verdi. Amr kendi hadîsinde: «Salim Bedir gazasında bulunmuştu.» cümlesini ziyâde etti. îböi Ebî Ömer'in rivâyetinde ise: «Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) güldü» ibaresi vardır. 3674- Bize İshâk b. İbrahim El-Hanzalî ile Muhammed b. Ebî Ömer hep birden Sekafî'den rivâyet ettiler. İbn Ebî Ömer dedi ki: Bize Abdülvehhâb Es-Sekafî, Eyyûb'dan, o da İbn Ebî Müleyke'den, o da Kaa-sim'den, o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki, Ebû Huzeyfe'nin âzâdlısı Salim, evlerinde Ebû Huzeyfe ile ailesinin yanında bulunuyormuş. Derken Sehle bin ti Süheyl, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek: — Salim artık erkeklik çağma geldi; ve erkeklerin akıl ettikleri şeylere akıl erdirmeye başladı ama hâlâ yanımıza giriyor. Zannediyorum ki, bundan mutlaka Ebû Huzeyfe'nin hatırına bir şey geliyor; demiş. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: «351 im'i emzır; ona haram o! da Ebû Huzeyfe'nin hatırına gelen şey gitsin!» buyurmuş. (Sehîe bunu yapmış; ve) dönerek: — Ben onu emzirdim; Ebû Huzeyfe'nin hatırına gelen şey de gitti; demiş. 3675- Bize İshâk b. İbrahim ile Muhammed b. Râfi' rivâyet ettiler. Lâfsa İbn Râfi'indir. (Dedi ki): Bize Abdürrezzak rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. (Dedi ki): Bize İbn Ebî Mü-leyka haber verdi. Ona da Kâsım b. Muhammed b. Ebî Bekr; ona da Âişe haber vermiş ki, Sehle binti Süheyl b. Amr, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek Ebû Huzeyfe'nin âzâdlısı Sâlim için: — Ya Resûlallah! Sâlim evimizde bizimle beraber bulunmaktadır. Ama artık erkeklik çağına erişti. Erkeklerin bildiğini biliyor; demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) . — «Onu emzir; kendisine haram ol.» buyurmuş. İbn Ebî Müleyke Dedi ki: — Bunun üzerine Kâsım'e hürmeten bir sene yâhud bir seneye yakın bir müddet bu hadîsten kimseye bahsetmeden durdum. Sonra Kâsım'e rastlayarak: Sen bana bir hadîs söylemiştin; ben onu hâlâ kimseye rivâyet etmedim; dedim. Kâsım: — Nedir o? diye sordu. Ben de kendisine haber verdim. Kâsım: — Sen onu bana da Âişe haber vermiş olmak üzere benden rivâyet et; dedi. 3676- Bize Muhammed b. El-Müsennâ rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Humeyd b. Nâfi'den, o da Zeyneb binti Cnınıi Seleme'den naklen rivâyette bulundu. Zeyneb şunu söylemiş: — Ümmü Seleme Âişe'ye dedi ki: Kendi yanıma girmesini istemediğim o sabî-i murahik senin yanına giriyor. Âise şu cevabı verdi: — Senin için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de örnek yok mudur? Ebû Huzeyfe’nin karısı: — «Yâ Resûlallah! Salim artık adam olduğu halde yanıma girmeye devam ediyor. Ebû Huzeyfe'nin nefsinde bundan bir hoşnudsuzluk var; dedi de, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — «Onu emzir ki, yanına girebilsin!» buyurdular. 3677- Bana Ebû't-Tâhir ile Hârûn b. Saîd el-Eylî rivâyet ettiler. Lâfız Harun'undur. (Dediler ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Mahramatü'bnü Bükeyr, babasından naklen haber verdi. (Dedi ki): Ben Humeyd b. Nâfi'i şöyle derken işittim: Ben Zeyneb binti Ebî Seleme'yi şunu söylerken işittim: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Ümmü Seleme'yi Âişe'ye şunu söylerken dinledim: — Vallahi memeden ayrılmış çocuğun beni görmesine gönlüm razı olmuyor. Âişe şu cevabı verdi: — Neden? Sehle binti Süheyl Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldi de: Yâ Resûlallah! Vallahi Sâlim'in (yanıma) girmesinden Ebû Huzeyfe'nin yüzünde hoşnudsuiluk görüyorum, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — «Onu emzir!» buyurdu. Sehle: — Ama o saçlı sakallı (adam) dır; dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — «Onu emzir ki, Ebû Huzeyfe'nin yüzündeki hoşnudsuzluk gitsin!» buyurdular. 3678- Bana Abdülmelik b. Şuayb b. Leys rivâyet etti, (Dedi ki): Bana babam, dedemden rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Ukayl b. Hâlid, İbn Şihâb'dan rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Ebû Ubeydetü'bnü Abdillâh b. Zem'a haber verdi. Ona da Zeyneb binti Ebî Seleme haber vermiş ki, annesi ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Ümmü Seleme şunu söylüyormuş: — Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in diğer zevceleri bu şekilde süt emmek ile bir kimsenin yanlarına girmesine razı olmamış; ve Âişe'ye: Vallahi biz bunu ancak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hassaten Sâlim'e verdiği bir ruhsat addediyoruz; binâenaleyh bu şekilde süt emmekle yanımıza ne bir kimse girebilir, ne de bizi görebilir; de- Sehle binti Süheyl ensardan olup Hazret-i Ebû Huzeyfe'nin zevcesîdir. İsminin buradakinden başka olduğunu söyleyenler de vardır. Salim b. Ma'kıl: Hazret-i Ebû Huzeyfe'nin âzâdlı kölesidir. Arapların âdeti vecihle Ebû Huzeyfe, Sâlim'i oğulluk edinmiş; karı koca onu kendi çocukları gibi büyütmüşlerdi. «Evlâdlıklarınızı babalarının adları ile çağırın.» âyet-i kerîmesi inerek evlâdlık hükmü ibtâl edilince yine yanlarında kalmış; küçük olduğu için bir müddet daha Hazret-i Sehle ondan kaçmamıştır. Fakat bulûğa erdiği zaman artık evlerine girip çıkmasını doğru bulmamışlarsa da bunu gücenir endişesiyle kendisine söyleyememişlerdir. Nihayet hadîste beyan buyurulduğu şekilde Sehle (radıyallahü anh) bu meseleyi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimize arzetmiştir. Hürmet isbât eden süt emme müddeti ulemâ arasında ihtilaflı bir meseledir. İmâm A'zam'a göre iki buçuk sene. İmâm Züfer'e göre üç, İmâm Mâlik'den bir rivâyete göre iki sene bir ay, diğer rivâyete göre iki sene iki aydır. Üçüncü bir rivâyette İmâm Mâlik: «Çocuk süt emmeye muhtaç olduğu müddetçe süt hükmü sabit olur,» demiştir. İmâm Şafiî, İmâm Ahmed b. Hanbel, Hanefîler'den İmâm Ebû Yûsuf, İmâm Muhammed ve cumhûr-u ulemâ süt müddetinin iki sene olduğuna kaaildirler. Hazret-i Âişe (radıyallahü anha) ile Dâvûd-u Zahiri Bâbımız hadîsi ile istidlal ederek: «Hürmeti radâ' küçük çocuğun emmesiyle sabit olduğu gibi, âkil bâğ bir kimsenin emmesiyle efe sübût bulur,» demişlerdir. Bazıları süt müddetinin on beş yaşına, bir takımları da kırk yaşına kadar devam ettiğini söylemişlerdir. Bittabi bu sözlere i'tibâr yoktur. İmâm A'zam'ın delili "Çocuğun ana rahminde kalması ile sütten ayrılması müddeti otuz aydır." Âyet-i Kerîme. âyet-i kerimesidir. Hazret-i İmâmın istidlali şöyledir: Âyet-i kerîme'de biri hami, diğeri sütten ayrılma olmak üzere iki şey zikredilmiş; ve her ikisine bir müddet ta'yîn edilmiştir. Bu zaman hem hamlin hem de sütten ayrılmanın ayrı ayrı rnüddetidir; nitekim bir kimse iki şahısta olan alacağını bir sene te'cü etse ikiskıe de birer yıl mühlet verdiği anlaşılır. Şu halde âyet-i kerîme hamil müddeti ile sütten ayrılmanın otuzar ay olduğunu ifâde eder. Ancak bir çocuğun ana karnında iki. seneden fazla kalamayacağı Hazret-i Âişe (radıyallahü anha)'dan rivâyet edilen sahîh bir hadisle sabit olmuştur. Binâenaleyh hamil müddetinin otuz aydan az olduğu serî bir delille beyan edilmiştir. Sütten ayrılma hususunda ise böyle bir beyan olmadığı için bu müddet otuz ay, olarak kalmıştır. İmâm Züfer , iki yaşında sütten ayrılan çocuğun yemeğe alışması için muayyen bir müddeti zarurî görmüş; ve bunu bir sene ile tahdîd etmiştir; çünkü bir sene dört mevsimi ihtiva ettiğinden çocuğun bir halden' başka hâle geçmesine en uygun zamandır. Cumhûr-u ulemânın delilleri "Anneler çocuklarını tam iki sene emzîrirler." Âyet-i Kerîme. âyet-i kelimesidir. Bu âyette süt emme müddetinin iki senede tamam olduğu bildirilmektedir; tamam olan bir şeyin üzerine ise ziyâde yapılamaz. Hanefîler'den bu meselede cumhûr-u ulemâ tarafında bulunan İmâm Ebû Yûsuf ile İmâm Muhammed'in kavilleri esah görülmüş; Tahâvî (238-321) dahi bu kavli ihtiyar etmiştir. Tafsilât fıkıh kitaplarındadır. Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ) ile Dâvûdu Zahiri'nin istidlal ettikleri Bâbımız hadîsi men şuhtur. Bu hususta Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den birçok hadîsler ve ashâb-ı kirâmdan eserler mevcuttur. Ezcümle Dârekutnî (306-385)'nin Hazret-i İbn Abbâs'dan merfû' olarak tahric ettiği bir hadîste; «Süt emmenin hükmü ancak ikî sene içinde muteberdir.» buyurulmuştur. Mezkûr hadîs Hazret-i İbn Abbâs'a mevkuf olarak dahi rivâyet olunduğu gibi, İbn Ebî Şeybe (- 234) İbn Mes'ûd ile Aliyü'bnü Ebî Tâlib (radıyallahü anh)'dan, ve Dârekutnî, Hazret-i Ömer'den mevkuf olarak rivâyet etmişlerdir. İmâm Mâlik'in «El-Muvatta'»ı ile Ebû Dâvûd'un «Sünen»înde Yahya b. Saîd'den naklen şöyle bir hâdiseden bahsedilir: Bir adam Hazret-i Ebû Mûsâ El-Eş'ariye gelerek; — Ben karımın memesinden süt emdim; süt mideme gitti; demiş. Ebû Mûsa: — Karın sana haram olmuştur fikrindeyim; cevabını vermiş. Orada bulunan Abdullah b. Mes'ûd (radıyallahü anh) kendisine: — Bu adama verdiğin fetvaya dikkat el! diye ihtarda bulunmuş. Bunun üzerine Hazret-i Ebû Mûsa: — Sen ne buyurusun? diye sormuş. Abdullah b. Mes'ûd (radıyallahü anh): — Süt emmenin hükmü ancak iki sen içinde mu'teberdir; demiş. Ebû Mûsâ (radıyallahü anh) yanındakilere dönerek: — Bu âlim aranızda bulundukça bir daha bana bir şey sormayın! diye tenbihde bulunmuş. «El-Muvatta »da dahi Hazret-i Abdullah b. Ömer'den şöyle bir rivâyet vardır. «Bir adam Ömerü'bnü'l-Hattâb'a gelerek şunu söyledi: — Benim bir cariyem vardı; ona yakınlık ederdim. Karım bu cariyeyi kasden emzirmiş. Cariyenin yanına girdiğim zaman bana: Dur bakalım! Vallahi ben bu cariyeyi emzirdim, dedi. Ömer: — Karını te'dîb et! Cariyenle de cinsî münasebette bulun! Çünkü sütün hükmü yalnız küçük çocuğun emmesine mahsustur, cevabını verdi.» Nitekim Bâbımızın son hadîsinden de anlaşılacağı vecihîe Hazret-i Âişe'den maada bütün ezvâc-ı tâhirât da, yaşlı başlı bir insanın emmesine radâ' hükmü vermemiş; Âişe (radıyallahü anhâ)'ya bunun Sâlim'e mahsus bir ruhsat olduğunu hatırlatmışlardır. Sehle hadîsi meşhûr «Sünen» kitaplarında da burada olduğu gibi mutlak rivâyet edilmiştir. Yalnız Tin Şafiî'nin «Müsned» inde: «Sâlim'i beş defa emzir» kaydı varsa da bu kayd mutlak surette mensuhtur. Onun mensub olduğunu İbn Abbâs (radıyallahü anh) tasrih etmiştir. Hazret-i İbn Abbâs'a: «Halk bir defa emmenin hürmet isbât etmediğini söylüyorlar» denildiğinde: «Öyle idi, fakat sonra neshedildi» cevabını vermiştir. Rivâyete nazaran Abdullah b. Mes'ûd (radıyallahü anh): — «Radâ' meselesi azmin da çoğunun da hürmet isbât etmesinde karar kıldı» demiştir. Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'dan dahi şöyle bir rivâyet vardır. Kendisine: İbn Zübeyr bir ve iki defa emmekte beis olmadığın söylüyor; demişler. İbn Ömer: — Allah'ın hükmü, İbn Zübeyr'în hükmünden daha hayırlıdır» mu-kaabelesinde bulunmuş. 'Kâdî Iyâz (476-5.44)’ın beyanına göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in:«Onu emzir!» emri karşısında Hazret-i Sehle ihtimâl sütünü sağmış da Salim (radıyallahü anh) memesine dokunmadan onu içmiştir. İmâm Nevevî, Kâdî'nin bu sözünü beğenmiştir. Maamâfîh ihtiyaç dolayisiyie dokunmasının özür sayılması da ihtimâl dahilinde görülmektedir. |