5- İhramlının Nikahlanmasının Haram Kılınması, Dünür Yollamasının Mekruh Olması Bâbı 3512- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti, (Dedi ki): Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da Nûbeyh b. Vehb'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum. Ömer b. Ubeydillah, Talhatû'bnıü Ömer'e, Şeybetü'-bnü Cüteyr'in kızını nikâh etmek istemiş de o gün hacc emiri bulunan Ebân b. Osman'ın bu nikâhta bulunması için kendisinle haber göndermiş. Bunun üzerine Ebân şunu söylemiş: «Be Osman b. Affân'ı: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Ihrâmlı olan bir kimse ne nikâh edebilir; ne nikâh olunur; ne de dünür gönderir.» buyurdu, derken işittim. 3513- Bize Muhammed b. Ebî Bekr El-Mukaddemî rivâyet etti. etti. (Dedi ki): Bize Hammad b. Zeyd, Eyyûb'dan, o da Nafi'den naklen rivâyet eyledi. (Nafi' Şöyle dedi): Bana Nûbeyh b. Vehb rivâyet etti. (Dedi ki): Beni Ömer b. Ubeydillah b. Ma'mer gönderdi. Kendisi Şeybe-tü'bnû Osman'ın kızını oğluna istiyordu. Bu sebeble beni hacc emiri bulunan Ebân b. Osman'a yolladı. Ebân: «Beri bak. Ben bu adamı bedevi sanıyorum. Çünkü ihrâmlı bir kimse ne nikâh edebilir, ne de nikâh olunur. Bunu bize Osman, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi.» dedi. 3514- Bana Ebû Gassân El-Mismaî rivâyet etti, (Dedi ki): Bize Abdülâ'lâ rivâyet etti. H. Bana Ebû'l-Hattâb, Ziyâd b. Yahya dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Sevâ' rivâyet etti. Her iki râvi demişler ki: Bize Saîd, Matar ile Ya'lâ b. Hakim'den, onlar da Nafi'den, o da Nûbeyh b. Vehb’den, o da Eben b. Osman'dan, o da Osman b. Affan'dan naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Ihrâmlı bir kimse ne nikâh edebilir; ne nikah olunur, ne dünür gönderir» buyurmuşlar. 3515- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Amrû'n-Nâkıd ve Züheyr b. Harb toptan İbn Uyeyne'den rivâyet etliler. Zûheyr (Dedi ki): Bize Süfyan b. Uyeyne, Eyyûb b. Mûsa'dan, o da Nûbeyb b. Vehb'den, o da Eban b. Osman'dan, o da Osman'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e vardırmak suretiyle rivâyet etti. Efendimiz: «İhrâmlı bir kimse nikâh yapamaz; dünür de gönderemez» buyurmuşlar. 3516- Bize Abdül Melik b. Şuayb b. Leys rivâyet etti. (Dedi ki): Bana babam, dedemden rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Hâlid b. Yezîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Saîd b. Ebî Hilâl, Nûfaeyh b. Vehb'den naklen rivâyet eyledi ki, Ömer b. Ubeydillah b. Ma'mer oğlu Talha'ya, Şeybetü'bnû Cübeyr'in kızını hacda nikahlamak istemiş. Ebân b. Osman da o gün hacc emiri bulunuyormuş. Ebân'a: Ben Talhatû'bnû Ömer'i evlendirmeye niyet ettim; senin de bu cemiyette bulunmanı dilerim, diye haber göndermiş. Ebân ona şu cevâbı vermiş: — Beri bak! Seni kof bir Iraklı sanıyorum. Ben Osman b. Affân'i şunu söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «İhrâmlı bir kimse nikâh yapamaz» buyurdular. Bu rivâyetlerin birinde Ömer b. Ubeydillah’ın oğlu Talhaya şeybetü'bnü Osman’ın kızını istediği, diğerinde ise Şeybetü'bnü Osman yerine Şeybetü'bnü Cübeyr denildiği göze çarpmaktadır. Ebû Davûd Sünen'in-de doğrusunun Şeybetü'bnü Osman olduğunu söylemiş ve Şeybetü'bnü diye rivâyet eden İmâmı Mâlik'e vehim isnâd etmiştir. Cumhûru ulemâ ise İmâmı Mâlik'in kavlinin doğru olduğuna kaildirler. Çünkü istenilen kız Şeybetü'bnü Cübeyr b. Osman El-Haccbî'nin kızıdır. Dârekutnî hadîsi ekseriyetle ravilerden bu şekilde nakletmiştir. Kâdî Iyâz: «İhtimal Şeybetü'bnü Osman diyenler onu dedesine nisbet etmişlerdir. Binâenaleyh orta hata diye bir şey yok. Rivâyetlerin biri hakikat, diğeri mecaz olmak üzere ikisi de şahindir.» diyor. Hazret-i Ebân'in: «Beri bak! Ben seni kof bir Iraklı sanıyorum» cümlesi Müslim'in birçok- nüshalarında bu şekilde kaydedilmiştir. , Kâdî Iyâz «Iraklı» kelimesinin yerine bazı nüshalarda «A'râbî» şeklinde rivâyet edildiğini, doğrusunun da bu olduğunu; söylemiştir.. A'râbî: Çölde yaşayan ve sünneti bilmeyen bedevidir. Kâdî «Iraklı» kelimesinin burada hatâ olduğunu söylemiş: «Meğer ki Kûfeli'lerin o zamanki mezhebinin ihrâmlıya nikâhlanmayı caiz görmek olduğunu bilmiş, ola. Bu takdirde Iraklı diye rivâyette sahih olur... demiştir. 3517- Bize Ebû b. Ebî Şeybe ile İbn Nûmeyr. ve İshâk-i Hanzalî hep birden İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. İbn Nûmeyr Dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, Amr b. Dinar'dan, o da Ebû'ş-Şah'sâ'dan naklen rivâyet etti. Ebû'ş-Şah'sâ'ya da İbn Abbâs haber vermiş ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisi ihrâmlı olduğu halde Meymûne ile evlenmiş. İbn Nûmeyr şunu da ziyade etti: «Ben bu hadîsi Zûhri'ye söyledim de: (Bana Yezîd b. Eşam haber yerdi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onu kendisi ihrâmsızken nikâh etmiş) dedi.» 3518- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Dâvud b. Abdirrahman, Amr b. Dinar'dan, o da Ebû'ş-Şah'sa Câbir b. Zeyd’den, o da İbn Abbâs'dan naklen haber verdi. İbn Abbâs şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisi ihrâmlı olduğu halde Meymûne ile evlendi.» 3519- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yahya b. Âdem rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Cerîr b. Hâzim rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Fezâre, Yezid b. Esam'dan naklen rivâyet eyledi. (Dedi ki) ; Bana Meymûne binti Haris anlattı ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisi ihrâmsızken onunla evlenmiş. Yezîd: «Meymûne benim ve İbnî Abbâs'ın teyzemizdi.» demiş. Bu hadîsi muhtelif râvilerden bütün Kütübü Sitte sahibleri tahric etmişlerdir. Tirmizî: «Bu hadîs Hasen şahindir.» demiştir. Bu babda İbn Hibbân Sahih'inde, Beyhakî Sünen'inde Hazret-i Âişe'den Tahavî dahi Hazret-i Ebû Hüreyre’den hadîs rivâyet etmişlerdir. İbn Abbâs (radıyallahü anh) hadîsiyle İbrahim Nehaî, Sevrî, Ata' b. Ebî Rabâh, Hâkim b. Uteybe, Hammâd b. Ebî Süleyman, İkrime, Mesrûk, Ebû Hanîfe, Ebû Yûsuf ve İmâmı Muhammed istidlal etmiş: «İhrâmlı bir kimsenin nikâh yapmasında beis yoktur. Lâkin ihramdan çıkmadıkça cinsî münasebette bulunamaz» demişlerdir. Sahabe-i kirâmdan İbn Abbâs ile İbn Mes'ûd (radıyallahü anh) Hazerâtının kavilleri de budur. Saîd b. El-Müseyyeb, Salim, Kâsım, Süleyman b. Yesâr, Leys, Evzaî, İmâmı Mâlik, İmâmı Şafiî, İmâmı Ahmed ve İshâk ihrâmlı bir kimsenin nikâhlanamıyacağma, başkalarım da nikâh edemeyeceğine kaail olmuşlardır. Onlara göre ihrâmlının nikâhı batıldır. Sahabeden Hazret-i Ömer ile Alî (radıyallahü anh)'nın kavilleri de budur. İhrâmlının nikâhına cevaz vermeyenler Bâbımızın Ebân b. Osman hadîsiyle istidlal ederler. Mezkûr hadîsi Ebû Dâvud dâhi tahric etmiştir. Hadîs-i şerîf ihrâmlı bir kimsenin kendisine veya başkasına nikâh yapamayacağını, dünür bile gönderemeyeceğini ifâde etmektedir. Zira dünür göndermekte nikâha arzu ve niyet vardır. Sahabeden Ebû Rafi' ile Ümmül Mü'minin Meymûne (radıyallahü anha) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ihrâmsız olduğu halde evlendiğini söylemişler. Ebû Râfi' hadîsini Tirmizî rivâyet etmiştir. Hadîs şudur: Bize Kuteybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hammâd b. Zeyd, Matar El-Varrâk'dan, o da Rabîatû'bnû Ebi Abdirrahman'dan, o da Süleyman b. Yesâr'dan, o da Ebü Rafi'den naklen rivâyet etti. Ebû Kafi' Şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Meymûne ile ihrâmsız olduğu halde evlendi. Aralarında elçilik eden ben idim.» Meymûne hadîsi Bâbımızın sonundaki hadîsdir. Bunu Tirmizîde tahric etmiş, sonunda: «Bununla ihramla çıktıktan sonra zîfâfa girdi. Meymûne Şerifte vefat etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu Şerifte yaptığı türbeye defnetti.» demiştir. İhrâmlının nikâhma cevaz verenler muhaliflerinin delillerini zayıf bulmuşlardır. Çünkü Ebû Rafi' hadîsinin râvilerinden Matar El-Marrak zayıftır. Hadîsiyle ihticâc edilemez. Bu sebeble aynı hadîsi rivâyet eden İmâmdı Mâlik onu hadîsin senedinden düşürmüş, hadîsi, mürsel olarak rivâyet etmiştir. Aynı hadîs Süleyman b. Bilâl’in rivâyetinde dahi mürseldir. İbn Abdilberr diyor ki: «Bu babda İmâm-ı Rabî'a'dan rivâyet ettiği hadîs muttasıl değildir. Onu muttasıl olarak Matar rivâyet etmiştir. Hadîsi Hammad b. Zeyd, Matar El-Varrâk'dan, o da Rabiatû'bnü Ebî Abdirrahman'dan; o da Süleyman b. Yesâr'dan, o da Ebû Rafi'den naklen rivâyet etmiştir ki, bence Matar hakkında bu sened yanlıştır. Çünkü Süleyman b. Yesâr otuzdört. tarihinde doğmuştur. Yirmi dokuz tarihinde doğduğunu söyliyenler de vardır. Ebû Rafi' ise Hazret-i Osman’ın şehâdetinden az sonra Medine'de vefat etmiştir. Osman (radıyallahü anh)'ın şehâdeti otuzbeş tarihindedir. Binâenaleyh Süleyman’ın Ebû Rafi'den hadîs dinlemiş olması caiz ve mümkün değildir. Şu haîde Matar’ın rivâyetinin bir mânâsı yoktur. İmâm-ı Mâlik rivâyeti daha şayanı kabuldür. Beyhâki'ye şaşarım. Bu hadîs hakkındaki şu malûmatı bildiği halde ses çıkarmıyor da üstelik: Matar b. Ta'man El-Verrâk ile Müslim, ihticac etmiştir, diyor.» Şüphesiz ki, Matar, Hazret-i İbn Abbâs'dan rivâyet edenler derecesinde bir râvi değildir. Onun hakkında Nesâî: «Matar kavi değildir» demiş, İmâm-ı Ahmed'in dahi belleyişinde noksan olduğunu söylediği rivâyet olunmuştur. Hazret-i Meymûne hadîsine gelince: Amr b. Dinar bu hadîsin senedindeki Yezîd b. Esam'mı zayıf bulmuş. Bu hususta Zührî ile aralarında geçen bir konuşmada, Zührî bu iddiayı red edememiştir. Halbuki Hazret-i Meymûnenin ihram hâlinde nikahlandı ğmı rivâyet eden Saîd b. Cübeyr, Ata', Tavus, Mücâhid , İkrime ve Câbir b. Zeyd hazerâtı bunun aksini rivâyet edenlerden daha mûtemed ve makbuldürler. Onun ihram dışında nikâhlandığmı rivâyet eden Meymûn b. Mihrân, Habîb b. Şehir ve emsali bunların yanından bile geçemez Üstelik İbn Ebî Şeybe'nin, İsâ b. Yûnus’dan, onun da İbn Cüreyc'den, onun da Ata'dan naklen rivâyet ettiği bir hadîsde dahi: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Meymûne ile ihram halinde evlendi» denildiği gibi, İbn Sa'd’ın Tabakât'ında Ebû Nuaym'den, onun da Cafer b. Burkan'dan, onun da Meymun b. Mihram'dan naklen rivâyet ettiği bir hadîste Meymûn şöyle demektedir ; «Ata'nın yanında oturuyordum. Bir adam ona ihrâmlının nikâh edip edemeyeceğini sordu. Ata' ona şu cevabı verdi: Allah nikâhı helâl kıldıktan sonra bir daha haram etmemiştir. Ben kendisine Yezîd b. Esam’ın hadisini yani Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'nin Hazret-i Meymûne ile ihrâmsızken evlendiğini söyledim. Atâ: «Biz bunu ancak Meymûne'den almışızdır. Ve keza Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ihram halinde evlendiğini işitmîşizdir. dedi.» Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Hazret-i Meymûne ile ihram halinde iken evlendiğini bildiren başka rivâyetler de vardır. Zahiriler'den İbn Hazm ihram halinde nikâhın caiz olmadığım iltizam etmiş; bu babdaki müddeasını isbat için sözü bir hayli uzatmış ise de Buhârî sarihi Aynî bütün iddialarına birer birer cevap vererek hepsini çürütmüştür, Şâfiîler'den bazıları ihram halinde evlenmenin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e mahsus olduğunu söylemişlerdir. Fakat Aynî bunlara da cevap vermiş ve: «Tahsis iddiası delile muhtaçtır.» demiştir. |