80- Hacının Mekke'ye İnmesi ve Mekke Evlerinin Miras Olarak Alınması Bâbı 3360- Bana Ebû't-Tâhir ile Harmeletü'bnü Yahya rivâyet ettiler, (Dediler ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bize Yûnus b. Yezîd, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. Ona da Aliyyu'bnü Hüseyn, ona da Amr b. Osman b. Affân, Üsâmetü'bnü'Zeyd İbn Hârise'den naklen haber vermiş ki Üsâme: «Ya Resûlallah! Mekke'deki evine inecek misin? diye sormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — Akîl bize ev, yer bıraktı mı ki!? cevâbını vermiş. Akıl ile Tâlib, Ebû Tâlib'e mirasçı olmuş; Ca'ler ile Ali miras diye bir şey almamışlardı. Çünkü onlar müslüman idiler. Akil ile Tâlib ise kâfir bulunuyorlardı. 3361- Bize Muhammedü'bnü Mihrân Er-Râzî ile İbn Ebî Ömer ve Abd b. Humeyd toptan Abdürrezzâk'tan rivâyet ettiler. İbn Mihrân (Dedi ki): Bize Abdürrezzâk Ma'mer'den, o da Zührî'den, o da Aliyyu'bnü Hüseyn'den, o da Amr b. Osman'dan, o da Üsâmetübnü Zeyd'den naklen rivâyet etti. (Üsâme şöyle dedi): «Ya Resûlallah! Yarm nereye ineceksin? dedim. Bunu haccı esnasında Mekke'ye yaklaştığımız zaman söyledim. Resûlüllah «Akıl bize ev bıraktı mı ki!?» cevâbını verdi. 3362- Bana bu hadîsi Muhammed b. Hatim dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ravh b. Ubâde rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Ebî Hafsa ile Zem'atü'bnü Sâlih rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Şihâb, Aliyyu'bnü Hüseyin'den, o da Amr b. Osman'dan, o da Üsametü'bnü Zeyd'den naklen rivâyet etti ki, Üsâme şöyle dedi: «Ya Resûlallah! Yarın Allah dilerse nereye ineceksin? Bu konuşma fetih zamanında olmuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — Akîl bize ev nâmına bir şey bıraktı mı ki!?., buyurmuştur.» Bu hadîsi Buhârî hacc, cihâd ve meğâzî bahislerinde, Ebû Dâvûd ve Nesâî, «Hacc» bahsinde, İbn Mâce, «Hacc ve Ferâiz» bahislerinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Ribâ': Rab’ın cem'idir. Rab': Bir kavmin mahallesi ve menzili demektir, Dâr'ın cem'i olan Dûr kelimesi dahi aynı mânâya gelir. Bu takdirde iki kelimenin birbiri üzerine atfedilmesi ya te'kîd içindir yahut râv öyle mi veya böyle mi dediğinde fekk etmiştir. Akîl ile Tâlibin mirasçı olduklarını bildiren ifâde sonuna kadar râvilerden birinin idrâcıdır. Kirmanı bunun Hazret-i Üsâme tarafından yapılmış olması ihtimâli üzerinde durmuştur. Tâlib , Ebû Tâlib'in en büyük oğludur. Akıl'den on yaş büyüktü. Akıl, Ca'fer'den, Ca'fer de Alî (radıyallahü anh)'dan onar yaş büyüktüler. Bu gibi hallere nadiren tesadüf olunur. Hazret-i Ca'fer, Ca'fer-i Tayyar ve Zü’l-Cenâ-hayn diye meşhurdur. Metn-i hadîsden de anlaşıldığı veçhile Ebû Tâlib'in vefatında Akıl ile Tâlib kâfir bulunuyorlardı. Hazret-i Akîl Hudeybiye'de müslüman olmuştur. Talib ise müslümanlığı kabul etmeden vefat etmiştir. Rivâyete nazaran Ebû Tâlib, Abdülmuttalib'in en büyük oğlu olduğu için câhiliyet âdeti veçhile babasının bütün emlâkini o almıştı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hicret edince Ebû Tâlib'in malına da Akıl el koydu. Dâvûdî'nin beyânına göre Akıl, Ve garabet (sallallahü aleyhi ve sellem) ile diğer Abdülmuttalib oğullarına düşen bütün mirası satmıştı. Nitekim Mekke müşrikleri hicret eden müslümanlarm evlerini satıyorlardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Akîl'e bir şey demeyip icraatını tasdik buyurması ya cûd-u keremindendir. yahut Akîli İslâm'a meyi ettirmek veya câhiliyet devrinin icraatını sahîh bulduğu içindir. Nitekim küffârın nikâhlarını sahîh kabul etmiştir. Bazıları Ebû Tâlib mirasının Akîl sülâlesinde kaldığını, nihayet Haccâc-ı Zâlim'in kardeşi Muhammed b. Yûsuf'a yüz bin altın mukabilinde sattıklarını söylemişlerdir. Hazret-i Alî'nin torunlarından Aliyyü'bnü Hüseyin: «Biz Şi'b'deki hissemizi bundan dolayı terkettik» dermiş. Şi'b’ın Ebû Tâlib'e âit bir vâdî olduğunu; müslümanlarm üç sene burada mahsur kaldıklarını geçen rivâyetlerde görmüştük. |