Geri

   

 

 

 

İleri

 

76- Hacc Seferiyle Başka Seferlerden Dönen Kimsenin Okuyacağı Dua Bâbı

3342- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ubeydullah Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. H.

3343- Bize Ubeydullah b. Saîd de rivâyet etti. Bu lâfız onundur.

(Dedi ki): Bize Yahya yani El-Kattân, Ubeydullah'tan, o da Nâfi'den, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivâyet eyledi. Abdullah (radıyallahü anh) Şöyle dedi:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ordulardan yahut seriyye-lerden yahut hacc veya ömre'den döndüğü vakit bir dağ eteğine veya bir bayıra çıktığında üç defa tekbîr alır sonra şöyle derdi:

— Bir Allah'tan başka ilâh yoktur. Onun şeriki yoktur. Mülk onundur. Hamd de ona mahsustur. Hem o her şeye kaadîrdir. Dönenleriz, tevbekârlarız, âbidleriz, sâcidleriz ancak Rabbimize hamd edenleriz. Allah vaadinde sâdıktır. Kuluna yardım etmiş yek başına bütün hizipleri târmâr etmiştir.»

3344- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İsmail yani İbn Uleyye, Eyyûb'dan rivâyet etti. H.

Bize İbn Ebî Ömer de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ma'n, Mâlik'ten rivâyet etti. H.

Bize İbn Râfi' dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Ebî Füdeyk rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Dahhâk haber verdi. Bu râvilerin hepsi Nâfi’den, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den (yukarıki) hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. Yalnız Eyyûb hadîsi müstesna! Çünkü onda tekbîr iki defadır.

3345- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İsmail b. Uleyye, Yahya b. Ebî İshâk'dan rivâyet etti.

(Dedi ki): Enes b. Mâlik şunları söyledi: «Ben ve Ebû Talha Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’le birlikte dönüyorduk, Safiyye de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in devesinin üzerinde, terkisinde idi. Medine'nin dışına geldiğimiz vakit Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

Dönenleriz, tevbekârlarız, âbidleriz, ancak Rabb'imize hamd edenleriz» dedi. Artık Medine'ye varıncaya kadar bunu söylemeye devam etti.

3346- Bize Humeyd b. Mes'ade rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Bişr b. Mufaddal rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yahya b. Ebî İshâk Enes b. Mâlik'ten, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivâyet eyledi.

İbn Ömer hadîsini Buhârî «Kitâbu'd-Deavât» ile “Kitâbu'l-Cihâd»da, Enes (radıyallahü anh) hadisini «Kitâbü'l-Cihâd», «Kitâbü’l-Edeb» ve «Kitâbü'l-Lİbâs»da; aynı hadîsi Nesâî «Kitâbü’l-Hacc» ile «Kitâbü’l-Yevm ve'l-Leyle»de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Enes (radıyallahü anh) hadîsinin Buhârî rivâyetinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Usfân'dan döndükleri, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in terkisinde Safiyye Bînti Huyeyy bulunduğu; deve sürerek ikisi birden yere düştükleri ve Hazret-i Ebû Talha'nın kendilerine yardım ettiği dahi bildirilmektedir.

Seniyye: Dağ eteği, yamaç; fedfed: Sert ve yüksek yer mânâsınadırlar Bazıları fedfedin boş sahra mânâsına geldiğini; bir takımları sert ve çakıllı yer demek olduğunu söylemişlerdir.

«Allah va'dinde sâdıktır» cümlesinden murâd dînini muzaffer kılması akıbetin ehl-i takvanın zaferiyle neticeleneceği vesaire gibi şeyler hakkındaki va'd-i ilâhîdir. Şüphesiz ki Allahü teâlâ hazretleri va'dinden dönmez.

«Kuluna yardım etti» ifâdesinden maksat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dir.

Nevevî diyor ki: Teâlâ Hazretleri insanlar tarafından harp yapılmaksızın bütün hizipleri bizzat hezimete uğratmıştır. Bu hiziplerden murâd Hendek harbinde toplanarak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e karşı elbirliği yapan müşriklerdir. Allahü teâlâ bunların üzerine bir rüzgâr ile görmedikleri melek orduları göndermiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in münafıklarla, kalplerinde maraz bulunan ve (Allah ile Resûlü'nün va'dleri ancak bizi aldatmak olmuştur) diyenlerin sözlerini tekzib için (Allah va'dinde sâdıktır) buyurması bu şekilde rabt ve îzâh olımur. Meşhur olan kavle göre hiziplerden murâd Hendek harbinin hizipleridir. Kâdî Iyâz bununla muhtemelen her zaman ve her yerde İslâm'a karşı toplanan küfür hiziplerinin kasdedilmiş olmasını söyleyenler vardır, demektedir.

Bazıları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in konuşurken seci' yapmaktan men ettiği halde burada bizzat kendisinin seci' yapmasını müşkü saymışlarsa da kendilerine cevap verilmiş: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in men ettiği seci' kâhinlerin yaptığı tekellüflü ve bâtıl şeyleri tazammun eden seci'lerdir. Hiç tekellüfsüz dile geliveren seci'leri men etmemiş hattâ bunları bazen kendisi de yapmıştır» denilmiştir.

Bu hadisler kadının kocasının terkisine binebileceğine, büyüklerin ve ulemânın hizmetlerinde bulunmanın müstehab olduğuna ve sağ salim yoldan dönen bir kimsenin Allah'a hamdü senada bulunarak tevbe etmesi gerektiğine delildirler.