Geri

   

 

 

 

İleri

 

75- Bir Kimsenin Hac Seferine veya Başka Yola Çıkacağı Zaman Okuyacağı Şeyler Bâbı

3339- Bana Hârûn b. Abdillâh rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Haccâc b. Muhammed rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Cüreyc rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi. Ona da Aliyyi Ezdi haber vermiş ki, İbn Ömer kendilerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sefere çıkarken devesinin üzerine dosdoğru oturduğu vakit üç defa tekbir getirerek arkasından:

«Bize bu hayvanı, müsahhar kılan Allah'ı tenzih ederim. Biz buna takat getiremezdik. Şüphesiz ki biz Rabbimize dönücüleriz. Yâ Rabbi! Senden bu seferimizde hayır ve takva, amellerden de senin razı olacaklarını dileriz. Yâ Rabbî! Bu seferimizi bize âsân eyle. Bize onun uzaklığını dür. Allahımİ Seferde arkadaş, ailede vekîl sensin. Allahım! Seferin meşakkatinden, manzaranın kötüye değişmesinden, mal ve âite hususunda kötü dönüşden sana sığınırım!» buyururduğunu, döndüğü vakit dahi aynı duayı okurduğunu:

«Dönenleriz, tövbekarlarız, âbidleriz, ancak Rabbimize hamd edenleriz» duasını ziyâde eylerdiğini öğretmiş.

3340- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İsmail b. Uleyye, Âsım-i Akvel'den, o da Abdullah İbn Sercis'den naklen rivâyet eyledi. Abdullah Şöyle dedi:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sefere çıkarken seferin meşakkatinden, varılan yerin hüzn âver olmasından, iyi hâlden kötüye dönmekten, mazlumun bed duasından, aile ve malda kötü hâlden Allah'a sığınırdı.

3341- Bize Yahya b. Yahya ile Züheyr b. Harb hep birden, Ebû Muâviye'den rivâyet ettiler. H.

Bana Hâmid b. Ömer de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdülvâhid rivâyet etti. Her iki râvi Âsım'dan bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. Şu kadar var ki, Abdülvâhid hadîsinde: «mal ve ailede»; (Ebû Muâviye) Muhammed b. Hâzim rivâyetinde ise: «döndüğünde aileden işe başlardı.» cümleleri; her ikisinin rivâyetlerinde: «yâ Rabbî! Seferin meşakkatinden sana sığınırım.» ifâdesi vardır.

Mukrinîıı: Takat getirenler demektir. Cümleden murâd: «Bu hayvanı Allahü teâlâ bize râmetmese biz onu sevk ve idareye takat getiremezdik» manasınadır.

Va'sâ: Meşakkat ve şiddet, keâbeti üzüntüden nefsin değişmesi; münkaleb: Merci1 yani dönülecek yer mânâlarmadır.

cümlesi Sahîh-i Müslim'in ekseri nüshalarında bu şekilde rivâyet olunmuştur. Mamafih şeklinde rivâyeti de vardır. İbrahim Harbî, Müslim'in râvilerinden Âsim'in burada vehmederek kelimeyi «kevn» şeklinde okuduğunu doğrusunun «kevr» olacağını söylemişse de Nevevî buna itiraz etmiş ve her iki rivâyetin doğru olduğunu Tirmizî ile birçok hadîs İmâmlarının hadîsi iki vecihîe rivâyet ettiklerini bildirmiştir. Tirmizî bu hadîsi rivâyet ettikten sonra «kevn» kelimesinin râ ile «kevr» şeklinde dahi rivâyet olunduğunu söylemiş ve: «Bunların ikisinin de izah vec-hi vardır; kevr'in imandan küfre yahut tâattan ma'siyete dönüş mânâsına geldiği söylenir. Kelimenin mânâsı bir şeyden kötüye dönmektir.»

demiştir. Diğer ulemâ bu kelimenin her iki rivâyetine göre mânâ: Doğruluktan dönmek yahut noksanlığı fazlalaştırmakdır demişlerdir. Ulemânın beyânına göre» «Kevr» rivâyeti «Tekvîru'l-imâme» yani sarığı sarmak terkibinden; «Kevn» rivâyeti ise yardımcı fiil «Kâne»nin masdarından alınmıştır ve mevcûd olmak, karar kılmak mânâsına gelir. Mazırî «Kevr» rivâyetine göre dahi hadîsin: «Cemaatin içersinde bulunurken ondan dönmekten sana sığınırım» mânâsına geldiğini söylemiştir. Bâzılarına göre hadîs-i şerif, «Başta dümdüz duran sarığın bozulması gibi dürüst işlerimizin fesada uğramasından sana sığınırız» mânâsına geldiğini söylemişlerdir.

Ebû Ubeyd diyor ki: «Râvi Âsım'a (kevn) rivâyetine göre mânânın ne olduğu soruldu da: (Sen Arapların (Yani hâli iyi iken ondan döndü dediklerini işitmedin mi?) cevâbını verdi.

Mazlumun bedduasından murâd zulümdür. Çünkü beddua zulme karşı yapılır. Hadîs-i şerif zulümden ve zulme sebeb olacak şeylerden kaçınmak lâzım geldiğine işaret etmektedir. Mazlumun bedduası ile Allahü teâlâ arasında perde olmadığı yani o duanın saatında kabul edileceği sahih hadîslerle sabit olmuştur.

Bu rivâyetler bütün seferlere çıkarken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in okuduğu bu duayı okumanın müstehab olduğuna delildirler.

Nevevî: «Bu bâbda vârid olmuş pek çok zikirler vardır. Ben onları «Kitâbu'l-Eskâr» adlı eserimde topladım» diyor.