68- Hacı Olanla Olmayanın Kabe'ye Girip İçinde Namaz Kılmasının ve Kabe'nin Her Tarafında Dua Etmasinin Müstehab Oluşu Bâbı 3294- Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî rivâyet etti. (Dedi ki): Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da İbn Ömer'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: « Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beraberinde Üsâme, Bilâl ve Kabe hizmetçisi Osman b. Talha olduğu halde Kabe'ye girmiş ve kapısını kapamış. Sonra (bir müddet) orada durmuş. İbn Ömer Dedi ki: — Bilâl çıktığı vakit Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ne yaptı? diye sordum. Bilâl: — İki direk soluna, bir direk sağma, üç direk de arkasına aldı, sonra namaz kıldı; cevâbını verdi. O gün Beyt-i Şerif altı direk üzerine idi.» 3295- Bize Ebû'r-Rebî' Ez-Zehrânî ile Kuteybetü'bnü Saîd ve Ebû Kâmil-i Cahderî hep birden Hammâd b. Zeyd'den rivâyet ettiler. Ebû Kâmil (Dedi ki): Bize Hammâd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Eyyûb, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. İbn Ömer Şöyle dedi: Fetih günü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Mekke'ye) gelerek Kabe'nin harîmine girdi. Ve Osman b. Talha'ya haber gönderdi. O da anahtarı getirerek kapıyı açtı. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Bilâl, Üsâmetu'bnu Zeyd ve Osman b. Talha içeri girdiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in emriyle kapı kapandı. İçerde uzun zaman kaldılar. Sonra kapıyı açdı. Abdullah Dedi ki: — Ben herkesten acele davranarak oradan çıkarken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i karşıladım. Bilâl de peşinde idi. Bilâl'e: — Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) içerde namaz kıldı mı? diye sordum. — Evet! cevâbını verdi. — Nerede kıldı? dedim. — Yüzüne karşı gelen iki direğin arasında! dedi. (Yalnız) kaç rekât namaz kıldığını sormayı unuttum,» 3296- Bize İbn Ebî Ömer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süfyân, Eyyûb'ü Sahtiyânî'den, o da Nâfi’den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: «Fetih yılında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Üsâmetübnü Zeyd'e âit dişi bir deve üzerinde gelerek onu Kabe'nin harîmine çöktürdü. Sonra Osman b. Talha'yı çağırdı. Ve: — Bana anahtarı getir., dedi. Osman hemen annesine gitti. Fakat annesi anahtarı ona vermek istemedi. Osman: — Vallahi yâ onu bana verirsin, yahut şu kılıç belimden çıkar, dedi. Bunun üzerine annesi anahtarı ona verdi. O da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek onu kendisine teslim etti- Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kapıyı açtı...» Bundan sonra râvi, Hammad b. Zeyd hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur. 3297- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yahya yani El-Kattân rivâyet etti. H. Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. (Dedi ki) ; Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. H. Bize İbn Nümeyr dahi rivâyet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki): Bize Abde, Ubeydullah'tan, o da Nazi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet eyledi. İbn Ömer şöyle elemiş: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), beraberinde Üsâme, Bilâl ve Osman b. Talha olduğu halde Beyt-î Şerife girdi. Müteakiben üzerlerinden kapıyı uzun zaman kapadılar. Bilâhare kapı açıldı, içeriye ilk giren ben idim. Ve Bilâl'e rastlayarak: — Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) nerede namaz kıldı? diye sordum. Bilâl: — İki ön direk arasında; cevâbını verdi. Ama Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kaç rekât namaz kıldığını ona sormaya unuttum.» 3298- Bana Humeyd b. Mes'ade rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hâlid yani İbn'l-Hâris rivâyet etti, (Dedi ki): Abdullah b. Avn, Nâfi'den, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivâyet etti. Abdullah Kabe'ye (sallallahü aleyhi ve sellem) varmış, Peygamber ile Bilâl ve Üsâme Kabe'ye girmiş bulunuyorlarmış. Osman b. Talha üzerlerinden kapıyı kapamış. Abdullah Şöyle dedi: «Orada uzun müddet kaldılar. Sonra kapı açıldı ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) çıktı. Ben merdivenden adımlayarak Beyt-i Şerîf'e girdim. Ve: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) nerede namaz kıldı? diye sordum. — Şurada! dediler. Fakat onlara kaç rekât namaz kıldığını sormağa unuttum.» 3299- Bize Kuteyhetu'bnü Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys rivâyet etti. H. Bize İbn Rumh da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys, İbn-i Şihâb’dan, o da Sâlim'den, o da babasından naklen haber verdi. Babası (Abdullah) Şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beraberinde Üsâmetu'bnü Zeyel, Bilâl ve Osman b. Talha olduğu halde Beyt-i Şerife girdi ve üzerlerinden kapıyı kapadılar. Açtıkları zaman ilk giren (sallallahü aleyhi ve sellem) ben oldum ve Bilâl'e rastlayarak ona Resûlüllah Beyt'in içinde namaz kıldı mı? diye sordum. Bilâl: — Evet, iki yemânî direğin arasında namaz kıldı! cevabını verdi. 3300- Bana Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti. (Dedâ ki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. (Dedi ki): Bana Salim b. Abdillâb, babasından naklen haber verdi. Babası Şöyle dedi: « Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) in, Üsâmetu'bnü Zeyil, Bilâl ve Osman b. Talha ile birlikte Kâıbe'ye girdiğini gördüm. Onlarla beraber başka bir kimse girmedi. Sonıra üzerlerinden kapı kapandı. (Yine) Abdullah b. Ömer şunu söylemiş: «Bana Bilâl yahut Osman b. Talha haber verdi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kabe'nin içinde iki yemânî direğin arasında namaz kılmış.» Bu hadîsi Buhârî hacc bahsinde tahrîc etmiştir. Görülüyor ki birinci rivâyette Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in iki direk solunda, bir direk sağında ve üç direk arkasında olduğu halde altı direk arasında; diğer rivâyetlerde iki yemânî direk arasında namaz kıldığı bildiriliyor. Buhârî'nin rivâyetinde sağında ve solunda birer, arkasında da üç direk olduğu halde namaz kıldığı ve o gün Beyt-i Şerifin altı direği bulunduğu bildiriliyor. Bu sebeple rivâyetler ûrasında bir nevî işkâl zuhur etmekte ise de Kirmanı buna. cevap vermiş ve: «Direk lâfzı cinstir. Bire de. ikiye de ihtimâli vardır.-Binâenaleyh mücmeldir. Bu mücmeli Mâlik, İsmail b. Ebi Üveys rivâyetinde beyân etmiş, sağındaki direklerin de iki olduğunu söylemiştir. Bu suretle direkler altı olur» demiştir. Nitekim Bâbımızın birinci rivâyetinde: «Soluna iki. sağma bir, arkasına da üç direk aldı» denilmek suretiyle direklerin altı olduğu beyân edilmiştir. Bazıları rivâyetlerdeki ihtilâfa bakarak vak'anm ayrı ayrı zamanlarda iki defa cereyan ettiğine kaail olmuşlardır. Bir rivâyette ResûlüJ-lah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in iki direk sağına, iki soluna, üç de arkasına alarak namaz kıldığı bildirilmiştir. Bu takdirde direklerin yedi olması îcab ederse de nefs-i hadisde: «O gün Beyt-i Şerîf altı direk üzerindeydi.» denilmesi bu rivâyeti reddeder. İki yemânî direk arasında namaz kıldığını bildiren rivâyette diğer direkler zikredilmemiştir. 3301- Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd hep birden İbn Bekr'clen rivâyet ettiler. Abd (Dedi ki): Bize Muhammed b. Beki haber verc'li. (Dedi ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. (Dedi ki): Atâ'ya: Sen İbn Abbâs'ı (siz ancak tavaf etmeye memur oldunuz, Kabe'ye girmeğe memur değilsiniz) derken işittin mi? diye sordum. Atâ': — İbn Abbâs Kabe'ye girmekten nehy etmezdi. Lâkin ben onu şöyle derken işittim, dedi. «Bana Üsâmetu'bnu Zeyd baber verdi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Beyt-i Şerife girdiği vakit onun her tarafından duâ etmiş ama çıkıncaya kadar orada namaz kılmamış. Çıktığı zaman Beyt'in önünde iki rek'ât namaz kılmış ve: — İşte kıble budur! buyurmuş. Atâ' (Dedi ki): Ben İbnİ Abbâs'a: — Kabe'nin taraflarından murâd nedir? Onun köşelerinde mi (namaz kılmış): diye sordum. — Beyt-i Şerifin karşısına gelen her yerinde! cevâbını verdi.» 3302- Bize Şeybân b. îferrûh rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hemmâm rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Atâ', İbn Abbâs'dan naklen rivâyet etti ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Kabe'ye girmiş. Kabe'nin içinde altı direk varmış. Bir direğin yanında durarak duâ etmiş, fakat namaz kılmamış. Bu hadîsi Buhârî ve Nesâ: hacc bahsinde tahric etmişlerdir. Hadîs-i şerif Buhârî'de mürsel olarak rivâyet edilmiştir. Hazret-i Bilâl rivâyetinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Kâbe'de namaz kıldığı; Üsâme (radıyallahü anh) rivâyetinde ise namaz kıi-mayıp sadece her tarafında duâ ettiği görülmektedir. Bu bâbda Nevevî şunları söylüyor: «Hadîs ulemâsı Bilâl rivâyetiyle amel hususunda ittifak etmişlerdir. Çünkü bu rivâyet bir hüküm ispat etmektedir. Aynı zamanda bunda ilim ziyâdeliği vardır. Binâenaleyh onu tercih etmek gerekir. Namazdan murâd ma'lûm ve mâhûd olan rükû'lu sücûdlu namazdır. Bundan dolayıdır ki Hazret-i İbn Ömer: Ona Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kaç rekât namaz kıldığını sormayı unutmuşum, demiştir. Hazret-i Üsâme'nin (namaz kılmadı) demesine gelince bunun sebebi şudur: Kabe'ye girip kapıyı kapadıkları vakit her biri duâ ile meşgul olmuş. Üsâme (radıyallahü anh) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Beyt-i Şerifin bir tarafında duâ ederken görmüş; sonra kendisi de Beyt'in başka bir tarafında duâ etmiştir. Hazret-i Bilâl Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e yakın bulunduğu için onun namaz kıldığını görmüş, Üsâme (radıyallahü anh) uzakta bulunduğu ve meşguliyeti sebebiyle bunu görememiştir. Zâten Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu namazı hafif idi. Binâenaleyh Hazret-i Üsâme'nin zannıyla amel ederek namaz kılmadı demesi caizdir. Fakat Bilâl (radıyallahü anh) hakîkaten namaz kıldığını görmüş ve haber vermiştir.» Yine Nevevî'nin beyânına göre Kabe'nin içinde bir duvarına yahut kapalı olan kapısına karşı dönerek namaz kumanın caiz olup olmayacağında ulemâ ihtilâf etmişlerdir. îmam-ı A'zam. Sev-rî, İmâm Şafiî, İmâm Ahmed ve cumhûr-u ulemâya göre Kâ'be'nin içinde farz ve nafile namaz kılmak caizdir. İmâm Mâlik nafile namazın mutlak surette caiz olacağına, fakat namazlarla vitr, sabah namazının iki rekât sünneti ve İki rekât tavaf namazı küınamıyacağma kaail olmuştur. Muhammed b. Cerîr, Mâlik îler'den Esbağ ve Zâhiriler'den Bazıları Kâ'be'nin içinde farz veya nafile hiç bir namazın kılmamıyacağını söylemişlerdir. Kâdî Iyâz bu kavli Hazret-i İbn Abbâs'tan da rivâyet etmiştir. Cumhûrun delili Hazret-i Bilâl hadîsidir. Nafile namaz sahih olunca farz da sahihtir. Osman b. Talha (radıyallahü anh) Kâbe-i Muazzana'nin mütevellisi idi. Onu açıp kapamak ve hizmetinde bulunmak kendisine aitti. Hudeybiyye musâlâhasında Halid b. Velîd ve Amr b. Âs (radıyallahü anh) ile birlikte müslüman olmuş; Mekke'nin fethinde hazır bulunmuş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kabe'nin anahtarını onunla birlikte Şeybetü'bnu Osman b. Ebî Talha'ya teslim ederek: «Ey Talha oğulları! Bunu sizde kalmak üzere alın. Onu sizden hiç kimse alamaz meğer ki zâlim ola» buyurmuştu. Hazret-i Osman bilâhara Medîne'ye gitmiş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in vefatına kadar orada kaldıktan sonra tekrar Mekke'ye dönmüş ve kendi vefatına kadar orada kalmıştır. Vefatı kırkiki târihine rastlar. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Kâ'be'ye girdikten sonra kapısını kapaması halk başına üşüşüp de huzû' ve huşûuna mâni olmasınlar diyedir. Bu hâdise Mekke'nin fethedildiği gün olmuştur. Nevevî diyor ki; «İbn Ömer rivâyetinin zahirine bakılırsa kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nerede namaz kıldığını Bilâl, Üsâme ve Osman (radıyallahü anh) hazerâtı-nm hepsine sormuştur. Fakat Kâdî Iyâz hadîs ulemâsının bu rivâyeti çürüttüklerini, Dârekutnî'nin: "İbn Avn burada vehm etmiştir. Başkaları ona muhalefetle bu hadîsi yalnız Bilâl'e is-nad etmişlerdir" dediğini söylemektedir.» Gerçi İbn Avn'in rivâyetini te'yîd eden nakiller de varsa da meşhur olan rivâyet Hazret-i Bilâl’in bu hadîsi münferiden nakletmiş olmasıdır: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «İşte kıble budur» sözü üzerine Hattâbî şunları söylemiştir: Bunun mânâsı kıble meselesi bu beyte karşı dönmek hususunda istikrar kesbetmiştir. Binâenaleyh bugünden sonra neshedilemez. Artık ebediyyen siz ona doğru namaz kılın demektir. Mamafih ashabına İmâmın nereye durmasının sünnet olduğunu anlatmak istemiş olsa da bir ihtimâldir. îmam Kabe'nin köşelerine ve etrafına değil, doğrudan doğruya cephesine karşı duracaktır. Namaz her tarafında caiz olmakla beraber sünnet olan vecih budur.» Nevevî burada üçüncü bir mânâ ihtimâlinden bahsetmiştir. Ona göre hadîsin mânâsı «Kıble bütün harem yahut Mekke veya Kabe’nin etrafındaki mescid değil, bizzat Kâ'be'dir demektir.» Hadîs-i şerîf gündüz nafileleri ikişer rekât kılınır diyenlerin delilidir. İmâm Şafiî ile Mâlik ve Ahmed b. Hanbel'e göre gece ve gündüz nafilelerini ikişer rek'ât kılmak efdaldır. Hanefîlerden İmâm Ebû Yûsuf'la Muhammed'e göre gece nafilelerini ikişer rekât kılmak, İmam-ı A'zam'a göre ise gece ve gündüz nafilelerini dörder rekât kılmak efdaldır. Hazret-i İmâmı Pîfe bâbdaki delili İbn Abbâs (radıyallahü anh) hadîsidir. Mezkûr hadîsde: « Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dört rekât nafile namaz kılardı ki bu rekâtların güzelliğini ve uzunluğunu sorma» denilmektedir. Hadîs-i Şerîf Kabe'nin içinde farz veya nafile hiç bir namaz kılınmaz diyenlerin aleyhine delildir. 3303- Bana Süreye b. Yûnus rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Hüşeym rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İsmail b. Ebî Hâlid haber verdi. (Dedi ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sahabîsi Abdullah b. Ebî Evfâ'ya: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ömresi esnasında Beyt-i Şerîfe girdi mi? diye sordum. — Hayır! cevâbını verdi, Bu hadîsi Buhârî «Hacc» ve «Megâzî» bahislerinde, Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbn Mâce hacc bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Buhârî'nin rivâyetinde: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ömre yaptı da Beyt-i tavaf etti ve Makâm-ı İbrâhîm'in arkasında iki rekât namaz kıldı. Beraberinde kendisini halktan örten kimseler vardı. Bir adam İlmi Ebî Evfâ'ya: — Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kâ'be'ye girdi rni? diye sordu. İbn Ebî Evfâ: Hayır! cevâbını verdi.» denilmektedir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bu umresinden murâd Hicretin yudinci senesi henüz Mekke fethedilmezden Önce îfâ buyurduğu ömre-i kazadır. Nevevî diyor ki: «Ulemâ Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Beyt-i Şerife girmemesine sebep içinde bulunan putlarla suretler olduğunu söylemişlerdir. Zâten müşrikler bunları değiştirmek için onun Kabe'ye girmesine müsaade etmezlerdi. Mekke fethedilince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu suretlerin def edilmesini emir buyurdu. Ondan sonra Kabe'ye girdi.» Kurtubî'nin beyânına göre Kâ'be'nin içinde üçyüzaltmış put bulunuyormuş. Müşrikler her gün, ayrı bir puta taparlarmış. İmâm Ahmed'in «Müsned»inde Hazret-i Câbir'den rivâyet ettiği bir hadîs-de: «Kâ'be'de birçok suretler vardı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ömeru'bnü'l-Hattâb'a bunları mahvetmesini emir buyurdu. Ömer de bir elbise ıslatarak bunları onunla sildi. Müteakiben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Kâ'be'ye suretlerden eser kalmamış olarak girdi.» denilmektedir. |