Geri

   

 

 

 

İleri

 

49- Son Gecelerde Müzdelife'den Mina'ya Dönerken Kadınlarla Sair Zayıf Kimselerin Halk Üşüşmeden Önce Yola Çıkmaları ve Diğer Hacıların Sabah Namazını Kılıncaya Kadar Müzdelife'de Kalmalarının Müstehab Oluşu Bâbı

3178- Bize Abdullah b. Meslemete'bnİ Ka'neb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Eflâh yani timi Humeyd, Kaasım'dan, o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki, Şöyle dedi:

«Müzdelife gecesi Sevde, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den önce izdiham olmadan (Mina'ya dönmek için) ondan izin istedi. Sevde, sebita bir kadındı. — Kâsım, sebita'nın: Ağır mânâsına geldiğini söylemiş.— Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ona izin verdi. Bu suretle Sevde ondan önce yola çıktı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi sabahlayıncaya kadar alıkoydu, biz de onunla beraber döndük.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den, Sevde'nin yaptığı gibi izin isteyerek, onun izniyle dönmüş olsam benim için bu her sevinilecek şeyde daha iyi idi.»

3179- Bize İshâk b. İbrahim ile Muhammedü'bnü'l-Müsennâ hep birden Sekafî'den rivâyet ettiler. İbn'l-Müsennâ dedi ki: Bize Abdülvahhâb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Eyyûb, Abdurrahmân b. Kâsım'den, o da Kâsım'den, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Âişe (radıyallahü anha) Şöyle dedi:

«Sevde şişman ve ağır bir kadındı. Bu sebeple Müzdelife'den geceleyin dönmek için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den izin istedi. O da kendisine izin verdi. Müteakiben Âişe (radıyallahü anha): «Keşke Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den Sevde'nin istediği gibi izin isteseydim.» demiş. Âişe (radıyallahü anha) ancak İmâmla birlikte (Mina'ya) dönermiş.

3180- Bize İbn Nümeyr rivâyet etti.

(Dedi ki) ; Bize babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ubeydullah b. Ömer, Abdurrahmân b. Kâsım'den, o da Kâsım'den, o da Âişe'den naklen rivâyet etti, Âişe şöyle dedi:

«Sevde'nin istediği gibi ben de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den izin isteyerek sabah namazını Mİna'da kılmış olmamı, sonra halk gelmeden taşları atmamı dilerdim.»

Âişe'ye: «Sevde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den izin istemiş miydi?» diye sordular. Âişe:

— «Evet, çünkü Sevde ağır, şişman bir kadındı. Bu sebeple Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den izin istedi. O da kendisine izin verdi.» dedi.

3181- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Veki' rivâyet etti. H.

Bize Züheyir b. Harb da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdurrahmân rivâyet etti. Bu râvilerden ikisi de Süfyân'dan, o da Abdurrahmân b. Kâsım'den bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir.

Bu hadîsi Buhârî ile İbn Mâce «Hacc» bahsinde tah-fîc etmişlerdir.

Hadîs-i şerif Müzdelife'den fecr doğmadan hareket edileceğine delildir,

Nevevî diyor ki: «Şâfiîler'e göre Müzdelife'den gece yansından önce dönmek ve cemre-i Akabe'de gece yarısından sonra taş atmak caizdir. Delilleri bu hadîstir.

Ulemâ hacıların bayram gecesi Müzdelife'de gecelemesi mese'lesinde ihtilâf etmişlerdir. İmâm Şafiî'nin sahîh olan mezhebine göre bu vâcibdir. Terkedene kurban kesmek lâzım gelir. Ve haccı şahindir.

Küfe fukahâsı ile hadîs ulemâsının kavilleri de budur.

Ulemâdan bir taife Müzdelife'de gecelemenin sünnet olduğunu söylemişlerdir.

Onlara göre bunu terkeden faziletten mahrum olur. Günâha girmiş sayılmaz. Kurban ve şâire de lâzım değildir.

İmâm Şafiî'nin bir kavli de budur.

Diğer bir taifeye göre Müzdelife'de gecelemîyen hacının haccı sahîh değildir. Bu kavil îbrâhîm Nehaî ile başkalarından rivâyet olunmuştur.

Ulemâmızdan Ebû Abdirrahmân İbn Binti'ş-Şafiî ve Ebû Bekir b. Huzeyme nâmlarında iki büyük İmâm dahi buna kaail olmuşlardır. Atâ' ile Evzâî'den rivâyet olunduğuna göre bayram gecesi Müzdelife'de kalmak, haccın rükünlerinden; vâciblerinden, sünnetlerinden değildir.

Bunda hiç bir fazilet yoktur. Müzdelife sair konak yerleri gibi bir yerdir. İsteyen orada kalır, isteyen kalmaz.

Fakat bu kavil bâtıldır.

Müzdelife'de ne kadar kalmanın vâcib olduğu ihtilaflıdır, İmâm Şafiî'n in sahih olan kavline göre gece yarısından sonra bir saattir.

Bir rivâyete göre: Gece yansından sonra güneş doğuncaya kadar; Üçüncü bir rivâyete göre: Gecenin ekserîsidir.

İmâm Mâlik'den dahi üç rivâyet vardır. Bir rivâyete göre: Bütün gece Müzdelife'de kalınır. İkinci rivâyete göre: Gecenin ekserisinde,

Üçüncü rivâyete göre; Az bir zaman orada kalmak îcâb eder.» Hanefiîler'e göre bayram gecesinin bir cüz'ünde olsun Müzdelife'de kalmak haccın vâciblerindendir.

3182- Bize Muhammed b. Ebî Bekir El-Mukaddemî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yahya yani El-Kattan, İbn Cüreye'den rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Esmâ'nin azatlısı Abdullah rivâyet etti.

(Dedi ki): Baha Esma, Müzdelife sâhasındayken ay kavuştu mu? diye sordu. Ben:

— Hayır! cevâbını verdim. Bunun üzerine bir müddet namaz kıldı. Sonra;

— Yavrucuğum, ay kavuştu mu? diye (tekrar) sordu. Ben;

— Evet, cevâbını verdim. Esma:

— Beni götür! dedi. Beraberce yola çıktık. Nihayet cemre taşlarını attı, sonra konakladığı yerde namaz kıldı. Ben, kendisine:

— Ayol biz alacakaranlıkta geldik! dedim. Esma (radıyallahü anh):

— Hayır'yavrucuğum, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınlara (bu hususta) izin verdi: dedi.

3183- Bana, bu hadîsi Alîyyü'bnü Haşrem de rivâyet etti.

(Dedi ki):

Bize Ssâ b. Yûnus, İbn Cüreyc'den bu isnâdla haber verdi, Onun rivâyetinde:

«Esma:

— Hayır yavrucuğum. Şüphesiz ki Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem), kadınlarına izin vermiştir! dedi.» ifadesi vardır.

Bu hadîsi Buhârî, Ebû Dâvûd, İmâm Ahmed ve Taberânî dahi rivâyet etmişlerdir.

Hazret-i Abdullah'in alaca karanlıktan muradı: Mina'ya vardıkları zamanı bildirmektir. Çünkü Müzdelife'den ay kavuştuktan sonra yola çıkmışlardı. O gece ay, gecenin son üçte birinin evvelinde doğmuştu,

Zuun: Zaîne'nin cem'îdir. Aslında zaîne: Deve üzerine yükletilen ve içinde kadın bulunan hevdeçtir.

Bazıları içinde kadın bulunsun bulunmasın, deve hevdecine zaîne denildiğini söylemişlerdir. Sonraları mecazen kadına da zaîne denilmiş ve kelime bu mânâda şöhret bulmuştur.

Hattâ kadınlarla erkeklerden müteşekkil cemaata zuun denildiğini söyleyenler bile vardır.

3184- Baha Muhammed b. Hatim rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yahya b. Saîd rivâyet etti. H.

Bana Aliyyü'bnü Haşrem de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Îsâ haber verdi. Bu râviler hep birden İbn Cüreyc'den rivâyet etmişlerdir. (İbn Cüreyc Dedi ki): Bana Ata' haber verdi. Ona da İbn Şevval haber, vermiş ki kendisi Ümmü Habîbe'nin yanına girmiş, Ümmü Habibe ona Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kendisini Müzdelife'den geceleyin gönderdiğini haber vermiş.

3185- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki)-: Bize Süfyân b. Uyeyne rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Amr b. Dinar rivâyet etti. H.

Bire Amru'n-Nâkıd da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süfyan, Amr b. Dinar'dan, o da Salim b. ŞevvâVden, o da Ümmü Habîbe'den naklen rivâyet etti. Ümmü Habîbe (radıyallahü anh)

«Biz, bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında yapardık. (Yani) Müzdelife'den Mina'ya alaca karanlıkta gelirdik.» demiş. Nâkıd'ın rivâyetinde: «Biz, Müzdelife'den alaca karanlıkta çıkardık.» ibaresi vardır.

3186- Bize Yahya b. Yahya ile Kuteybetü'bnü Saîd hep birden Hammâd'dan rivâyet ettiler. Yahya dedi ki: Bize Hammâd b. Zeyd, Ubeydullah b. Ebî Yezîd'den naklen haber verdi.

Dedi ki: İbn Abbâs'ı şunu söylerken İşittim:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni eşya ile birlikte —yahut zayıflar arasında— geceleyin Müzdelife'den gönderdi.»

3187- Bize Ebü Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süfyân b. Uyeyne rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ubeydullah b. Ebî Yezîd rivâyet etti ki, kendisi İbn Abbâs’ı:

«Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ailesinin zayıfları arasında ileri gönderdiklerindenim.» derken işitmiş.

3188- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süfyân b. Uyeyne rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Amr, Ata'dan, o da İbn Abbâsdan naklen rivâyet etti. İbn Abbâs (radıyallahü anh) Şöyle dedi:

— «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ileri gönderdiği zayıf ailesi efradı meyânındaydim.»

3189- Bize Abd b. Hunıeyd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Mu hammed b. Bekr haber verdi.

(Dedi ki): Bİzc İbn Cüreyc haber verdi.

(Dedi ki): Bana Atâ' haber verdi ki İbn Abbâs şöyle dedi:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni seher vakti kendine ait ağırlıklarla birlikte Müzdelife'den gönderdi.» (İbn Cüreyc Dedi ki): «Ben (Atâ'ya):

— İbn Abbâs’ın (Beni uzun bir gecede gönderdi.) dediğini duydun mu? diye sordum.

— Hayır, yalnız bu şekilde seher vakti (dediğini biliyorum.) cevâbını verdi. Ben:

— Ama İbn Abbâs: Biz cemre taşlarını fecirden önce attık! demiş. Sabah namazını nerede kıldı? dedim. Ata':

— Hayır, hadîs ancak söylediğim gibidir! cevâbını verdi.» İbn Abbâs hadîsini Buhârî «Hacc» bahsinde iki tarîk'den tahrîc etmiştir.

Aynı hadîsi Tirmizî dahi rivâyet etmiş; ve bu hadîsin başkaları tarafından da rivâyet olunduğunu söylemiş, râvilerini bildirmemiştir.

Hadîsi İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan rivâyet edenler, Ubeydullah b. Ebî Yezîd, Atâ’ b. Ebî Rabâh, Hasan.ı Uranı, Miksem ve Küreyi'dir.

Ubeydullah b. Ebî Yezîd rivâyetini Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd ve Nesâî tahrîc. ettikleri gibi Atâ' rivâyetini Müslim ile Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbn Mâce; Hasan-ı Uranî rivâyetini Ebû Dâvud, Nesâî, İbn Mâce ve İbn Hibbân;

Miksem rivâyetini Tirmizî;

Küreyb rivâyetini Beyhakî tahrîc etmişlerdir.

Ağırlıktan murâd: Eşya ve şâiredir.

Bu rivâyetler dahi hüküm itibârı ile yukarkiler gibidirler.

3190- Bana Ebû't-Tâhîr ile Harmeletü'bnu Yahya rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Vehb haber verdi.

(Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. Ona da Salim b. Abdillâh haber vermiş ki: Abdullah b. Ömer ailesinin zayıf olanlarını Önden gönderir de geceleyin Müzdelifedeki Meş'ar-i Harâm'da vakfe yaparlar, hatırladıkları dualarla Allah'ı zikrederlermiş. Sonra İmâm (gelip) vakfe yapmadan ve oradan ayrılmadan yola çıkarlar; kimisi Mina'ya sabah namazında gelir, kimisi de ondan sonra ulaşırmış. Geldikleri vakit cemreyi atarlarmış. İbn Ömer:

— Bunlar hakkında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ruhsat verdi; dermiş.

Bu hadîsi Buhârî «Hacc» bahsinde tahrîc etmiştir.

Meş'ar-i Haram'dan murâd: Müzdelife'dir. Oraya bu ismin verilmesi ibâdeti bildirdiği içindir.

Kirmanı bu hususta ihtilâf edildiğini söylemiş ve:

«Ulemâmızca mâruf olan kavle göre bu yer Kuzah'dır.» demiştir. Kuzah: Müzdelif e.'de mâruf bir dağdır.

Bazıları Müzdelife'nin iki ismi daha olduğunu söylemişlerdir. Bu isimlerin biri «Cem», diğeri «Meş'ar-i Haramadır.

İbn Amr'dan bir rivâyete göre Müzdelife'nin her yeri Meş'ar-i Haram'dir.

«KitâbıTın-Nevâdir»de Müzdelife'nin sonu Muhassir , Mina'nın başladığı yer de Muhassir vadisi olduğu kaydedilmiştir.

Müzdeli fe'nin hudutlarını tâyîn hususunda muhtelif sözler söylenmiştir.

Muhassire: «Vâdt'n-Nâr» dahi derler. Hacılar, buradan sür'atlice geçerler. Bunun sebebi: Vaktiyle hıristiyanlann vakfe yeri olmasıdır.

Cemreden murâd: Cemre-i Akabe denilen yerdir. Buna Cemre-i Kübrâ da derler ki, bayram günü taş atılan yerdir.

Selef ulemâsı Müzdelife'de gecelemenin hükmünde ihtilâf etmişlerdir.

Hanefiîler'le Sevrî, İmâm Ahmed, İshâk ve Ebû Sevr'e göre Müzdelife'de gecelemek vâcibdir. İmâm Şafiî'nin bir kavli de budur. Yani Müzdelife'de yatmak haccın rükünlerinden değildir. Bunu terkedenin kurban kesmesi lâzım gelir. Atâ' ile Zührî'nin mezhepleri de budur.

îmana şafiî'den bir rivâyete göre geceyi Müzdelife'de geçirmek sünettir. İmâm Mâlik'in kavli de budur.

Şâfiîler'den İbn Huzeyme ile İbn Binti Şafiî'ye göre Müzdelife'de gecelemek haccın rükünlerindendir.

Âlkame ile îbrâhîm Nehaî ve Şa'bî'nin kavilleri de budur. Onlar: . .

«Müzdelife'de gecelemiyenin haccı kazaya kalmıştır.» demişlerdir. Mâlikîler'den Bazıları dahi bu kavli tercih etmişlerdir.

Müzdelife'de ne miktar vakfe yapılacağı' hususundaki kavilleri az yukarda görmüştük,