47- Arafat'tan Müzdelife'ye Dönüş ve O Gece Akşamla Yatsı Namazlarını Müzdelife'de Beraberce Kılmanın Müstehab Oluşu Bâbı 3159- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Mâlik'e Mûsâ b. Ukbe'den dinlediğim, onun da İbnİ Abbâs'ın azatlısı Küreyb'deu, onun da Üsâmetü'bnü Zeyd'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Küreyb, Üsâme'yi şunları söylerken işitmiş: « Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Arafattan sökün etti. Şi'be geldiği vakit, hayvanından inerek küçük abdest bozdu. Sonra abdest aldı, fakat abdesti mükemmel şekilde almadı. Ben, kendisine: — Namaza buyurun! dedim; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — Namaz ilerdedir! diyerek hayvanına bindi. — Müzdelife'ye gelince hayvanından inerek abdest aldı, bu sefer mükemmel bir abdest aldı, sonra namaz için kaamet getirildi ve akşam namazını kıldı. Sonra herkes hayvanını menziline yatırdı, ondan sonra yatsı için kaamet getirildi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu da kıldı. Bunların arasında başka namaz kılmadı.» 3160- Bize Muhammed b. Rumh rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys, Yahya b. Said'den, o da Zübeyr'in azatlısı Mûsâ b. Ukbe'den, o da İbn Abbâs'ın azatlısı Kureyb'den, o da Üsâmetü'bnü Zeyd'den naklen haber verdi. Üsâme şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Arafat'tan sökün ettikten sonra haceti için su dağ yollarından birine çekildi. Müteakiben ben kendisine su döktüm ve: — Namaz kılacak mısın? diye sordum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — Namaz kılacak yer ilerdedir! buyurdular. 3161- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdullah b. Mübarek rivâyet etti. H. Bize Ebû Küreyb de rivâyet etti. Bu \ât\t onundur. Dedi ki;: Bize İbn Mübarek, İbrahim b. Ukbe'den o d» İbn Abbâs'ın azatlısı Kureyb'den naklen rivâyet: etti. Küreyb Şöyle dedi: Ben, Üsâmetü'bnü Zeyd'i şunu söylerken işittim: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Arafat'tan çekildi, Şi'be varınca (hayvanından) inerek küçük abdest bozdu. — Üsâme: Su döktü, dememi;.— Müteakiben su isteyerek pek mübalağalı olmayan bir abdest aldı. Ben: — Ya Resûlallah! Namaza buyurun! dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): —- Namaz ilerdedir! buyurdu. Sonra yola revân olarak Müzdelife'ye vardı. Ve orada akşamla yatsıyı (birlikde) kıldı. 3162- Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. (Dedi ki): Bize b. Âdem haber verdi. (Dedi ki): Bize Ebû Hayseme Züheyir rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbrâhîm b. Ukbe rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Küreyb haber verdi ki kendisi Üsâmetü'bnu Zeyd'e: — Arafat gecesi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in terkisine bindiğin vakit ne süratle hareket ettiniz? diye sormuş. Usâme: — Halkın akşam namazı için develerini çöktürdükleri Şi'be geldik. (Orada) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de devesini çöktürdü ve bevletti. — Üsâme su döktü, dememiş.— Sonra abdest suyu isteyerek pek mübalâğalı olmayan bir abdest aldı. Ben: — Ya Resûlallah! Namaza buyurun! dedim; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — Namaz ilerdedir! buyurdu ve hayvanına binerek Mtizdelife'ye geldik. (Orada) akşam namazını edâ etti. Sonra halk konak yerlerinde develerini çöktürdüler. Ama yüklerini çözmemişlerdi ki yatsı namazı için ikaamet getirildi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), onu da kıldı. Sonra halk yüklerini çözdüler. Ben (Üsâme'ye): — Sabahladığınız zaman ne yaptınız? diye sordum; Üsâme: — (Bu sefer) onun terkisine Fadl b. Abbâs bindi. Ben yaya olarak Kureyş'in önden gidenleriyle birlikte yola revân oldum; dedi. 3163- Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Vekî’ haber verdi. (Dedi ki): Bize Süfyân, Muhammed b. Ukbe'den o da Küreyb'den, o da Üsametü'bnu Zeyd'den naklen rivâyet etti ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ümerânın konakladığı boğaza geldiği vakit (hayvanvarları) inerek bevletmiş. —Üsâme burada da: Su döktü, dememiş.— Sonra abdest suyu isteyerek hafif bir abdest almış. (Üsâme- Dedi ki): «Ben: — Ya Resûlallah! Namaza buyurun! dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — Namaz ilerdedir! buyurdular.» 3164- Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdurrazzâk haber verdi. (Dedi ki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o' da Sibâ’ın azatlısı Atâ'dan, o da Üsâmetü'bnü Zeyd'den naklen haber verdi ki Ara-fâl'tan çekildiği vakit kendisi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in terkisin dey mi ş. Si'be gelince Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) devesini çöktürmüş, sira helaya gitmiş. (Üsâme Dedi ki): «Heladan döndüğü vakit ben, kendisine bir kaptan su döktüm de abdest aldı. Sonra hayvanına binerek Müzdelife'ye geldi ve orada akşamla yatsıyı birlikte kıldı. Bu hadîsi Buhârî «Abdest» ve «Hacc» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî de «Hacc» bahsinde tahrîc etmişlerdir. Hadîs-i şerîf bundan bir bâb önce Müslim'de de geçmiş ve bâzı ahkâmı orada görülmüştü. Burada da bâzı yerlerinin îzâhı ile geri kalan hükümlerini görelim: Hadîsin muhtelif rivâyetlerinde râvinin «Üsâme su döktü, demedi.» şeklinde îzâha lüzum görmesi, hadîsi işittiği gibi rivâyet ettiğini anlatmak içindir. Yani hadîs, lâfzı ile değil de manâsıyla nakletmiş olsa, bu gibi yerlerde bevlden kinaye olmak üzere «Su döktü» diyecekti. «Ama yüklerini çözmemişlerdi...» cümlesi «tamamen yerlerine yerleşmemişlerdi.» mânâsına da gelebilir. Ümerâ'dan murâd: Benî Ümeyye hükümdarlarıdır. Bu zevat, o yere geldiklerinde hayvanlarından iner, akşam namazını yatsının vakti gelmeden kılarlarmış. Rivâyete göre İkrime onların bu yaptığını beğenmemiş ve «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu yeri hela ittihâz etmişti, sizlerse namazgah yaptınız.» demiştir. Rivâyetlerin birinde zikri geçen «Sibâ'in azatlısı Ata'» bâzı nüshalarda «Ümmü Sibâ'in azatlısı.» diye kaydedilmişse de bunların ikisi de mâruf değildir. Bu zâtın meşhur olan ismi: Benî Sibâ'ın azatlısı olmasıdır. Buhârî târihinde İbn Ebî Hatim de «Kitâbü’l-Cerh ye't-Ta'dîl»inde onu bu isimle zikretmişlerdir. 3165- Bana Züheyir b. Harb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yezîd b. Harun rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdülmelik b. Ebi Süleyman, Atâ'dan, o da İbn Abbâs'dan naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) , Arafat'tan, Üsâme terkisinde olduğu hâlde dönmüş. Üsâme: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Müzdelife'ye gelinceye kadar (Arafat'taki) hâli üzere yürümeye devam etti.» demiş. 3166- Bize Ebûr-Rabi' Ez-Z«hrânî ile Kuteybetü'bnü Saîd, hep birden Hammâd b. Zeyd'den rivâyet ettiler. Ebû'r-Rabî' (Dedi ki): Bize Hammad rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hişâm, babasından rivâyet etti. Babası (Urve) Şöyle dedi: «Ben yanında bulunduğum hâlde Üsâme'ye sordular —Yahut Üsâmetü'bnü Zeyd'e ben sordum.— Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Arafat'tan (dönerken kendisini terkisine almıştı. (Üsâme'ye): — Arafat'tan döndüğü vakit Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) nasıl yürüyordu? dedim. (Üsâme): —"Eskim giderdi. Meydan buldu mu koştururdu; cevâbını verdi. 3167- Bize, bu hadîsi Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdetü'bnu Süleyman ile Abdullah b. Nümeyir ve Hümeyd b. Abdirrahmân, Hişâm b. Urve'den bu isnâdla rivâyette bulundular. Humeyd'in hadîsinde: «Hişâm dedi ki: — Nass, anakın fevkindedir.» ziyâdesi vardır. Bu hadîsi Buhârî «Hacc», «Cihâd» ve «Megazî» bahislerinde; Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbn Mâce «Hacc» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Buhârî'nin rivâyetinden anlaşıldığına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mevzubahis Arafat dönüşü, veda haccına aittir. Anak: Hayvanın kendi hâline bırakılarak yürümesidir. Nass: Hayvanın var kuvvetiyle koşması, mânâsına gelir. İbn Battal diyor ki: «Arafat'tan acele dönmek Allahü A'lem vaktin darlığındandır. Çünkü Arafat'tan Müzdelife'ye güneş indikten sonra hareket edilir. Hâlbuki Arafat'la Müzdelife arasında üç mil kadar mesafe vardır. Hacıların akşamla yatsı namazlarını Müzdelife'de kılmaları îcâb eder. Binâenaleyh acele namaza yetişmek için yolda da acele davranırlar.» Hadîs-i şerif, Selef-i Sâlihînin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)9 bütün harekât ve sekenâtında uymak için onun hâllerini soruşturmaya büyük ehemmiyet verirdiklerine delildir. 3168- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süleyman b. Bilâl, Yahya b. Saîd'den naklen haber verdi. (Dedi ki): Bana Adîyyü'bnü Sabit haber verdi. Ona, da Abdullah b. Yezîd El-Hat-mî rivâyet etmiş, ona da Ebû Eyyûb haber vermiş ki, kendisi veda hac cin da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte akşam ve yatsı namazlarını Müzdelife'de beraberce kılmış. 3169- Bize, bu hadîsi Kuteybe ile İbn Bumlı, Leys b. Sa'd'dan, o-da Yahya b. Saîd'den bu isnâdla rivâyet ettiler. İbn Rumh, kendi rivâyetinde şöyle dedi: «Abdullah b. Yezîd El-Hatmî'den (rivâyet etti.) Bu zât, İbn Zübeyir zamanında Kûfe'de emirdi.» Bu hadîsi Buhârî «Hacc» ve «Megazî» bahislerinde; Müslim, Ebû Dâvûd. ve Nesâî, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in haccına ait uzun bir hadîsde; Nesâî «Namaz» bahsinde; İbn Mâce «Hacoda tahrîc etmişlerdir. Hadîs-i şerif, cem'-i te'hîrin delîllerindendir. 3170- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. Dedi ki: MâhVe, İbn Şihâb'dan dinlediğim, onun da Salim b. Abdillâh'dan, onun da İbn Ömer'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Müzdelife'de akşam ile yatsı namazlarını birlikte kılmış. 3171- Bana HarmeletÜ'bnu Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan, o da Ubeydullah b. Abdillâh b. Ömer'den naklen haber verdi. Ubeydullah, babasının şöyle dediğini haber vermiş: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Müzdelife'de akşam ile yatsıyı birlikte kıldı. Aralarında nafile namaz yoktu. Akşam namazını üç, yatsıyı İki rek'ât olarak kıldı.» Bundan sonra Abdullah, Allahü teâlâ'ya kavuşuncaya kadar Müzde-life'de bu namazları böyle kılmış. 3172- Bize Muhammedü'bnu'l-Müsennâ rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdurrahmân b. Mehdi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Hakem ile Selemetü'bnü Küheyl'den, onlar da Saîd b. Cübeyr'den naklen rivâyet etti ki Saîd, Müzdelife'de akşam ve yatsı namazlarını bir ikaametle kılmış. Sonra İbn Ömer'in bu şekilde kıldığını söylemiş. İbn Ömer de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in böyle yaptığını rivâyet etmiş. 3173- Bana, bu hadîsi Züheyir b. Harb da rivâyet ete. (Dedi ki): Bize Vekî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be bu isnâdîa- rivâyette bulundu ve: «Bu iki namazı bir ikaametle kıldı.» dedi. 3174- Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdurrazzâk haber verdi. (Dedi ki): Bize Sevrî, Selemetü'bnu Küheyl'den, o da Saîd b. Cübeyr'den, o da İbn Ömer'den naklen haber verdi. İbn Ömer Şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Müzdelife'de aksamla yatsıyı toptan kıldı. Akşamı üç, yatsıyı da iki rek'ât olarak bir ikaametle edâ etti.» 3175- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bûe Abdullah b. Nümeyir rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İsmail b. Ebî Halid, Ebû İshâk'dan naklen rivâyet etti. (Dedi ki): Saîd b. Cübeyr şunu söyledi: «İbn Ömer'le birlikte Arafat'tan döndük, Müzdelife'ye gelince bize Akşamla Yatsı'yı bir ikaametle kıldırdı, sonra namazdan çıktı ve: — Bu yerde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bize bu şekilde namaz kıldırdı; dedi.» Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu Taksîri's-SalâUda; Nesâî «Kitâbu's-Salât»da tahrîc etmişlerdir. Hadîs-i şerîf, kitabımızın «Namaz» bahsinde dahi geçmiş, ihtiva ettiği hükümler orada görülmüştü. Yalnız Buhârî'nin rivâyetinde: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) acele yolculuk etmek istediği vaVrt akşamla yaHiyı YmYıVte Vu\avdı.» şe\&m&edir. Ashâb-ı kirâm'dan birçokları bu bâbda hadîsler rivâyet etmişlerdir. Alîyyubnü Ebî Tâlib, Enes b. Mâlik , Abdullah b. Amr , Âişe, İbn Abbâs, Üsâme-tü'bnü Zeyd, Câbir b. Abdillâh, Huzeymetü'bnü Sabit, Abdullah b. Mes'ûd, Ebû Eyyûb El-Ensârî, Ebû Saîd-i Hudrî ve Ebû Hüreyre (radıyallahü anhûm) hazerâtı bunlar meyânındadır. Bu hadîslerin birçoklarında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in seferde iki namazı cemederek beraberce kıldığı beyân edilmektedir. Ulemâdan bir takınılan mezkûr hadîslerin zahirine bakarak, seferde öğle ile ikindiyi ve akşamla yatsıyı beraber kılmayı tecvîz etmişlerdir. İmâm Şafiî, İmâm Ahmed ve İshâk'ın mezhepleri budur. İbn Battal: «Cumhûra göre sefer eden bir kimsenin öğle ile ikindiyi ve akşamla yatsıyı mutlak surette cem ederek kılması caizdir.» demiştir. Bu mes'elede altı kavil vardır. a) İbn Battal’ın dediği gibi iki namazı bir vakitte kılmak caizdir, Bu kavil, Ashâb-ı kirâm'da Alîyyü'bnü Ebî Talib, Sa'dü'bnü Ebî Vakkaas, Saîd b. Zeyd, Üsâmetü'bnü Zeyd, Muâzü'bnü Cebel, Ebû Mûsâ, İbn Ömer ve İbn Abbâs (radıyallahü anh) hazerâti ile Tâbiîn'den Ata' b. Ebî Rabâh, Tâvûs , Mücâhid, İkrime, Câbir b. Zeyd, Rabîa, Ebû'z-Zinâd, Muhammed b. Münkedir ve Safvân b. Süleym'den rivâyet olunmuştur. Süfyân-ı Sevrî, İmâm Şafiî, İmâm Ahmed, İshâk , Ebû Sevr, İbn -Münzir ve Mâlikîler'den İbn Eşheb'in kavilleri de budur. İbn Kudâme mezkûr kavli İmâm Mâlik'den dahi rivâyet etmiştir. Fakat Hazret-i Mâlik'in meşhur kavline göre iki namazı bir vakitte kılmak, acele sefer îcâb ettiğine mahsûstur. b) İki namazı bir vakitte kılmak acele sefer icâb ettiği zamana mahsûstur. Bu kavil Üsâmetii'bnü Zeyd. ile İbn Ömer'dan rivâyet olunmuştur. İmâm Mâlik'in meşhur kavli cîe budur. c) İki namazı bir vakitte kılmak, yol almak istenildiği zaman caizdir. Mâlikîler'den İbn Habîb'in kavli budur. İbnü'l-Arabî «İmâm Şafiî' nin kavli de budur. Çünkü sefer, zâten yol almak içindir.» demiştir. d) İki namazı bir vakitte kılmak mekruhtur. İbn'l-Arabî: «Mısırlıların İmâm Mâlik'den'rivâyeti budur.» demiştir. e) Cem-i te'hîr caiz, cem-i takdim caiz değildir. İbn Hazm bunu ihtiyar etmiştir. f) Sefer sebebiyle iki namazı bir vakitte kılmak, mutlak surette caiz değildir. Bu, yalnız haccda Arafat'la Müzdelife'ye mahsûstur. Hasan-ı Basrî, İbn Şîrîn, İbrahim Ne-haî, Esved ve Hanefiîyye İmâmlarının mezhepleri budur. İbn Kâsım bu kavli İmâm Mâlik'den de rivâyet etmiş, kendisi de bunu ihtiyar eylemiştir. Ashâb-ı kirâm'dan İbn Mes'ûd, Sa'dü'bnü Ebî Vakkaas, İbn Ömer (radıyallahü anh) hazerâtı ile İbn Şîrîn, Câbir b. Zeyd, Mekhûl, Amr b. Dînâr, Sevrî, Esved, Ömeru'b nü Abdilazîz, Salim ve Leys b. Sa'd’ın dahi buna kaail oldukları rivâyet edilmiştir. İbn Ebî Şeybe «Mûsannef»inde Hazret-i Ebû Mûsâ-nın: «Özürsüz iki namazı birlikte kılmak büyük günahlardandır.» dediğini rivâyet etmiştir. Hanefiîler'le onlara muvafakat edenlerin delili Buhârî ile Müslim'in rivâyet ettikleri Abdullah b. Mes'ûd hadîsidir. Mezkûr hadîsde İbn Mes'ûd (radıyallahü anh): «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i hiç bir namazı vaktinden başka zamanda kılarken görmedim. Yalnız Müzdelife'deki müstesna. Orada hakîkaten akşamla yatsıyı toptan kıldı, ertesi gün sabah namazını da vaktinden önce kıldı.» demiştir. Seferde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in iki namazı bir vakitte kıldığını bildiren hadîsleri Hanefiî Urte'vîl etmiş, «bunlardan murâd birinci namazı vaktinin sonunda, ikinciyi de vaktinin evvelinde kılmış olmasıdır.» demişlerdir. Filhakika bu şekilde kılman namazlar sûret-ı zahirede toptan kılınmış gibi görünürse de hakikatte her namaz kendi vaktinde kılınmıştır. Hanefiîler, hadîslerin arasını bu suretle bulmuşlardır. Bu mânâyı te'yîd eden hadîsler de vardır. Bu bâbda Hanefiîler'e îtirâz. edenler olmuş, Hanefiîler tarafından bunlara cevaplar verilmiş ve söz bir hayli uzamıştır. Hadîs-i şerif akşam namazının hiç bir yerde iki rek'ât kıhnamıya-cağına, seferde dört rek'âtlı namazların da ikişer rek'ât kılınacağına de-lüdir Bu hadîsin Ebû Bekir b. Ebî Şeybe tarîkine Darakutnî îtirâz etmiş: «Bence burada İsmail vehmetmiştir. Kendisine Şu'be , Sevrî, İsrâîl ve daha başkalarının da dâhil olduğu bir cemâat muhalefette bulunmuş, hadîsi Ebû İshâk'dan, o da Abdullah b. Mâlik'den, oda İbn Ömer'den naklen rivâyet etmişlerdir. İsmâîl her ne kadar mevsuk bir râvî olsa da bu zevat ondan daha kuvvetlidirler.» demişse de, Nevevî kendisine cevap vermiş ve: «Ebû İshak'in bu hadîsi her iki tarîkten işiterek, iki vecihle rivâyet etmiş olması caizdir. Ne olursa olsun, hadîsin metni sahîhdir, dokunulacak bir yeri yoktur.» demiştir. |