41- Tavafda Hacer-i Esved'i Öpmenin Müstehab Oluşu Bâbı 3126- Bana Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus ile Amr haber verdiler. H. Bana Hârûn b. Saîd El-Eylî dahi rivâyet etti.- (Dedi ki): Bana İbn Vehb rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Amr, İbn Şihâb'dan, o da Sâlim'den naklen haber verdi. Sâlim'e de babası rivâyet etmiş. Dedi ki: Ömerü'-bnü'l-Hattâb, Hacer (-i Esved)'i öptü, sonra şunu söyledi: «Vallahi pekâlâ bilirim ki sen, bir taşsın! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın, seni öptüğünü görmeseydim, seni öpmezdim.» Hârûn kendi rivâyetinde şunu da ziyâde etmiş: Amr dedi ki: Bana, bunun mislini Zeydü'bnu Eşlem, babası Es-lem'den rivâyet etti.» 3127- Bize Muhammed b. Ebi Bekir El-Mukaddemi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Ömer Hacer-i Esved'i öperek: «Ben, seni öpüyorum ve senin bir taş olduğunu pekâlâ biliyorum. Amma Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'l seni öperken gördüm.» demiş. 3128- Bize Halef b. Hişâm ile El-Mukaddemî, Ebû Kâmil ve Kuteybetü'bnu Saîd hep birden Hammâd'dan rivâyet ettiler. Halef dedi ki: Bize Hammâd b. Zeyd, Âsım-ı Ahvel'den, o da Abdullah b. Sercis'den naklen rivâyet etti. Abdullah Şöyle dedi: Dazlağı yani Ömerü'bnu'l-Hattâb'ı Hacer-i Esved'i öperken gördüm. Hem şunları söylüyordu: «Vallahi seni Öpüyorum, senin bir taş olduğunu, zarar ve fayda vermediğini de pekâlâ biliyorum. Eğer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in seni öptüğünü görmüş olmasaydım, seni ben de öpmezdim.» El-Mukaddemî ile Ebû Kâmil'in rivâyetinde: De»;lakçağızı gördüm.» ifâdesi vardır. 3129- Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekir b. Ebî Şeybe, Züheyir b. Harb ve İbn Nümeyir hep birden Ebû Muâviye'den rivâyet ettiler. Yahya dedi ki: Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da İbrahim'den, o da Abis b. Kabı a'dan naklen haber verdi. Abis şöyle dedi: «Ömer'i Hacer-i Esved'i Öperken gördüm; şöyle diyordu: — «Ben, seni öpüyorum, ama bir taş olduğunu da biliyorum! Eğer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) seni öperken görmüş olmasaydım, ben de Öpmezdim.» 3130- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Züheyir b. Harb, hep birden Veki'den rivâyet ettiler. Ebû Bekir dedi ki: Bize Vekî', Süfyân’dan, o da İbrahim b. Abdila'lâ'dan» o da Süveyd b. Gafele'den naklen rivâyet etti. Süveyd Şöyle dedi: Ömer'i, Hacer-i Esved'i öpüp kucaklarken gördüm. Hem: — Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i sana îtinâ ederken gördüm! dedi. 3131- Bana, bu hadisi Muhammedü'bnu'l-Müsennâ da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdurrahmân, Süfyân'dan bu isnadla rivâyette bulundu. O: «Lâkin ben, Ebû'l-Kâsım (sallallahü aleyhi ve sellem)'i sana îtina ederken gördüm,..» dedi; «Onu kucakladı.» demedi. Bu hadîsi Buhârî, Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî «Hacc» bahsinde tahric etmişlerdir. Hadîs sarihleri Hazret-i Ömer'in «Bilirim, sen zarar ve fayda vermeyen bir taşsın.» sözünden neyi kasdettiğini tâyîn hususunda hayli söz etmişlerdir. İbn Cerîri Taberî'ye göre Ömer (radıyallahü anh)'ın bunu söylemesine sebep: Müslümanların putperestlik devrinden yeni kurtulmuş olmalarıdır. Ömer (radıyallahü anh) şayet Hacer-i Esved'i öperse câhillerin bu işin eski hâl üzere devâm ettiği zannına kapılmalarından korkmuş ve istilâmdan maksadının yalnız Allah'ı ta'zîm ve Peygamberi (sallallahü aleyhi ve sellem)'in emrine itaat olduğunu, bunun Allah'ın ta'zîminî emrettiği hacc şeâirinden mâdût bulunduğunu, kendi istüâmının cahiliyet devrindeki putperestlik olmadığını anlatmak istemiştir. Çünkü cahiliyet devrinde Araplar putların, insanı Allah'a yaklaştırdığına inanırlardı. Ömer (radıyallahü anh) bu îtikaada muhalif hareket etmek gerektiğine, ibâdetin faydası, zararı olmayan şeyleri yaratan Allah-u Azîmü'ş-Şân'a yapılacağına embîhde bulunmuştur. Muhibb-i Taberîde şunları söylemiştir: «Hazret-i Ömer'in bu sözü, âsârı tetîk ve mânâlarını araştırmak istemektir. Hacer-i Esved'in öpüldüğünü, ancak bunun hissen veya aklen zahir olan bir sebebi bilinmediğin görünce, bu hususta re'y ve kıyâsı bırakmış, ramelde olduğu gibi sırf sünnete tabî olmuştur.» Hattâbî diyor ki: Ömer'in sözünde fıkıh itibârı ile şu hükümler vardır: 1- Mâkûl sebep ve illetleri bilinmese bile Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetine tâbi olmak vâcibdir. 2- Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hadîsini duyan bir kimse, o hadîsin mânâlarını anlanvasa bile; hadîs hüccettir. Malûmdur ki taşı öpmek, onun hakkında bir ikram ve ta'zİmdir. Allah, bâzı taşlan, diğer bâzılarından faziletli yaratmıştır. Nitekim bâzı yerleri, diğerlerinden, bâzı gecelerle günleri sairlerinden faziletli kılmıştır.» Nevevî'ye göre Haceri Esvedin bulunduğu rüknü öperek istilâmda bulunmadın hikmeti: Bu rüknün Hazret-i îbrâhîm'in temelleri üzerine kurulmuş olması ve bir de Hacer-i Esved'in orada bulunmasıdır. «Zarar ve fayda vermezsin!» sözünden murâd: «Allah'ın izni olmazsa, zarar ve fayda vermezsin.» demektir. Hâkim'in Hazret-i Ebû Saîd'den rivâyet, ettiği bir hadîsde şöyle denilmektedir: «Hazret-i Ömer ile beraber haccettik, tavafa girince Hacer-i Esved'i karşısına aldı ve: «Bilirim ki sen, zarar ve fayda vermeyen bir taşsın! Eğer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in seni öptüğünü görmemiş olsaydım, ben de öpmezdim! dedi, sonra taşı öptü. Bunun üzerine Hazret-i Alî (radıyallahü anh) —Bunu, neye istinaden söylüyorsun? diye sordu. Hazret-i Alî: — Allah'ın kitabına istinaden söylüyorum. Teâlâ Hazretleri: (Hani Rabbîn, Âdem oğulları İle zürriyetlerinden daha babalarının sûlplerindeyken söz almış ve onları kendi aleyhlerine şahit kılarak: — Bu taş, hem zarar verir, hem fayda! dedi. Ömer (radıyallahü anh) — Ben sizin Rabbiniz değil miyim? buyurmuş, onlar da: — Evet Rabbimizsin! (demişlerdi.) buyurmuştur. Bu, şöyle olmuştur: Allahü teâlâ, Âdem'i yaratınca yed-i kudreti ile onun sırtına dokunmuş ve insanlara kendisinin Rabb, onların da kul olduklarını anlatmış; onlardan ahd-ü peymân alarak, bunu bir kâğıda tesbit buyurmuştur.. Bu taşın iki gözü ve bir dili vardı. Teâlâ Hazretleri ona: — Ağzını aç: buyurdu; o da açtı. Bu kâğıdı, onun ağzına tıkarak: sana gelene kıyâmet gününde geldiği için şahit ol! buyurdu. Ben şehâdet ederim ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim: — Kıyâmet gününde Hacer-i Esved selis bir dil! olduğu hâlde getirilecek ve tevhidie kendisine istilâmda bulunana şehâdet edecek. Binâenaleyh yâ Emîre'l-Mü'mînin, o hem zarar verecek, hem fayda!» dedi. Bunun üzerine Ömer (radıyallahü anh): — İçinde senin bulunmadığın bir kavimden, Allah'a sığınırım yâ Ebâ El-Hasân! dedi. Yalnız bu hadîsin senedinde Ebû Hârûn Uraâratü'bnü Cüveyn isminde zayıf bir râvi vardır. Aynı hadîsi Ezrakî dahi «Târîh-u Mekke» adlı eserinde rivâyet etmiştir. Onun rivâyetinde Hazret-i Ömer'in: «İçlerinde senin bulunmadığın bir kavim arasında yaşamaktan Allah'a sığınırım.» dediği bildirilmiştir. Hacer-i Esved'i öpmenin hikmeti meyânında, onun cennetten çıkma bir taş olduğu dahi söylenmiştir. Bu hususta bir hadîs vardır. Hâl böyle olunca onu öpmek cennete ve cennet eserlerine îştiyâk ifâde eder. Hikmetlerden biri de Hacer-i Esved'in yeryüzünde Ye-mînullah olmasıdır. İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan rivâyet olunan bir hadîsde: «Şüphesiz ki Hacer-i Esved yeryüzünde Allah'ın yeminidir. Allah, onun vasıtasıyla bir adamın kardeşi ile musafhada bulunması gibi kullarıyla musafaha eder.» buyurulmuştur. Bu mânâda başka hadisler de rivâyet olunmuştur. Yeminin asıl mânâsı: Sağ el, demekse de Allahü teâlâ hakkında bu kelime mecazdır. Muh İbn Taberî'nin beyânına göre burada bir benzetme vardır. Pâdişâhın huzuruna girilince sağ elini öpmek âdet olduğu gibi, hacılar Kabe'ye varınca Hacer-i Esved'i öpmeleri, pâdişâhın elini öpmeye benzetilmiştir. |