40- Tavafda İki Rükn-ü Yemaniyi İstilam Etmenin Müstehab Oluşu, Diğer İki Rüknün İstilamı Gerekmediği Bâbı 3120- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys haber verdi. H. Bize Kuteybe de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys, İbn Şihâb'dan, o da Salim b. Abdillâh'dan, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Abdullah: «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in beyî'ten İki rükn-ü Yemân'dan başka bir meshederken görmedim.» demiş. 3121- Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele rivâyet ettiler. Ebû't-Tâhîr dedi ki: Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana -Yûnus, İbn Şihâb'dan, o da Sâlim'den, o da babasından naklen haber verdi. Babası (Abdullah): «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), beytin rükünlerinden rükn-ü Esved ile ondan sonra gelen Cumahlıların evleri tarafındaki rükünden başka bir yeri istilâm etmezdi.» demiş. 3122- Bize Muhammedü'bnu’l-Müsennâ rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hâlid b. Haris, Ubeydullah'dan, o da Nâfi'den, o da Abdullah’dan naklen rivâyet etti. Abdullah, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Hacer-i Esved ile Rükn-ü Yemânî'den başka hiç bir yeri istilâm etmezdiğini söylemiş. 3123- Bize Muhammedü'bnü'l Müsennâ ile Züheyir b. Harb ve Ubeydullah b. Saîd hep birden Yahya el-Kattân'dan rivâyet, ettiler. İbn’l-Müsennâ dedi ki: Bize Yahya, Ubeydullahdan rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Nâfi İbn Ömer'den rivâyet etti. İbn Ömer Şöyle dedi: «Bu iki rüknü (yani) Rükn-ü Yemani ile Hacer-i Esvedi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in istilâm buyurduğunu gördüm göreli ine şiddette ne de serbest zamanda istilâmı terketmedim.» 3124- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile İbn Nümeyir hep birden Ebû Hâlid'den rivâyet ettiler. Ebû Bekir dedi ki: Bize Ebû Hâlid-i Ahmar, Ubeydullah'dan, o da Nâfi'den naklen rivâyet etti. Nâfi' şöyte demiş: «İbni Ömer'in eliyle Hacer-i Esved'i istilâmda bulunduğunu gördüm. Sonra elini öptü ve: — Ben, bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaptığını gördüm göreli terk etmedim! dedi.» Bu hadîsi Buhârî ile Nesâî «Hac» bahsinde tahrîc etmişlerdir. İki Rükn-ü Yemânî'den murâd: Hacer-i Esved'in bulunduğu köşe ile ondan sonra gelen köşedir. Hacer-i Esved: Kâbe-i Muazzama'nın şarkında ve kapısının yanındaki köşededir. Asıl rükn-ü Yemânî , ondan sonraki köşenin ismidir. Ancak Araplar, tağlîb tarikiyle anne ile babaya ebeveyn; güneşle aya: Kamereyn, dedikleri gibi, bu iki rükne de «Yemâniyeyn» adını vermişlerdir. Diğer iki rüknüne de Şâmiyyeyn adı verilmiştir. Hacer-i Esved'in bulunduğu rükne: Rükn-ü Esved de derler. Evvelce de beyân olunduğu vecîhle Rükn-ü Esved'in iki fazilet ve meziyeti vardır. Bunlardan biri mezkûr köşenin Hazret-i İbrâhim (aleyhisselâm)’ın kurduğu temel üzerinde bulunması, diğeri de Haceri’l Esved'in kurduğu temel üzerinde bulunması, diğeri de Hacerü’l- Esved'in bu köşede olmasıdır. Rükn-ü Yemânî'nin bir fazileti vardır. O da İbrahim (radıyallahü anh)’in kurduğu temel üzerinde bulunmasıdır. Diğer rükünlerde bu meziyetler yoktur. Bu sebepledir ki Hacer-i Esved istilâm ve öpülmek husûsiyetleriyle temayüz etmişdir. Rükn-ü Yemânî'de bir fazilet olduğu için, o yalnız istilâm olunur. Diğer iki rükünde husûsî fazilet bulunmadığı sebeple, onlar ne istilâm olunur, ne de öpülürler. Nevevî diyor ki: «İki Rükn-ü Yemânî'yi istilâm etmenin müstehab olduğunda ümmetin bütün ulemâsı müttefiktir. Öteki rükünlere istilâm yapılamıyacağma da cumhûr-u ulemâ ittifak etmişlerdir. Yalnız selefden Bazıları, onlara istilâmı da müstehab saymışlardır. Hazret-i Hasan ve Hüseyin ile Abdullah b. Zübe-yir, Câbir b. Abdillâh, Enes b. Mâlik, Urvetü'bnü ez-Zübeyir ve Ebû'ş-Şa'sâ Câbir b. Zeyd (radıyallahü anhüm) hazerâtı bunlar meyânindadır. Kâdı Ebû Tayyib'in beyânına göre şehirler İmâmlarıyla fukahâ, geri kalan iki rüknün istilâm edilmiyeceğine bilittifâk kaail olmuşlardır. Bu bâbda sahabe ile Tabiîn arasında bir gûnâ hilaf vâkî olmuşsa da onlardan sonra hilaf kalmamış ve bütün ulemâ mezkûr iki rüknün istilâm edilmiyeceğine ittifak eylemişlerdir.» Rüknü meshetmekten murâd: İstilâmdır. «Ne şiddetde ne de serbest zamanda istilâmı terketmedim.» cümlesinden murâd: «Tavaf esnasında kalabalık olsun obuasın istilâmı terketemedim.» demektir. 3125- Bana Ebû't-Tâhir rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bize Amr b. Haris haber verdi. Ona da Katâdetü'bnü Diâme, ona da Ebû't-Tufeyl-i Bekri rivâyet etmiş ki kendisi (Ebû't-Tufeyl), İbn Abbâs'i: «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i, iki rükn-ü yem anîden başkasını istilâm ederken görmedim.» derken işitmiş. İbn Abbâs hadîsini Buhârî, Ebû'ş-Şa'sâ'dan şu lâfızlarla tahrîc etmiştir: «Ebû'ş-Şa'sâ: Bu beytin bir yerine istilâmdan kim çekinir? Muâviye (radıyallahü anh) da bütün rükünleri istilâm ederdi! demiş İbn Abbâs (radıyallahü anh): — Bu iki rükün istilâm olunmazlar... mukaa İtelesin de bulunmuş. Bunun üzerine Ebû'ş-Şa'sâ: — Beyt-i şerifin hiç bir yeri terkedilemez. İbn Zübeyir (radıyallahü anh) bütün rükünleri istilâm ederdi! demiş. İmâm Ahmed b. Hanbel'in «Müsned»inde Hazret-i Ebû't -Tufeyil'den rivâyet edilen bir hadîsde Ebû't-Tufeyil (radıyallahü anh) şöyle demektedir: «İbn Abbâs ve Muâviye ile beraberdim. Muâviye hiç bir rüknü istilâm etmeden geçmezdi. İbn Abbâs ona: — Bu iki rükün istilâm olunmaz!» dedi.» Aynı hadîsi Tirmizî ile Hâkim dahi rivâyet etmişlerdir. |