Geri

   

 

 

 

İleri

 

23- Temettu'un Cevazı Bâbı

3021- Bize Muhammedü'bnu'l-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler, İbn Müsennâ dedi ki: Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Katâde'den rivâyet etti.

(Dedi ki): Abdullah b. Şakîk şunları söyledi: Hazret-i Osman müt'ayı yasak eder, Alî ise yapılmasına, emir verirdi. Bunun üzerine Osman, Alî'ye bir söz söyledi. Sonra Alî:

. — «Vallahi bilirsin ki, biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte hacc-ı temettü' yapmışızdır.» dedi. Osman:

— «Evet ama biz korkuyorduk.» mukaabelesinde bulundu.

3022- Bana, bu hadîsi Yahya b. Habîb El-Hârisi de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hâlid, yani İbni Haris rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be bu İsnâdla bu hadîsin mislini haber verdi.

3023- Bize Muhammedü'bnul-Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize. Muhammed b. Cafer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Amr b. Mürra'dan, o da Saîd b. Müseyyeb’den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Alî ile Osman (radıyallahü anhüma) Usfân-ri:i bir yere geldiler, Osman müt'adan yahut umreden nehyedîyordu. Alî:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaptığı bir işe karşı ne demek istiyorsun? Onu neden yasak ediyorsun? dedi. Osman:

— Bunu, bize sormaktan vazgeç, dedi. Alî:

— Ben, seni bırakamam! mukaabelesinde bulundu. Alî bunu caiz gördüğü için müt'a ile ömrenin ikisine birden niyetlendi.

Nevevî diyor ki: «Muhtar olan kavle göre Hazret-i Osman’ın yasak ettiği müt'a haccda mâruf olan temettu'dur. Hazret-i Ömer ile Osman. (radıyallahü anh)’ın ikisi de bundan tenzîhen nehyetmişlerdir.

Çünkü onlarca hacc-ı ifrâd daha faziletlidir.»

Hazret-i Osman’ın «lâkin biz korkuyorduk.» sözünden muradı: Mekke'nin fethinden Önce hicretin 7. yılında yapılan ömreye ait olacaktır. .

Hadîs-i Şerif, ilmin yayılması lâzım geldiğine, bu hususta Ülü'l-Emir ve saire ile münazara yapılabileceğine ve müslümana nasihat gerektiğine delildir.

Hacc-ı kıranı efdal görenler Hazret-i Alî'nin bu fiili ile istidlal ederler.

3024-) Bize Said b. Mansûr, Ebû Bekir b. Ebî Şey be ve Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize, Ebû Muâviye, A'meş'den, o da İbrâhîm-i Teynî'den, o da babasından, o da Ebû Zerr (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet etti. Ebû Zerr:

«Haccda müt'a yapmak Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ashabına mahsûstu.» demiş.

3025- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdurrahmân b. Mehdi, Süfyân'dan, o da Ayyâş-ı Âmirî'den, o da İbrâhim-i ayınî'den, o da babasından, o da Ebû Zerr (radıyallahü anh) dan naklen rivâyet etti. Ebû Zerr haccda müt'ayı kastederek:

«O, bize bir nıhsatdi.» demiş.

3026- Bize, Kuteybetü'bnü Said rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Cerîr, Fudayl'dan, o da Zübeyd'den, o da İbrahîm-i Teymî'den, o da babasından naklen rivâyet etti. Şöyle dedi:

«Ebû Zerr (radıyallahü anh) kadınlar mutası ile taaec Tniit'asraı kasdederek:

— İki intifa vardır ki, bunlar yalnız bize mahsûs olmak üzere caizdir, dedi.»

3027- Brae Kuteybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Cerîr, Beyândan, o da Abdurrabmân b. Ebû’ş-Şa'sâ'dan naklen rivâyet etti.

(Dedi ki) İbrahim Nehaî ile İbrâhim-i Teymi'ye giftCTöic:

— Ben, bu sene ömre ile haccı bir arada yapmak istiyorum; Sedraı. Banım üzerine İbrahim Nebaî:

— Lâkin babam böyle niyet etmedi, dedi.

Kuteybe dedi ki: -Bize Cerir, Beyân'dan, o da İbrâhim-i Teymi-den, o da babasından naklen rivâyet etti ki babası, Ebû -Zerr (radıyallahü anh) Rabeze'deyken unun yanına uğramış da bu mes'eteyi anlataış.

Ebû Zerr:

— Bu iş, yalnız bize mahsustu; size değil! cevâbını vermiş.» Ulemânın beyânına göre bu rivâyetlerin mânâsı, haccı bozarak ömre yapmaktır.

Fakat bu'mes'ele yalnız o seneye mahsûs olmak üzere Ashâb-ı kirâm'a caizdi. As hâb-i kiranı, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte veda haccına gidiyorlardı. O seneden sonra böyle bir şey caiz değildir.

Hazret-i Ebû Zerr'in muradı: Müt'ayı tamâmiyle iptal değil, haccın feshedildiğini anlatmaktır. Bunun hikmeti evvelce de beyân olunduğu vecîhle câhiliyye devrinden kalma bir âdeti yıkmaktır.

Câhiliyette Araplar, hacc aylarında ömre yapmanın caiz olmadığına inanırlardı.

Hazret-i Ebû Zerr'in: «İki müt'a vardır ki bunlar yalnız bize mahsûs olmak üzere caizdir.» sözünden muradı: «Yalnız o zaman câizdi, sonra haram kılındılar.» demektir.

3028- Size, Saîd b. Mansûr ile İbn mî -Ömer bep birden Fezârî'den rivâyet ettiler. Saîd

(Dedi ki): Bize Mervân b. Muâviye rivâyet etti.

(Dedi ki): Bire Süleymân-i Teymî, Gnaeym b. Kays'dan naklen baber verdi. Guneym Şöyle dedi:

«Sa'dü'bnü Ebî Vakkas (radıyallahü anh)'a müt'ayı sordum da:

— Biz, ona yaptık; dedi. Ve "Mekke'nin evlerini kastederek:

— Bu, o gün Urnş'ta fcaİîr olarak bulunuyordu! dedi.»

3029- Bize, bu hadîsi Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Tabya b. Saîd, Süleymân-ı Teymî'den bu isnâdla rivâyette bulundu.

O, rivâyetinde «yani Muâviye .» demiştir.

3030- Sana Amru'n-Nâkid rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Ahmed Ez-Zübeyr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süfyân rivâyet.

Bana Muhammed b. Ebî Halef de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Ravh b. Ubâde rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet eyledi. Bu râvîler hep birden Süleymân-ı Teymî'den bu isnâdla yukarkilerin hadîsi gibi rivâyette bulunmuşlardır.

Süfyân'ın hadisinde: «Haccda müt'a...» kaydı da vardır.

Mekke'nin evlerine «Uruş» denilmesi: Dikili ağaçlardan yapıldığı ve iğlerinde gölgelenildiği İçindir. Bu kelime «Urûş» Şeklinde de rivâyet edilmiştir.

Mânâ itibariyle ikisi de bir olmakla beraber «Uruş»un müfredi «Arış»; «Urûş»un müfredi ise «Arş» gelir.

Hazret-i Sa'd'in «Bu, o gün kâfirdi.» diye işaret ettiği zât: Muâviyetü'bnu Ebî Süfyan (radıyallahü anh)'dır.

Ulemâ buradaki küfürü iki vecihle îzâh etmişlerdir.

Mâzirî ile diğer bâzılarına göre küfürden inurâd: Sakin olmaktır.

Sa'leb, bunun köyde yaşamak, mânâsına geldiğim söylemiştir.

Bu taktirde cümlenin mânâsı: Hazret-i Muâviye o zaman Mekke'de yaşardı.» demek olur.

İkinci veçhe göre: Küfürden murâd: Kelimenin zahirî mânâsı yani Allah'a inanmamaktır.

Hazret-i Sa'd, bu cümle ile: «Biz, Hacc-ı müt'a yaptık, hâlbuki Muâviye henüz müslüman olmamış Mekke'de yaşayan bir kâfirdi.» demek istemiştir.

Kâdi İyâz ile diğer hadîs ulemâsının ihtiyar ettikleri vecih budur.

Nevevî: «Sahîh ve muhtar olan da budur.» diyor.

Buradaki müt'adan murâd: Hicretin 7. senesinde îfâ edilen ömre-i kazadır. Filhakika Hazret-i Muâviye o zaman henüz müslüman olmamıştı. Onun aynı sene ömreden sonra müslümanlığı kabul ettiği söylenirse de sahîh olan kavle göre bir sene sonra yani hicretin 8. yılında müslüman olmuştur.

Muâviye (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in îfâ buyurduğu diğer ömrelerin hiç birinde kâfir olarak bulunmadığı gibi Mekke'de değil, dâima Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bulunmuştur.

Kâdi Iyâz'in beyânına göre ulemâdan Bazıları bu hadisdeki «Kâfir» sözünü «Allah'ın arş-ı âlâsına inanmazdı.» mânâsına almışlarsa da bu söz, bir hatâ ve tashîften ibarettir.

Hadîs-i Şerif, haccda müt'anın caiz olduğuna delildir.

3031- Bsze Züheyir b. Harb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İsmail b. İbrahim rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Cüreyrî, Ebû’l-Alâ'dan, o da Mutarrifden naklen rivâyet etti. Mutarrif Şöyle dedi: Bana, Inırâ-nu-bnü Husayn şunları söyledi:

«Sana, bugün öyle bir hadîs rivâyet edeceğim ki Allah, seni, onunla bundan sonra faydalandıracak. Bilmiş ol ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yakınlarından bir taifeye Zi'l-Hicce'nin bu günü zarfında ömre yapmayı mubah kılmış; bunu nesneden bir âyet de inmemiştir. Kendisi de vefatına kadar bundan nehy etmem iştir. Ondan sonra herkes istediği kadar kendi re'yi ile söz söyledi.

3032- Bize, bu hadîsi İshâk b. İbrahim ile Muhammed b. Hatim hep birden Vekî'den rivâyet ettiler, (Dediler ki): Bize Süfyân, Cüreyrî'den bu isnâdda rivâyet etti.

İbn Hatim, kendi rivâyetinde Hazret-i Ömer'i kastederek: «Bir adam, kendi re'yi ile dilediği kadar söz söyledi.» dedi.

3033- Bana Ubeydullah b.. Muâz rivâyet etti;

(Dedi ki),: Bize babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Humeyd b. Hüâl'den, o da Mufurrifden naklen rivâyet eyledi.

(Dedi ki): Bana, îmrânu'bnü Husayn şunu söyledi:

«Sana, Öyle bir hadîs rivâyet edeceğim ki Allah'ın, onunla seni faydalandırması ümid olunur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) haccla ömrenin arasını cem etmiştir. Sonra vefatına kadar bundan nehy buyurmamış, bunu haram kılan bir Kur'ân ayeti dahî inmemiştir. (Bir zamanlar) bana selam verenler olurdu. Nihayet ben dağlan (mak suretiyle tedaviye kalkış) ınca selâm kesildi. Sonra dağlanmayı bıraktım, selam verme işi yine avdet etti.»

3034- Bize, bu hadîsi Muhammedü'bnin-Müsenna İle İbn Beşşâr rivâyet etiller. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Cafer rivâyet etti,

(Dedi ki): Bize Şu'be, Humeyd b. Hilâl'den rivâyet etti.

Dedi ki: Ben, Mutarrîfi: «Bana, İmrânu'bnü Husayn anlattı...» derken işittim.

Sâvi, fan badî^- Muâz hadîsi tamuda rivâyet etmiştir.

3035- Bize Muhammedü'bnin-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. İbn Müsennâ

(Dedi ki): Bize Muhammed b. Ca'fer, Şu’be'den, o da Katade’den, o da Mütarrif’den naklen rivâyet etti.

(Dedi ki): İmrânu'bnü Husayn vefatına annrerr »lan hastalığnda bana haber gönderdi de

(Dedi ki): «Sana bir takım hadîsler söyleyeceğim! Umulur ki benden sonra Allah sem miat dan mösteüd 4afat! Şayet yaşarsan bunları benim namıma gizli tut. Ölürsem dilediğin takdirde (başkalarına) anlat!

Bana gerçekten selâm veriMi. Bir de Resûlüllah, (sallallahü aleyhi ve sellem) hacc ve ömreyi cem etmiştir. Sonra bu babta ne Kitâbullah indi, ne de Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) menetti buyurdu. (Yalnız) bir adam bu husûsta kendi re'yi İle dilediğini söyledi.

3036- Bize İshâk b. İbrâhîm rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İsa b. Yûnus rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Said b. Ebî Arûbe, Katâde'den, o da Mütarrif b. Abdillah b. Şihhîr'den, o da İmrân b. Husayn (radıyallahü anh)'den naklen rivâyet eyledi. Şöyle dedi:

«Bilmiş ol ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hacc ve ömreyi cemetmiştir. Sonra bu babda ne kitab indi, ne de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bundan nehî buyurdu. (Yalnız) bu husûsta bir adam Inın- m'yi te düecbğid

3037- Bize Muhammedübnü'l-Müsennâ rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdüssamed rivâyet etti,.

(Dedi ki): Bize Hemmâm rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Katade Mutarrif'den, o da İmrân b. Husayn (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet eyledi. Şöyle dedi:

«Siz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) H« birJiktk temettü' hk. Bu bâbda Kur'an nâzil olmadı. (Yalnız) bir adam kendi re'yi ile dilediğini söyledi»

3038- Bana bu hadîsi Haccâc b. Şair de rivâyet etti.

(Dedi ki):

Bize Ubeydullah b. Abdilmecid rivâyet etti. .

(Dedi ki): Bize İsmail b. Müslim rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Muhammed b. Vâsi', Mutarrif b. Abdüllâh b. Şihhîr'den, o da Imrân b. Husayn (radıyallahü anh)'dan bu hadisi rivâyet eyledi. (Yalnız bu rivâyette):

«Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) temettü' yaptı; onunla birlikde biz de temettü' yaptık.» demiş.

3039- Bize Hâmid b. Ömer el-Bekrâvî ile Muhammed b. Ebi Bekr el-Mukaddemî rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Bişr b. Mufaddal rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Imrân b. Müslim, Ebû Recâ'dan naklen rivâyet eyledi.

(Dedi ki): Imrân b. Husayn şunu söyledi:

«Kitabullahda ki müt'a (yanı hacc mutası) âyeti nâzil oldu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dahi onu bize emir buyurdu. Sonra hacc müt'asını nesheden bir âyet inmediği gibi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de vefatına kadar ondan nehî buyurmadı. (Yalnız) bir adam ondan sonra kendi reyi ile dilediğini söyledi.»

3040- Bana bu hadîsi Muhammed b. Hatim de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yahya b. Saîd, Imrân-ı Kasîr'den rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Recâ’ Imrân b. Husaynîdan bu hadîsin mislini rivâyet eyledi. Şu kadar var ki, O: «Biz bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikde yapmışızdır.» dedi; «Onu bize emir buyurdu» demedi.

Bu hadîsi Buhârî ile Nesâî «Kitabü't-Tefsîr»de tahrîc etmişlerdir.

Hadîsin metninde, biri sahâbî olmak üzere üç İmrân'in bir araya gelmesi garîb tesadüflerdendir.

Hazret-i Imrân: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hacc ile öm-reyi cem'etti» sözünden «bu husûsda emir verdi» mânâsını kasdetmiştir. «Bana selâm verenler olurdu.,.» cümlesinden murâd: meleklerin selâmıdır. Hazret-i Imrân bâsûr illetine mübtelâ imiş. Onun verdiği elem ve ıstıraba sabreder; melekler kendisine selâm verirlermiş. Bilâhare bâsûru dağlamak sureti ile tedâvîye tevessül edince melekler selâmı kesmişler. Tedaviden vaz geçince tekrar selâm vermeye başlamışlar. Bu husûsda bizim söz söylemeye hakkımız yoktur. Cenabı Hak dilediği kulunu dilediği şekilde imtihan ettiği gibi, kulun sabrına da dilediği şekilde mükâfat verebilir. Hazret-i Irhiân'ı da dünyâda meleklerine selâm verdirmek sûretîle taltîf buyurmuştur.

Hazret-i Imrân'ın gizli tutulmasını istediği cihet meleklerin selâmıdır. Fitneye sebeb olur endîşesi ile sağlığında bunu kimsenin duymamasını istemiştir.

«Bir adam»dan muradı: Ulemâdan bâzılarına göre Hazret-i Osman, diğer bâzılarına göre ömer. (radıyallahü anh)'dır.'Çünkü bunların ikisi de temettu'a razı değildiler. Maksadlarının bunu haram i'tikad etmek değil, halkı hacc ile ömreye teşvik olduğunu yukarıda görmüştük.

«Mut'a âyeti»nden murâd: Bakare süresindeki: «Mahsur kalmaktan emin olduğunuz vakit, kim hacc zamanına kadar ömreden istifâde etmek isterse kolayına gelen hedy kurbanını kesmesi îcâbeder.» âyet-i kerîmesidir. Ömreden istifâde, hacc zamanına kadar ömre yapmak sûretîle ibâdette bulunmakla olur. Bu da ya hacc-ı kıran veya hacc-ı temettu'da mütesavverdir. Ve her iki takdirde de iki ibâdet ni'metini birden nasîb eden Allah'a şükür için kurbân kesmek îcâbeder.

İmrân (radıyallahü anh)’ın: «Sana bir takım hadîsler söyleyeceğim» sözünden en az üç hadîs söyleyeceği anlaşılırsa da o bunlardan yalnız birini yânı hacc ile ömrenin beraberce yapılabileceğini bildiren hadîsi rivâyet etmiş: Ötekilerini söylememiştir. Meleklerin selâmı hadîs değildir.