2- Hacc İle Ömrenin Mikaadları Bâbı 2860- Bize Yahya b. Yahya ile Halef b. Hişâm, Ebû'r-Rabî' ve Kuteybe hep birden Hammad'dan rivâyet ettiler. Yahya dedi ki: — Bize Hammad b. Zeyd, Amr b. Dinar'dan, o da Tâvus'dan, o da İbn Abbâs (radıyallahü anhüma)'dan naklen haber verdi. İbn Abbâs şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medîneliler için Zü’l-Hulefie'yi, Şam'lılar için Cuhfe'yi, Necidliler için Karnü'l-Memazili Yemenliler için Yelemlem'i mikaad tayin etti ve: — Bunlar, o yerler halkı İle oradan geçen ve hacc ile ömre yapmak isteyen başka yerler halkı için mikaaddırlar. Bu yerlerden daha yakın olanlar, bulundukları yerlerden ihrama girerler. Daha yakın olanların hükmü de böyledir. Hattâ Mekkeliler Mekke'den ihrama girerler, buyurdu.» 2861- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yahya b. Âdem rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Vüheyb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdullah b. Tavus, babasından, o da İbn Abbâs (radıyallahü anhüma)'dan naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medîneliler için Zu’l-Huleyfe'yi, Şamlılar için Cuhfe'yi, Necidliler için Karhü'l-Menâzili, Yemenliler için de Yelemlem'i mikaat tayin etmiş ve: — «Bu mikaadlar, o yerler halkı ile hacc ve ömreyi niyet edip, buralardan geçen bütün başka yerler halkı İçin mi itaattir. Bundan daha yakın, olanlar bulundukları yerden, hattâ Mekkeliler Mekkeden ihrama girerler.» buyurmuştur. Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Hacc»ın bir-iki yerinde, Nesâî dahi «Kitâbü'l-Hacc»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Mevakit: Mikaat'ın cem'idir. Mikaat: Muayyen vakit demektir. Fakat burada mekân için istiare edilmiştir. Binâenaleyh hacca niyet edilmek için durulan yer mânâsına gelir. İhram: Hakikatta hörmete girmek, demektir. Burada ondan murad: Husûsi hürmetleri iltizâm etmektir. Bu hürmetleri iltizâm haccın şartıdır. Ancak şartın sübûtu, niyetle sabit olduğundan hacca niyet ederek telbiye getirmeye ve dikişsiz elbise giymeye ihrama girmek, denilir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dünyanın dört taralından hacca gelenlerin nerede ihrama gireceklerini bu hadîs-i şerîfde tâyin buyurmuştur. Medîneliler'in Mikaatı Zü'Huleyfe'dir. Bu yer Mekke ile Medine arasında olup Medîne'ye dört mil, Mekke'ye ise ikiyüz mile yakın mesafededir. Vaktiyle burada bir ağaç varmış» Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oraya iki mescid bina etmişdir. Zü'l-Huleyfe Medîneliler'in mikaatı olduğu gibi başka memleketlerden olup da oradan geçen hacıların dahi mikaatıdır. Şamlılar'ın mikaatı Cuhfe'dir. Cuhfe denize altı mil mesafede bir köy olup, Mısırlılarla Mağripliler'in de mikadıdır. Mekke'ye üç konak, Medine-i Münevvereye sekiz konak mesafede bulunmaktadır. Necidler'in mikaatı Karnü’l-Menazil'dir. Bu yer Mekke'ye iki konak mesafededir. Mikaatlar içinde Mekke'ye en yakın bu olduğu söylenir. Necid: İç Arap yarımadasının şimal ve garp taraflarını kaplayan geniş bir yerdir. Üç taraftan çölle sarılı, yalnız bir taraftan Hicaz ve Yemen'e açıktır. Karnü'l-Menâzii'e bazı rivâyetlerde yalnız «Kara» denilmiştir. Burada «Karnü'l-Menâzil» diye tasrîh edilmesi, aynı ismi taşıyan iki yer bulunduğu içindir. Bunlardan biri bir yokuşun aşağısında, diğeri yukarısında bulunmaktadır. Aşağıdakine Karn-ı Menâzil , yukardakine Karn-ı Seâlim , derler. Seftlib: Tilkiler, demektir. Mezkûr ismin bu yere verilmesi, orada çok tilki bulunduğu içindir, derler. Hadîslerde umumiyetle Karn-ı Menâzil'den bahsedilir. Yemenliler'in mikaatı Yelemlem'dir. Yelemlem, Mekke'ye iki konak mesafede bir dağdır. Bu dağ Tihâme dağlarından maduttur. Dünyanın neresinden olursa olsun hacca gelenler hangi mikaattan geçerse orada ihrama girerler. Beyân edilen mikaatların içinde yani Mekke tarafından yaşayanlar, bulundukları yerden ihrama girerler. Mıkaatlara gitmeleri şart değildir. Fakat ihrama girmeden evlerinden çıkamazlar. Mekkeliler'in ihram yeri Mekke-i Mükerreme ise de ömre yapmak isterlerse hille yani şer'an beyân edilen hududa çıkmaları îcab eder. 2862- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Mâlik'e Nâfi'den dinlediğim, onun da, İbn Ömer (radıyallahu anhüma)'dan naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); «Medineliler Zü’l-Huleyfe'den Şamlılar Cuhfe'den, Necidliler Karnu'dan ihram girerler.» buyurmuşlar. Abdullah Dedi ki; Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «Yemenlilerde Yelemlem'den ihrama girenler.» buyurduğunu dahi duydum. 2863- Bana Züheyr b. Harb ile İbn Ebî Ömer rivâyet ettiler. İbn Ebî Ömer dedi ki: Bize Süfyân, Zührî'den, o da Salim'den, o da babası (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); «Medineliler Zü’l-Huleyfe'den Şamlılar Cuhfe'den, Necidliler Kant’dan ihrama girerler.» İbn Ömer (radıyallahü anhüma), Dedi ki: Ben işitmedim ama ban» anlatıldığına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Yemenliler de Yelemlem'den ihrama girerler.» buyurmuş. 2864- Bana Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihab’dan, o da Salim b. Abdillah. Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh), Man, o da babasından naklen haber verdi. Babası Şöyle dedi: Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: «Medinelilerin ihram yeri Zü'l-Huleyfe, Şamlıların ihram yeri Mahyca yani Cuhfe, Necidlilerin ihram yeri de Karn'dur» buyururken işittim. Abdullah b. Ömer (radıyallahü anhüma) Dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: «Yemenlilerin ihram yeri de Yelemlem'dir.» buyurduğunu söylüyorlar. Ama bunu ben kendisinden işitmedim. 2865- Bize Yahya b. Yahya ile Yahya b. Eyyûb, Kuteybetü'bnü Saîd ve Aliyyü'bnü Hucr rivâyet ettiler. Yahya (Bize haber verdi.) tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize, İsmail b. Ca'fer, Abdullah b. Dinar'dan naklen rivâyet etti. O da İbn Ömer (radıyallahü anhüma)’yı şunu söylerken işitmiş, dediler: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) , Medînelilere Zü’l-Huleyfe'den, Şamlılara Cuhfe'den, Necîdlilere Karn'dan ihrama girmelerini emir buyurdu.» Abdullah b. Ömer (radıyallahü anhüma) Dedi ki: Haber aldığıma göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Yemenliler de Yelemlem'den ihrama girerler.» buyurmuş. Bu hadîsi Buhârî -Hacc» bahsinde tahrîc etmiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin Yemenlilerin mi-kaatı hakkındaki beyanatını Abdullah İbn Ömer (radıyallahü anh) bizzat işitmemekle beraber bu cümle de hadîs olarak sahih ve sabittir. Nitekim bundan önceki İbn Abbâs (radıyallahü anh) hadîsinde zikri geçtiği gibi Câbir, Âişe ve Haris b. Amr (radıyallahü anh) hadîslerinde de beyân olunmuştur. Câbir (radıyallahü anh) hadîsi, bu hadîsden sonra görülecektir. Hazret-i Âişe hadîsini Nesâî rivâyet etmiştir. Mezkûr hadîsde: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Medineliler için Zu'l-Huleyfe'den, Şamlılarla Mısırlılar için Cuhfe'den, Iraklılar için Zat-ı Irak'dan, Yemenliler için de Yelemlem'den ihrama girmeyi mikaat tayin buyurdu.» denilmektedir. Haris b. Amr (radıyallahü anh) hadîsini Ebû Dâvud rivâyet etmiştir. Bu hadîsde Hazret-i Amr Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Mîna'da yahut Arafat'da iken, yanına geldim...» demektedir. Aynı hadîsde: « Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zâtı ırkı Iraklılar için mikaat tayin etti.» cümlesi de vardır. Görülüyor ki, İbn Ömer (radıyallahü anh) rivâyetlerin birinde «Kulağıma geldi.» mânâsını ifade eden «Beleğani» fiilini kullanmıştır. Bu sözle rivâyet olunan bir hadîsin hüccet olarak kabul edilip edile-miyeceği ihtilaflı ise de hadîs ulemâsınca mezkûr kelimeyle yapılan rivâyette beis yoktur. Çünkü zahire göre bununla hadîs rivâyet, eden sa-habi, o hadîsi ancak başka bir sahâbiden nakleder. Ashâb-ıkirâmın hepsi âdildirler. Gerçi bazıları: «Zât-ı ırkı Iraklılar için mikaat tayin eden Hazret-i Ömer'dir. Çünkü Irak onun zamanında fetholunmuştur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında müslümanların elinde değildir.» demirlerse de Aynî bunlara cevap vermiş ve: «Bu, bir şaşkınlıktan ibarettir. Iraklılara Zat-ı ırkı mikaat tayin eden bizzat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dir. Nitekim Ebû Dâvûd'un rivâyetinde tasrih buyurulmuştur. Şamlılar'la Mısırlılar için Cuhfe'yi mikaat tâyin eden dahi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dir. Halbuki onun zamanında bu ülkeler de fethedilmemişlerdi. Bu tayinlerin sebebi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ümmetine Allahü teâlâ hazretlerinin Şam, Mısır , Irak vesair beldeleri fethedeceğini bilmesidir. Bir Hadîs-i Şerîfde: «Irak dinarını ve dirhemini, Şamda kilesini vermediler.» buyurmuş olması da bunu te'yid eder. Son hadîsten murâd: Iraklılar'la şamlılar'in ilerde bunları vermeyeceklerini beyandır. Zât-ı ırk: Bir dağ eteği yahut tepedir. Onunla Mekke arasında ikibuçuk günlük mesafe vardır.» demiştir. 2866- Bize İshak b. İbrahim rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ravh b. Ubâde haber verdi. (Dedi ki): Bize İbn Cüreyc rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi. O da Câbir b. Abdillah (radıyallahü anhüma)'ya ihram yeri sorulurken işitmiş, Ebü'z-Zübeyr, «Câbir'den işittim.» demiş, sonra durarak «Yani hadîsi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ref ettiğini zannediyorum.» demiş. 2867- Bana Muhammed b. Hatim ile Abd b. Humeyd, ikisi birden Muhammed b. Bekir'den rivâyet ettiler. Abd (Dedi ki): Bize, Muhammed haber verdi. (Dedi ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi, (Dedi ki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi. O da Câbir b. Abdillah (radıyallahü anhüma)'ya ihram yeri sorulurken işitmiş. Ebû'z-Zübeyr: «İşittim.» demiş, zannederim hadîsi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e ref etti de: «Medinelilerin ihram yeri Zü'l-Huleyfe'dir, öteki yol Cuhfe'dir; Iraklıların ihram yeri Zat-ı ırk, Necidlilerin ihram yeri Karn, Yemenlilerin ihram yeri de Yelemlem'den muteberdir.» demiştir. Nevevî diyor ki: «Mikaatları Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) tâyin etmiştir.» diyenlerin delili bu hadîstir. Ancak Câbir (radıyallahü anh) hadîsi (sallallahü aleyhi ve sellem)'e kati surette ref etmediği için sabit değildir. Darakutnî'nin (Bu hadîs zayıftır. Çünkü Irak, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında henüz fethedilmemişti.) demesine gelince, hadîsi zayıf addetmekte sözü haklıdır. Fakat onun zayıf olduğuna Irak’ın fethedilmemesiyle istidlalde bulunması fasittir. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ilerde fethedileceğini bilerek onu haber vermesi ve bunun Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mucizelerinden biri olması imkânsız değildir...» Nevevî bundan sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in istikbâle ait birçok şeyleri haber verdiğini beyân etmiş, bu babda zikretmediği birçok hajdîsler bulunduğunu söylemiştir. Mehyca: Cuhfe'nin eski adıdır. Yine Nevevî'nin beyânına göre haccın mekân itibarı ile mikaatları olduğu gibi, zaman itibariyle de mikaatları vardır. Zaman itibariyle mikaatları (yani haccın vakti) Şevval, Zi'l-Ka'de ve Zi'l-Hicce'nin on günüdür. Bu vakitler dışında hacc için ihramlanmak caiz değildir. Yalnız ömre yapılabilir. |