3- Ramazan'ın Son On Gününde (İbadete Daha Fazla) Gayret Gösterme Bâbı 2844- Bize İshak b. İbrahim El-Hanzali ile İbni Ebî Ömer hep birden İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. İshâk (Dedi ki) ; Bize Süfyân b. Uyeyne, Ebû Ya'fûr'dan, o da Müslim b. Subeyh'den, o da Mesrûk'dan, o da Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen haber verdi. Âişe Şöyle dedi: . «Ramazan’ın son on günü girince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleri ihya eder, ailesini uyandırır, ibâdete karşı daha ciddiyet gösterir ve paçaları sıvardı.» 2845- Bize Kuteybetü'bnü Saîd ile Ebû Kâmil-i Cahderi ikisi birden Abdülvâhid b. Ziyâd'dan rivâyet ettiler. Kuteybe (Dedi ki): Bize Abdülvâhid, Hasen b. Ubeydillah'dan rivâyet etti. (Dedi ki): Ben, İbrahim'i şunu söylerken işittim: Ben, Esved b. Yezîd'i şöyle derken işittim: Âişe (radıyallahü anha): «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ramazan'ın son on gününde, başka zamanlarda ibâdet hususunda göstermediği cehd-u gayreti gösterirdi.» dedi. Bu hadîsi Buhârî -Fadl-u Leyleti'l-Kadir»de, Ebû Dâ-vud ile Nesâî «Salat» bahsinde ve «î'tikâf»da, İbn Mâce «Kitâbu's-Savm»da muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. Mi'zer: Elbise, demektir. Şedd-i Mi'zer: Elbiseyi bağlamak, mânâsına gelirki bir işe ciddiyetle sarılmaktan kinayedir. Lisanımızda bu mânâda «Paçaları sıvamak», «Kolları sıvamak» gibi tâbirler kullanılır. Burada paçaları sıvamak ya cîmâ'ı terk etmekten yahut ibâdete hazırlanmaktan kinayedir. Yani Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ra-mazan’ın son on gününde ibâdet için mûtadından fazla bir gayret gösterirdi. Sevri: «Bu söz, kadınlardan uzaklaşmak mânâsına gelen en latif kinayelerdendir.» demiştir. Kurtubî' , bazı Mâlikîyye ulemâsının bu sözden i'tikâf mânâsını anladıklarını söylemişse de bu te'vil ihtimâlden uzaktır. Çünkü nefsi-i hadîste Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ailesini uyandırdığından bahsedilmektedir. Bu, onların bir evde olduklarını gösterir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) î'tikâf günlerinde mescidde ancak zarurî hacetler sebebiyle çıkardı. Maamafih kendisi mescidde bulunup, pencereden ailesini uyandırmış olması da mümkündür. «Telvih» sahihi: «İhtimâl Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mescîdde kendisiyle beraber î'tikâfa giren ailesini uyandırmıştır. Bir haceti dolayisıyle mescidden çıktıktan sonra uyandırmış olması da mümkündür,» diyor. Geceleyin ihyâsı: Onlarda yapılan ibâdet ve taatlardan kinayedir. Zira geceleyin ibâdet eden kimse, o geceyi diriltmiş gibi olur. Uyku Ölümün kardeşidir, derler: «Evlerinizi kabir ittihaz etmeyin.» Hadîs-i Şerifi de bu mânâyadır. Yani «Uyuyup da ölüler gibi olmayın. Bu takdirde evleriniz de kabirler gibi olur.» demektir. Bütün geceyi ihyadan murâd: Gecenin ekserisini ibâdetle geçirmektir. Hazret-i Âişe'nin sahih bir hadîsde: «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bütün gece sabaha kadar namaz kıldığını bilmiyorum.» sözü de bunu te'yid eder. Nevevî diyor ki: «Hazret-i Âişe'nin (Geceleri ihya ederdi) sözü, bütün geceleri namaz ve sair ibâdetlerle uykusuz geçirirdi, manasınadır. Bu hadîs Ramazan'ın son on gecesinin ibâdetlerle ihya etmenin müstehab olduğuna delildir. Bazı ulemâmızın (bütün gece namaz kılmak mekruhtur.) demişlerse de, bundan maksatları devam üzere her gece namaz kılmaktır. Bİr-ikı geceyi ve Ramazan'ın son on gecesini ibâdetle ihya etmenin kerahetine onlar da kaail değildir. Bu sebepledir ki bayram geceleriyle diğer bazı geceleri ibâdetle ihya etmenin müstehab olduğuna ittifak eylemişlerdir.» Bu babda Zeyneb binti Seleme (radıyallahü anh)'dan da hadîs rivâyet olunmuştur. |