Geri

   

 

 

 

İleri

 

35- Oruçdan Zarar Görecek Yehut Oruç Sebebi İle Bir Hak Zayi Edecek Olan Kimse Île Bayram ve Teşrik Günlerinde Oruç Tutanı, Devamlı Oruçdan Nehiy ve Bir Gün Oruç Tutup Bir Gün Bırakmanın Faziletini Beyan Bâbı

2786- Bana Ebû't-Tâhir rivâyet etti.

Dedi ki: Ben, Abdullah b. Vehbi, Yunus'dan, o da İbn Şihab'dan naklen rivâyet ederken işittim. H.

Bana Harmeletü'bnü Yahya dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi.

(Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dau nakleu haber verdi.

(Dedi ki): Bana Saîd b. El-Müseyyeb ile Ebû Selemete'bni Abdirrahmân haber verdiler ki, Abdullah b. Amr b. As şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e benim:

— «Yaşadığım müddetçe mutlaka geceleyin namaz kılacağım ve gündüzleyin oruç tutacağım.» derdiğimi haber vermişler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Bunu sen mî söylüyorsun?» diye sordu. Kendisine:

— Evet, ben bunu söyledim ya Resûlüllah.» dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— «Ama senin buna gücün yetmez. Sen kimi oruç tut, İçimi tutma, kah uyu, kah namaz kıl. Bir de her aydan üç gün oruç tut. Çünkü yapılan bir hayırlı amele mukabil on misli sevap verilir. Bu üç gün oruç bütün senenin orucu gibidir.» buyurdu.

— «Ben bundan daha ziyâdesine takat getirebilirim» dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)

« (öyle ise) bir gün oruç tut, bir gün tutma. Bu, Dâvud (aleyhisselâm)’in orucudur. En âdilâne oruç da budur.» buyurdu.

— «Ben, bundan daha ziyâdesine takat getiririm,» dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« (Artık) bundan efdalı olamaz.» buyurdular.

Abdullah b. Amr (radıyallahü anhûma): «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in söylediği: her ay üç günü kabul etseydim benim için ailem ile malımdan daha makbul olurdu.» demiş.

2787- Mim Abdullah b. Muhammed Er-Rûmi rivâyet etti.

(Dedi ki); Bize Nadr b. Muhammed rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize îkrime yani İbn Aınınar rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki) ; Ben ve Abdullah b. Yezîd, beraberce giderek Ebû Seleme'ye vardık ve kendisine bir haberci gönderdik. Ebû Seleme yanımıza çıktı, bir de baktık evinin kapısı yanında bir mescid var. Ebû Seleme yanımıza çıkıncaya kadar o mescîdde bulunduk. Ebû Seleme:

— «îçciiye, i-ırstıek isterseniz buyurun. İsterseniz burada oturun,» dedi. Biz:

— «Hayır, burada oturalım da sen bize hadis rivâyet et.» dedik. Ebû Seleme şunları söyledi:

— «Bana Abdullah b. Amr b. Âs (radıyallahü anhûma) rivâyet etti,

(Dedi ki): Ben bütün sene oruç tutuyor, her gece Kur'ân okuyordum. (Hatırlayamıyor) ya Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e beni söyledilerler yahut bana haber gönderdi de yanına gittim. Bana:

«Ben, senin bütün sene oruç tutardığını ve her gece Kur'ân okurduğunu haber almadım mı sanıyorsun?» dedi. Ben:

— «Hay hay yâ Nebiyyallah (Muhakkak haber almışsındır.) Ama ben bununla hayırdan başka bir şey murâd etmedim, dedim. Resûlüllah

«Şüphesiz ki her aydan üç gün oruç tutman sana kâfidir» buyurdu. Ben:

— «Yâ Nebiyyallah! Ben, bundan daha fazlasına takat getiririm, dedim. Efendimiz:

«Fakat zevcenin senin üzerinde hakkı vardır. Misafirlerinin senin üzerinde hakkı vardır, vücûdunun da senin üzerinde hakkı vardır. Binâenaleyh sen Nebiyyullah Dâvud (aleyhisselâm)'in orucunu tut. Çünkü o insanların en ziyâde ibâdet edeniydi» buyurdu. Ben:

— «Yâ Nebiyyallah, Dâvud orucu nedir? diye sordum:

«Dâvud Aleyhisselâm bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Bir de her ay Kur'ân'ı hatim et» buyurdu. Ben:

— «Yâ Nebiyyallah! Ben bundan daha fazlasına takat getiririm, dedim.

«O halde Kur'ân'ı her yirmi günde bir kere hatmeyle» buyurdu.

— «Yâ Nebiyyallah! Ben bundan daha fazlasına takat getirebilirim, dedim.

«öyle İse onu her on günde bir hatim et» buyurdu.

— «Yâ Nebiyyallah! Ben bundan daha fazlasına takat getirebilirim, dedim.

«O halde onu her hafta hatim et. Ama bundan öteye de geçme. Çünkü zevcenin senin üzerinde hakkı vardır. Misafirlerinin de senin üzerinde hakkı vardır. Vücudunun dahi senin üzerinde hakkı vardır» buyurdular.

Abdullah

Dedi ki: «Ben (ibâdet isteğinde) şiddet gösterdim, bana da şiddet gösterildi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Bana:

Sen bilmezsin, belki ömrün uzun olur, dedi.

Neticede'Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dediğine geldim. İhtiyarlayınca:

— Keşki Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gösterdiği ruhsatı kabul etseydim, diye hayıflandım.»

2788- Bana bu hadîsi Züher b. Harb dahi rivâyet etti

(Dedi ki): Bize Ravh b. Ubade rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hüseyn El-Mual-lim, Yahya b. Ebî Kesîr'den bu isnadla rivâyette bulundu. O her aydan üç gün sözünden sonra: «Çünkü senin için her hasene mukaabilinde onun oc misli (mükâfat) vardır. Bütün sene orucu işte budur.» ibaresini ziyâde etmiştir. Yine bu hadîsde: «Nebiyyullah Dâvûd'un orucu nedir? dedim.

— Senenin yarısıdır, cevâbını verdi» cümlesi vardır.

Bu hadîsde Kuran okumaya dair bir şey söylememiş, «Ziyaretçilerinin senin üzerinde hakkı vardır» dememiş, fakat (onun yerine):

«Şüphesiz ki senin üzerinde çocuklarının da hakkı vardır.» demiştir.

2789- Bana Kansim b. Zekeriyyâ rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ubeydullah b. Mûsa, Seyhan'dan, o da Yahya'dan, o da Beni Zühri’nin azatlısı Muhammed b. Abdirrahman'dan. o da Ebû Seleme’den:

— Muhammed: Zannederim ben bunu Ebû Seleme'den işittim, demiş; o da Abdullah b. Amr (radıyallahü anhûma)'dan naklen rivâyet etti. Abdullah Şöyle dedi ; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana:

— Her ay Kur'ân'ı hatmeyle, buyurdu.

— Ben kendimde (fazla) kuvvet buluyorum, dedim,

— öyle İse onu yirmi günde hatmet, buyurdu.

— Ben kendimde (bundan daha fazla) kuvvet buluyorum, dedim.

— O halde onu her yedi günde bir oku, ama bundan fazlasına uzanma, buyurdu.

2790- Bana Ahmed b. Yûsuf El-Ezdi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Amr b. Ebî Seleme Evzaî'den kıraat sureti ile rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Yahya b. Ebî Kesir, İbni’l-Hakem b. Sevbân'dan, rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Ebû Selemete'bnü Abdirrahman, Abdullah b. Amr b. As (radıyallahü anhüma)'dan naklen rivâyet eyledi. Abdullah Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Yâ Abdallah! Filân gibi olma, geceleyin namaz kılardı, şimdi gece namazını terk etti.» buyurdular.

2791- Bana Muhammed b. Râfi’ rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdürrezzak rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi.

(Dedi ki): Ben Atâ'dan dinledim. Kendisine Ebû'l-Abbâs'ın haber verdiğini söylüyordu. O da Abdullah b. Amr b. Âs (radıyallahü anhûma)'yı şöyle derken işitmiş:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) benim arka arkaya oruç tutar, bütün gece namaz kılardiğımı duymuş. Bunun üzerine ya bana birini gönderdi yahut kendisine tesadüf ettim.

— Ben senin oruç tutar ve hiç bırakmazlığını, bütün gece namaz kılardığını haber almadım mı sanıyorsun? Ama böyle yapma. Zîra gözünün hakkı vardır, nefsinin hakkı vardır, ailenin dahi hakkı vardır. Binâenaleyh kimi oruç tut kimi tutma. Hem namaz kıl, hem uyu. Bİr de her on günde bir oruç tut. (Tutmadığın) dokuz günün ecri de senin olur, buyurdu.

— Ben kendimi bu. dan daha fazlasına muktedir görüyorum ya Nebiyyallah, dedim. .

— O halde Dâvud aleyhisselântın orucunu tut, buyurdu.

— Dâvud (aleyhisselâm) nasıl oruç tutardı yâ Nebiyyallah? dedim.

— Bİr gün oruç tutar, bir gün tutmaz, düşmanla karşılaştığı zaman da kaçmazdı, buyurdu.

— Bu hasleti bana kim tekeffül eder yâ Nebiyyallah, dedim. (Burada) Râvi Ata’: Ebedi orucu nasıl anlattı bilemiyorum demiş. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

— Ebedî oruç tutan kimse oruç tutmuş değildir, ebedî oruç tutan, oruç tutmuş değildir, ebedî oruç tutan oruç tutmuş değildir, buyurdular.

2792- Bu hadîsi bana Muhammed b. Hatim dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Muhammed b. Bekr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Cüreyc bu isnâdla haber verdi. Ve kendisine Ebul-Abbâs Şair'ir haber verdiğini söyledi.

Müslim der ki: Ebû'l-Abbâs Sâib b. Ferruh Mekke'lüerden sika ve âdil zâttır.

2793- Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Habîb'den, o da Ebû'l-Abbâs'dan, o da Abdullah b. Amr (radıyallahü anhûma)'dan işitmiş olmak üzere rivâyet etti. Abdullah Şöyle dedi: Bana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— Ey Abdullah b. Amr, sen hakîkaten bütün sene oruç tutuyor, bütün gece namaz kılıyorsun ama bunu yapmaya devam edersen gözler obalır ve zayıflar. Ebedî oruç tutan, oruç tutmuş değildir. Bir ayın üç gününde oruç tutmak, o ayı bütün tutmaktır, buyurdu.

— Ben bundan daha fazlasına takat getirebilirim, dedim.

— öyle ise Dâvud (aleyhisselâm) orucunu tut, bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Ama düşmanla karşılaştığı zaman da kaçmazdı, buyurdu.

2794- Bize bu hadisi Ebû Küreyb dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Bîşr, Mis'âr'dan rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Habîb b. Ebî Sabit, bu isnâdla rivâyette bulundu. O: «Nefis bîtab düşer» demiş.

2795- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Anir'dan, o da Ebû'l-Abbâs'dan, o da Abdullah b. Amr (radıyallahü anhûma)'dan naklen rivâyet eyledi. Amr Şöyle dedi: Bana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— Senin geceleyin namaz kılardığını, gündüzleyin de oruç tutardığını ben haber almadım mı sanıyorsun? dedi.

— Ben bunu yapıyorum, dedim.

— Ama sen bunu yaparsan gözlerin oba lir, nefsin bîtab düşer. Gözünün bir hakkı vardır, nefsinin hakkı vardı, ailenin de bir hakkı vardır. Kimi namaz kıl, kimi uyu, kâh oruç tut, kâh tutma, buyurdu.

2796- Bize Ebü Bekr b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. Züheyr dedi ki: Bize Süfyân b. Uyeyne, Amr b. Dinar'dan, o da Amr b. Evs'den, o da Abdullah b. Amr (radıyallahü anhûma)'dan naklen rivâyet etti. Abdullah Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— Şübhesiz ki Allah ındinde en makbul oruç Dâvud orucudur. Allah ındinde en makbul namaz da Dâvud aleyhisselâmın namazıdır. Hazret-i Dâvud gecenin yarısını uyku ils geçirir, üçte birinde namaz kılar, altıda birinde (yine) uyurdu. Bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı, buyurdu.

2797- Bana Muhammed b. Kâfî’ rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi.

(Dedi ki): Bana Amr b. Dinar haber verdi. Ona da Amr b. Evs, Abdullah b. Amr b. Âs (radıyallahü anhûma)'dan naklen haber vermiş, ki peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

Allah ındinde en makbul oruç, Dâvud orucudur. Hazret-i Dâvud senenin yarısını oruçla geçirirdi. Allah azze ve celle ındinde en makbu! namaz da Dâvud aleyhisselârnın namazıdır. Gecenin yansını uyku ile geçirir, sonra namaz kılar, sonra gecenin nihâyetinde (yine) uyurdu. Gecenin yansından sonra üçte birini namazla geçirirdi, buyurdu.

Râvi İbn Cüreyc

Dedi ki: «Amr b. Dinar'a:

 (Gecenin yarısından sonra üçte birini namazla geçirirdi) sözünü Amr b. Evs mi söylüyordu? Evet, cevâbını verdi.

2798- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hâlid b. Abdillah, Halid'den, o da Ebû Kilabe'den naklen haber verdi.

(Dedi ki): Bana Ebırl-Melik haber verdi.

(Dedi ki): Babamla birlikte Abdullah b. Amr’ın yanına girdim de, bize benim oruç tuttuğumun Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e söylendiğini anlattı. Derken Efendimiz yanıma girdi. Ben hemen kendilerine içi hurma lifi ile doldurulmuş, deriden mamul bir yastık koydum. Fakat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yere oturdu. Yastık ikimizin arasında kaldı. Bana hitaben:

«Sana her aydan üç gün oruç tutmak yetmiyor mu?» dedi.

— «Ya Resûlallah bu kadarı bana yetmez» diyecek oldum. (Sözümü keserek):

«Beş gün tut,» buyurdu. Ben:

— «Ya Resûlallah,» dedim.

«Yedi gün tut,» buyurdu. Ben yine:

— «Ya Resûlallah, ...» dedim.

«Dokuz gün tut,» buyurdu. Tekrar:

— «Ya Resûlallah, ...» dedim.

«Onbir gün tut,» buyurdu. Yine:

— Ya Resûlallah, ...» dedim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Dâvûd (aleyhisselâm) orucunun fevkinde oruç yoktur. Bu oruç senenin yarısıdır. Bir gün oruç tutmak, bir gün tutmamaktan ibarettir,» buyurdular.

2799- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Gunder, Şu'be'den rivâyet etti. H.

Bize Muhammed b. El-Müsennâ da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be Ziyâd b. Feyyazdan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Ebû Iyâz'ı b. Abdullah b. Amr (radıyallahü anhûma)'dan naklen rivâyet ederken dinledim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Abdullah'a:

«Her ay bir gün oruç tut. Geri kalan günlerin ecri de senindir.» buyurmuş.

Abdullah:

— «Ben bundan daha fazlasına takat getiririm.» demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

« (Her ay) İki gün oruç tut, geri kalan günlerin ecri de senindir.» buyurmuş.

Abdullah:

— «Ben bundan daha fazlasına takat getiririm.» demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ;.

« (Her oy) üç gün oruç tut, geri kalan günlerin ecri de senindir.» buyurmuş.

Abdullah:

— «Ben bundan daha fazlasına takat getiririm.» demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« (Her ay) dört gün oruç tut, geri kalan günlerin ecri de senindir.» buyurmuş.

Abdullah (yine):

— «Ben bundan daha fazlasına takat getiririm.» demiş. Efendimiz:

«Allah ındinde en fazîletli olan orucu. Dâvud Aleyhisselâm orucunu tut, Hazret-i Dâvud bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı.» buyurmuşlar.

2800- Bana Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Hatim hep birden İbn Mehdî’den rivâyet ettiler. Züheyr

(Dedi ki): Bize Abdurrahmân b. Mehdî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Selim b. Hayyâm rivâyet etti,

(Dedi ki): Bize Saîd b. Mînâ rivâyet etti.

(Dedi ki): Abdullah b. Amr şunu söyledi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana:

«Ey Abdullah b. Amr! Duydum ki sen gündüzleri oruç tutar, geceleri namaz kılarmışsın. Bunu yapma, çünkü vücûdunun senin üzerinde hakkı vardır, gözünün de senin üzerinde hakkı vardır. Zevcenin dahi senin üzerinde hakkı vardır. Bazen oruç tut, bazen tutma. Her aydan üç gün oruç tut. Bu bütün sene oruç tutmak demektir.» buyurdu. Ben:

— «Ya Resûlallah! Benim (fazla oruç tutmaya) kuvvetim vardır.» dedim. Resûlüllah

— «Öyle ise Dâvud Aleyhisselâm orucunu tut, (yani) bir gün oruç tut, bir gün tutma,» buyurdular.

Abdullah (ömrünün sonlarında): «Ah keski bu ruhsatı tutsaydım.» derdi.

Bu hadîsin muhtelif rivâyetlerini Buhârî «Kitâbu't-Teheccüd», «Kitâbu's-Savm», «Kitâbu'n-Nikâh» ve «Kitâbü'l-îsti'zan»da, Müslim ile Ebû Dâvud «Kitâbu’s-Salât»da, Nesâî «Kitabu's-Savm»da tahric etmişlerdir.

Hadîsin muhtelif rivâyetlerinden anlaşıldığına göre Abdullah b. Amr (radıyallahü anh) gündüzleri oruç, geceleri de Kur'ânı Kerîm'i hatmetmek suretiyle ihya edeceğine yemin vermişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu vahiy ile haber almış, Hazret-i . Abdullah'a bunu yapmamasını çünkü gerek nefsinin gerekse ailesi ile ziyaretçilerin kendisi üzerinde hakları bulunduğunu ve çok yaşıya-cağı için âhir ömründe bu vazifeleri yapamayacağını işâreten anlatmıştı. Hazret-i Abdullah, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in tavsiyelerini kendisi için az bulmuş, her tavsiyesine mukâabil daha fazlasını istemişti. Bunun mânâsı onun tavsiyelerine —haşa— itiraz değildi. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in tavsiyelerinin emir mahiyetinde olmadığını biliyordu. O bunları sırf bir tahfif ve kolaylık olmak için yapıyordu.

Abdullah (radıyallahü anh) ise kendinde ibâdet için kuvvet gördüğünden, daha fazlasını rica ediyordu. Fakat neticede Fahri Kâinat (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin haber verdikleri zuhur etti. İhtiyarlayınca bu ibâdetleri ifada güçlük çekmeye başladı. O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in tavsiyelerini hatırlar ve «Ah keski Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ruhsatını tutmuş olsaydım.» diye ha-yıflanırdı.

Zevcenin hakkından murâd, cima', nafaka ve hüsn-ü muaşeret gibi şeylerdir.

Hadîsin bâzı rivâyetlerinde zikri geçen ehil'den murâd da: Çoluk çocuk ve akrabadır. Bunların hakları, kendilerine nafaka vermek, onlara güzel muamelede bulunmak, çocuklara İslâm terbiyesi vermek gibi şeylerdir.

Nafile oruç Bâbında cismin hakkından murâd dahi, onun sıhhatine dikkat etmek ve iyi bakmaktır. Buradaki hak: Yâcib mânâsına değildir.

Ancak oruç sebebiyle vücud dermansız ve bîtap düşer de telef olmaya mâruz kalırsa, vücûda bakıp beslemek vâcib olur.

Bazıları: «Buradaki hakdan murâd: Mendûbdur.» demişlerse de, mendüba, hak denilemiyeceği cihetle bu tefsir makbul görülmemiştir.

Her ay tutulan üç gün orucun bütün sene orucuna dank tutulması fazilet ve sevap itibarı iledir. Buradaki benzerlikden hakikate müsavat lâzım gelmez.

Hadîs-i Şerîfde zikredilen «Efdal»ın mânâsı fazileti daha çok, demektir. Yoksa her ay bir gün oruç tutanla on gün oruç tutanın birbirinden farkı meydandadır. Zîra biri on kat sevaba lâyık bir hasene, diğeri onar kat sevabı celbeden on hasene ifa etmiştir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in «ebedî oruç tutan kimse oruç tutmuş değildir.» sözünü ulemâ üç şekilde te'vil etmişlerdir:

1) Bu söz hakikatine hamledilir. Ebedî oruç tutan, bayramlarla teşrîk günlerinde de orucu bırakmıyacağı için, sevap kazanayım derken günâha girmiş olacağından hiç oruç tutmamış, gibi olur.

Hazret-i Âişe (radıyallahü anha) dahi buna kaail olmuştur.

2) Bu cümle oruçtan zarar görecek yahut oruç sebebiyle başkalarının haklarını zayi edecek olanlar hakkındadır,

3) «Oruç tutmuş değildir.» cümlesi «Başkaları gibi oruçtan meşakkat duymaz.» mânâsına haberdir, duâ mânâsına değildir.

Bütün sene; oruç tutmanın caiz olup. olmadığı hususunda ulema ihtilâf etmişlerdir. Zahirîler-'e göre caiz değildir. Cûmlıûr-u ulemâ bayramlarla teşrik günlerinde tutmamak şartıyla bunun caiz olduğunu söylemişlerdir.

İmâm Şafiî'nin mezhebi de budur. Hattâ ona göre bu oruç müstehabdir.

İbn Mâce'nin Hazret-i İbn Ömer'den rivâyet ettiği bir hadîste: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in:

— «Nuh Aleyhişselâm bayram günleri müstesna olmak üzere bütün sene oruç tutardı.» buyurduğu bildirilmiştir.

Ashâb-ı Kiram'dan Ömerü'bnül-Hattâb oğlu Abdullah, Âişe, Ebû Talha ve Ebû Ümame (radıyallahü anh) hazeratı bütün sene oruç tutarlarmış.

Visal orucu ile bütün sene orucunu birbirine karıştırmamalıdır. Visal orucu birkaç gün geceleri dahi iftar etmemek şartıyla tutulan oruçtur. Senelik oruç ise bayramlarla teşrik günlerinden, maada, akşamları iftar etmek şartıyla tutulan oruçtur.