Geri

   

 

 

 

İleri

 

24- Münferiden Cuma Günü Oruç Tutmanın Keraheti Bâbı:

2737- Bize Amru'n-Nâkıd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Abdülhamid b. CÜbeyr den, o da Muhammed b. Abbâd b. Ca'fer'den naklen rivâyet etti.

(Dedi ki): Câbir b. Abdullah (radıyallahü anhüma)'ya Kabe'yi tavaf ederken:

— «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cuma günü oruç tutmaktan nehi buyurdu mu?» diye sordu.

— «Evet, şu beytin Rabbine yemin olsun (nehyetti.) » dedi.

2738- Bize Muhammed b. Râfi' rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdurrazzak rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Cüreye haber verdi

(Dedi ki): Bana Abülhamid b. Cübeyr b. Şeybe haber verdi. Ona da Muhammed b. Abbad b. Ca'fer haber vermiş ki, kendisi Cabir b. Abdullah (radıyallahü anh)'ya sormuş, (o da) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan yukarki hadîsin mislini rivâyet etmiş.

Bu hadîsi Buhârî, Nesâî ve İbn Mâce «Kitâbu's-Savm» da tahric etmişlerdir.

Nesâî onu birçok tarîklerden rivâyet etmiştir. Bunlardan Ebûd- Derdâ, (radıyallahü anh) rivâyetinde şöyle denilmektedir . «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— Yâ Ebâ Derda, Başka günlerde orucu bırakıp da yalnız cuma gunünda tutma. Başka gecelerde nafile namazı bırakıp da yalnız cuma gecesi kılma,» buyurdular.

Nesâî'nin Huzeyf etü'l-Bâriki tarikiyle Cünâdetü’l-Ezdî'den rivâyet ettiği bir hadîsde beyân edildiğine göre:

«Resûllülah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna sekizinci Cünâde olmak üzere bir cuma akşamı 8 kişi girmişler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendilerine yemek ikram ederek:

— Yeyin, buyurmuşlar. Onlar

— Biz oruçluyuz, demişler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— Dün oruç tuttunuz mu? diye sormuş,

— Hayır, cevabını vermişler,

— Yârın oruç tutacak mısınız? demiş, yine:

— Hayır cevâbını vermişler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem);

— öyle ise îtar edin, buyurmuşlar.»

Gerçi Tİrmizî'nin rivâyet ettiği bir hadisde:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) her ayın başında öç gün oruç tutar. Cuma günü nâdir»n oruçsuz bulundu.» denilmiştir.

Tirmizî bu hadisin hassen garib olduğunu söylemiştir.

İbn Ebî Şeybe dahi Hazret-i Abdullah b. Öme r'in

«Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç bir cuma günü oruçsuz görmedim.» dediğini, İbn Abbâs (radıyallahü anh)'in da aynı sözü söylediğini rivâyet etmişdir.

Zahire bakılırsa bu rivâyetler Bâbımız hadîslerine muarız gibi görünürlerse de, hakikatte aralarında muarıza yoktur. Çünkü Tirmizî ile İbn Ebî Şeyb e'nin rivâyet ettikleri hadîslerde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yalnız cuma günü oruç tuttuğuna delâlet yoktur.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in münferiden Cuma günü oruç tutmaktan nehiy buyurmasına bakılırsa kendisinin cuma günü ile birlikte başka bir günde oruç tuttuğu anlaşuir. Zira Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in fi'li başka emri başka olamaz.

Emrinin fiiline muhalif olduğu sahih rivâyetle anlaşılırsa o zaman ya nesih yahut tahsis vaki olur. Burada böyle bir şey yoktur.

Ulemâ münferiden cuma günü oruç tutmanın caiz olup olmadığında ihtilâf etmişlerdir. Şöyle ki:

1) Cuma günü oruç tutmak mutlak surette mekruhtur, İbrahim Nehaî, Şa'bî, Zührî ve Mücahidin meshepleri budur. Mezkûr kavil Hazret-i Ali (radıyallahü anh)'dan rivâyet olunmuştur. Bu kavli Ebû Ömer İbn Abdilberr, İmâm Ahmed ile İshâk'dan da rivâyet etmiştir.

Ebû Hüreyre, Selmanı Fârisi ve Ebû Zerr (radıyallahü anh) hazerütı dahi Cuma günü oruç tutmayı kerih görmüş, onu bayram gününe benzetmişlerdir.

Filhakika sahih bir hadisde «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bu gün Allah'ın bayram olarak meşru kıldığı bir göndür.» buyurmuştur.

2) Cuma günü oruç tutmak mutlak surette mubahdır. Bu kavil İbn Abbâs (radıyallahü anh) ile Muhammed b. Münkedir'den rivâyet olunmuştur.

İmâm Mâlik ile İmâm A'zam'ın ve Hanefiiler'den İmâm Muhammed'in mezhepleri budur.

İmâm Mâlik: «îtim ve fıkıh ehlinin ve kendilerine uyulan İmâmların hiç bîrinden Cuma günü oruç tutmanın nehyedildiğini duymadım. O gün oruç tutmak güzel bir işdir.» demiştir.

3) Yalnız Cuma günü oruç tutmak mekruhtur. Fakat onunla birlikte bir gün evvel yahut bir gün sonra oruç tutulursa kerahet kalmaz.

Sahabe-i kirâm'dan Hazret-i Ebü Hüreyre ile Tabiîn'den Muhammed b. Şirin, Tavus ve Hanefiîler'den İmâm Ebû Yûsüf’un kavilleri budur.

İmâm-ı Şafiî'nin bir rivâyete göre bunu caiz gördüğü, diğer bir

Nevevî'nin beyanına göre Şâfiiyye ulemasının cumhûru rivâyete göre mekruh addettiği anlaşılmıştır.

Cuma günü oruç tutmanın kerahetine kaaildirler. Mâli kile r'den İbn'l-Arabî dahi bu kavli sahih bulmuştur.

4) Kâdî İyâz, Dâvudî'nin: «Cuma günü oruç tutmak âncak günü kollayıp da hassaten oruç tutanlar hakkında nehyedilmiştir. O günle birlikte başka bir gün de oruç tutan bu nehiyden hariçtir...» dediğini rivâyet etmiş ve bu kavli tercih eder görünmüştür.

5) Cuma günü oruç tutmak haramdır. Ancak ondan bir gün önce veya sonra otuç tutmak yahut bir gün oruç tutup bir gün tutmamayı adet edinen kimsenin oruç günü cumaya tesadüf etmek suretiyle o gün oruç tutmasında beis yoktur.

Zahirîler'den İbn Hazm'in mezhebi budur.

Ulemâ buradaki nehyin hikmeti hususunda da ihtilâf etmişlerdir.

1) Nevevî'nin ulemanın naklen beyanına göre Cuma günü dua, zikir, ibâdet, gusül, namaza erken gitmek, namazı beklemek, hutbemi dinlemek vb. gibi ibâdetler günü olduğu için o gün oruç tutmayarak bu ibâdetler için zinde ve neşâtlı kalmak müstehab görülmüştür.

2) Cuma günü orucun nehyedilmesî bayram olduğu içindir. Bayram günü oruç tutmak caiz değildir.

3) Cuma günü oruç tutmak o günün ta'zimi hususunda mübalağa göstererek gitmeye düşülecek endişesiyle nehyedilmiştir.

4) Orucun nehyedilmesi onun farz kılındığı itikaad edilir endişesin-dendir.

5) Cuma günü oruç tutmak, devamlı surette tutulursa farz kılınacağı endişesi ile nehiy buyurmuştur.

6) Hırıstiyanlar'a muhalefet için rehiy buyurulmuştur. Ulemadan bazılarına göre bu babda en doğru kavl şu iki hadîse muvafık olandır:

a) Hâkim, Hazret-i Ebû Hüreyre'den merfûan: «Cuma günü bayram günündür. Bayram gününüzü oruç günü yapmayın. Ancak ondan bir gün evel veya sonra oruç tutarsanız o başka.» hadîsini rivâyet etmiştir.

b) İbn Ebi Şeyb e'nin güzel bir isnâdla Hazret-i Ali (radıyallahü anh)'dan tahric ettiği bir bir hadisde

«Sizden biriniz ay içersinde nafile oruç tutacaksa Perşembe günü tutsun. Cuma günü oruç tutmasın. Çünkü o gün yeyip içme ve zikir günüdür.» buyurulmuştur.

2739- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hafs ile Ebû Muâviye, A'meş'den rivâyet ettiler. H.

Bize Yahya b. Yahya da rivâyet etti. Lafız onundur.

(Dedi ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da . Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'dan naklen haber verdi. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Hiç biriniz Cuma günü oruç tutmasın. Ancak ondan önce yahut sonra oruç tutarsa o başka.» buyurdular

2740- Bana Ebû Küreyb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hüseyin yani Cû'fi, Zâide'den, o da Hişâm'dan, o da İbn Sîrin'den, o da Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti:

«Geceler arasından cuma gecesini nafile oruç için tahsis etmeyin. Ancak birinizin tutmafaa olduğu orucuna tesaadüf ederse o başka.» buyurmuşlar.

Bu hadîsi Buhâr'i ile İbn Mâce dahi «Kitâbu's-Savm» da tahrîc etmişlerdir.

Hadîsin muhtelif rivâyetleri vardır. İmâm Ahmed'in tahric ettiği bir rivâyette:

«Bir adam Ebû Hüreyreye:

— Cuma günü oruç tutmaktan halkı meneden ten misin ? dedi. Ebû Hüreyre üç defa:

— Evet, Kabe'nin Rabbine yemin ederim ki benim, Ben hakikaten Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)

«Sizden biriniz yalnız başına Cuma günü oruç tutamaz. Ancak onunla birlikte başka günlerde de tutarsa ne âla.» buyururken işittim. Dedim.» buyurulmaktadır.

Bu hadîsler mutlak olarak vârid olan Câbir hadîsini takyid etmektedirler. İstisnadan anlaşılıyor ki bir gün evvelinden yahut bir gün sonra da tutmak suretiyle Cuma günü oruç caizdir.

Oruç tutmayı âdet edinenlerin dahi Cumâ'ya tesadüf ettikleri zaman o günü tutmaları caizdir.

Nenevî diyor ki: Bu hâdisde cuma gecesini nafile namaz için, cuma gününü de nafile oruç için tahsîs etmekten sarahaten nehiy buyurulmuştur.» Ulemâ bunun mekruh olduğuna ittifak etmişlerdir.

Nevevî «Regaib» denilen namazın da bilittifak mekruh olduğunu söylemekte, bunu bü'atçıların uydurdukları münker bir bid'attan olduğundan bahisle uyduranlara lanet okunmaktadır.