Geri

   

 

 

 

İleri

 

11- Visal Orucundan Nehiy Bâbı

2618- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Malik'e, Naci'den dinlediğim, onun da İbn Ömer (radıyallahü anhûnt)'dan naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) visal orucunu yasak etti, Ashâb:

— «Ama sen visal yapıyorsun.» dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Ben, sizin gibi değilim, çünkü ben (Rabbim tarafından) doyurulur ve sulanırım.» buyurdular.

2619- Bize, bu hadîsi Ebû Bekir b. Ebi Şey be de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdullah b. Nümeyr rivâyet etti, H.

Bize İbn Nümeyr de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbn Ömer (radıyallahü anh) dan naklen rivâyet eyledi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ramazanda visal yapmış, (Onu görünce) halk da visal yapmışlar. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onları bundan menetmiş. Kendisine:

— «Ama sen visal yapıyorsun.» diyenler olmuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Ben sizin gibi değilim. Çünkü ben doyurulur ve sulanırım.» buyurmuşlar.

2620- Bize Abdülvâris b. Abdissamed rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana babam, dedem'den, o da îyyûvdan, o da Nafî'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bu Hadîsin mislini rivâyet etti. Yalnız, «RamasanMa» kaydını söylemedi.

Bu hadîsi Bubâri «KitâbuVSavm» in bir-iki yerinde tahric etmiştir.

Visal: îftâr etmeksizin arka arkaya birkaç gün oruç tu inaktır.

Buhârî'nin bir rivâyetinde: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) visal yaptı. (Bunu görünce) halk da visal yaptılar, fakat bu onlara güç geldi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de kendilerini bundan menetti...» denilmektedir.

Bundan anlaşılıyor ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ümmetini visal orucu tutmaktan menetmesine sebep açlık ve susuzluk meşakkatidir.

Ashâb-ı kirâm «Bunu sen de tutuyorsun ya Resûlüllah.» deyince, Fahri Kâinat (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimiz:

«Ben, sizi: hey'et in iz gibi değilim.» buyurarak kendi halinin, ashabına benzemediğini anlatmıştır.

Ulemâdan Bazıları bu hadîsdeki «Hey'et? Lâfzının zâid olduğunu söylerler. Maksat: «Ben sizin gibi değilim.» demektir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hâlini:

«Ben doyurulur sulanırım.» cümlesiyle izah buyurmuştur. Zira Teâla Hazretleri ona yiyecek ve içecek yerini tutacak feya ihsan eder. Bu sûretle açlık ve susuzluk hissetmez. Ona ibâdet ve tâat hususunda kuvvet ihsan eder, vücûduna zaaf ve bitkinlik arız olmaz.

Burada şöyle bir suâl hâtıra gelebilir: «Acaba bu hadîsden zahiri mânâsı murâd edilip de, Allahü teâla Hazretleri, Resul-i Ekrem'ini cennet taamlarıyla cennet meşrubatından doyurup sulamamış mıdır?»

Cevâp: Bunu söyliyenler de olmuştur. Ortada hiç bir mânide yoktur. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Allahü teâla ındinde cennet taamlarıyla doyurulup sulanmaktan daha çok ikdamlara lâyıktır. «Bu tak-qin!msa (sallallahü aleyhi ve sellem) visal yapmamış olur.» şeklinde bir suâl vârid olmaz, çünkü cennet taamları dünya taamlarına benzemez. Binâenaleyh onlar visal orucuna mâni değildir.

Bazıları: «Yiyip içtiği halde visalinin bozulmaması Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e mahsustur. Bu babda ümmetinden hiç bir kimse ena kıyâs edilemez.» demişlerdir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ümmetini visal orucundan nehiy buyurması, tahrim mi yoksa tenzih mi ifâde ettiği, hususunda ulemânın ihtilâfı vardır. Hadîsin zahirine bakılırsa buradaki nehiy tahrîm içindir.

Gerçi Ashâb-ı kirâm'dan bir cen âatın visal orucu tuttukları rivâyet olunmuştur. Meselâ Askeri'nin «Kitâbü'l-Evâil» nâm eserinde Hazret-i Abdullah b. Zübeyr'in onbeş gün Visal orucu tutardığı bildirilmektedir.

Âmir b. Abdillah b. Zübeyr, Ramazanın onaltı ve onyedinci gecelerinde visal yapar, hiç bir şey yiyip içmemek suretiyle orucuna devam eder sonra yağ ile iftar edermiş. Kendisine neden böyle yaptığı sorulunca:

— «Yağ bağırsaklarımı ıslatıyor ve su cesedimden çıkıyor.» cevâbını vermiş.

Mes'elenin te'vili ihtilaflıdır.

Ulemâdan Bazıları: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabına acıdığı için visal orucunu menetmiştir. İktidarı olanları visal orucunu tutmakta beis yoktur. Çünkü böyle bir kimse yemesini içmesini ancak Allah için terkeder demişlerdir.

İmâm Ahmed ile İshâk sahurdan sahura visal yapmayı mekruh saymamışlardır.

Ebû Hanîfe, Mâlik, Şâfiî ve fukanâdan bir cemaata göre visal orucu ne suretle olursa olsun mekruhtur. Onlara göre hiç bir kimsenin visal yapması caiz değildir.

Ha'ttâbi (319-388): «Visal orucu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hasâisindandır. Bu oruç ümmetine yasak edilmiştir.» diyor.

Zâhiriler'e göre visal orucu haramdır. «El-Mühezzeb» şerhinde bu orucun kerâhet-i tahrîmiye ile mekruh olduğu kaydediliyor.

Taberi (224-310) diyor ki: «Ashâb-ı kirâm'dan Bazıları ile başkalarının günlerce yemeyi terkettikleri rivâyet olunmuştur. Onlar bunu çeşitli sebeplerle yapmıştır. Bazıları visal orucuna iktidarı olduğu için visal yapmış, ve iftarlığını fakirlerle muhtaçlara vermiştir. Bir takımları, iftardan, müstağni oldukları yahut nefisleri alıştığı için visal yapmışlardır. Nitekim Ameş'in rivâyetine göre Teymi: .

— Ben bazen oruç tutmadığım halde otuz gün bir şey yemeden dururum, bu benini muhtaç olduğum vazifeleri görmeme" mâni olmaz, demiştir. A'meş, îbrâhim-i Teymi'nin iki ay bir şey yemeden yalnız hurma hoşafı içmekle iktifa ettiğini söylemiştir.

Bazıları da nefsini şehvetten menetmek için visal orucu tutmuşlardır. Onlar bunu efdal görmüşlerdir.»

2621- Bana Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi.

(Dedi ki): Bana Yunus, İbn Şihab'dan naklen haber verdi.

(Dedi ki): Bana Ebû Selemetübnü Abdirrahman rivâyet etti, ki Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) şunları söylemiş:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) visalden nehiy buyurdu. Bunun Üzerine müslumanlardan bir zât:

— Ama sen visal yapıyorsun yâ Resûlallah, dedi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Benim gibi hanginiz olabilir? Ben Rabbını beni doyurup sulayarak gecelerim.» buyurdular.

Ashâb visalden vaz geçmekten imtina' edince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara bir gün, sonra bir gün daha visal yaptırdı, lîila-hare hilali gördüler. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) visalden vaz geçmeyi kabul etmediklerinden dolayı (Kendilerine) bir ders-i ibret verircesine:

Şayet bu hilal geçikse idi size daha ziyâde visal yaptıracaktım.» buyurdular.

2622- Bana Züheyr b. Harb ile İshâk rivâyet ettiler. Züheyr

(Dedi ki): Bize Cerîr, Umarâ'dan o da Ebû Zür'a'dan, o da Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet eyledi Ebû Hüreyre şöyle demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem);

«Visalden sakının.» buyurdu. Ashâb:

— Ama sen visal yapıyorsun ya Resûlüllah, dediler. Resülûllah

«Şüphesiz ki bu hususta siz benim gibi değilsiniz. Zîra ben, Rabbını beni doyurup sulayarak geceliyorum. Siz gücünüzün yeteceği amelleri üzerinize alın» buyurdular.

2623- Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Muğire, Ebû'z-Zinâd'dan, o da A'rec'den, o da Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet eyledi. Yalnız o: «Takat getirebileceğiniz şeyleri yüklenin.» dedi.

2624- Bize İbn Nümeyr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etti

(Dedi ki): Bize A'meş, Ebû Sâlih'den o da Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet eyledi ki, visalden nehi buyurmuşlar... Râvi Umara'nin Ebû Zür'dan rivâyet ettiği hadîs gibi rivâyette bulunmuştur.

Bu hadîsi Buhari ile Nesâî «Kitâbu's-Savm» da lahrîc etmişlerdir.

Ashâb-ı kirâm'in visal orucundan vazgeçmemeleri, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e muhalefet için değil, bu babdaki richyin de.ı tenzih mânâsı anladıkları içindir.

Hadîsin zahirinden anlaşılıyor ki tutulan visal orucu iKi rjaiıain etmiş. Nitekim Mamer'in rivâyetinde iki gün devam ettir;, tasrih olunmuştur.

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in visal orucuna müsâaade buyurması nehyi te'kid ve bu babda hâsıl olacak mefsedeti göstermek içindir. Visal orucundan doğacak mefsedet: İbâdete bıkmak, zayıf ve bîtap düşerek başka ibâdetlerini yapamamaktır.

Buhârî bu hadîsi «Kitâbu't-temenni» de dahi rivâyet etmiştir. Oradaki rivâyetinde Enes b. Mâlik (radıyallahü anh) Şöyle deditir. «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ayın sonunda visal yaptı, onu gören bir takım insanlar da visal yaptılar. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu duyunca:

— «Bu ay uzamış olsa öyle bir visal yapardım ki: Bu işin derinliğine dalanlar ondan vazgeçerdi. Şüphesiz ki ben sizin gibi değilim. Ben, Rabbim beni doyurup suladığı halde yaşarım, buyurdu.

Görülüyor ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabının visal orucunu terketmediklerini görünce onlara canı sıkılmış, ayın sonu olmasa kendilerine bütün bir ay visal orucu tutturmak suretiyle, visal orucunun ne demek olduğunu göstermek istemiştir.

Bâbımız hadîsinde bu mânâda «Münekkil» tâbiri kullanılmıştır. Bâzı rivâyetlerde bunun yerine «Tenkil» denilmiştir.

Hattâ bir rivâyette bu lâfız »Münkir» şeklinde zaptedilmiştir.

Tenkil: Başkalarına ibret olacak şekilde cezalandırmaktır. Buradaki cezadan murâd: Visal orucunu müddetini uzatmakdır. Zira günlerce yiyip içmeden gece gündüz oruçlu bulunan bir kimse nihayet zaafa düşer, vücûdunda derman kalmaz ve bu orucu bırakmak için izin ister.

2625- Bize Züheyr b. Harb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebü'n-Nadr, Haşim b. Kâsım rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süleyman, Sâbit'den, o da Enes (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet eyledi. En es şöyle dedi:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ramazanda namaz kılıyordu, ben de gelerek yambaşına (namaza) durdum. Başka bir adam gelerek o da durdu. Neticede bir cemâat olduk. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) benim arkasında olduğumu hissedince namazda kısaltma yapmaya başladı. Sonra evine girdi, (orada) öyle bir namaz kıldı ki, onu bizim, yanımızda kılmadı. Sabahladığımız vakit kendisine:

— «Akşam (arkanda) biz olduğumuzu anladın mı?» diye sorduk. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Evet, yaptığım tahfife beni sevkeden budur.» buyurdular.

Müteakiben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) visal orucu tutmaya başladı. Bu iş ayın sonuna tesaadüf etmişti. Derken ashabından bir i;ı-kim adamlar da visal orucuna başladılar. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Bazı adamlara ne oluyor ki visal yapıyorlar? şüphesiz siz benim gibi değilsiniz. Bana bakın, Vallahi eğer ay uzamış olsaydı size Öyle bir visal orucu tuttururdum ki bu işin derinliğine dalanlar ondan vazgeçerlerdi.» buyurdular.

2626- Bize Asım b. Nadr Et-Teymî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hâlid yani İbn'l-Hâris rivâyet eyledi.

(Dedi ki): Bize Humeyd, Sâbit'den, o da Enes (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet etti, Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ramazan ayının başında visal onun tuttu. (Onu görünce) müslümanlardan bazı kimseler de visal yaptılar. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu duyunca:

— «Bu ay bize uzamış olsa öyle bir visal yapardık ki: bu işin derinliğine dalanlar ondan vazgeçerlerdi. Şüphesiz ki sız benim gibi değilsiniz — yahut şüphesiz ki ben sizin gibi değilim.— Çünkü ben, Rabbını beni doyurup suladığı halde yaşarım.» buyurdular.

2627- Bize İshâk b. İbrahim ile Osman b. Ebî Şeybe hep birden Abde'den rivâyet ettiler, İshâk

(Dedi ki): Bize Abdetü'bnü Süleyman, Hişam b. Urve'den, o da babasından, o da Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen haber verdi. Âişe şöyle dedi:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetine acıdığı için kendilerini visal orucundan nehiy buyurdu. Ashâb:

— «Ama sen de visal yapıyorsun.» dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Ben, sizin gibi değilim. Çünkü beni Rabbim doyurur sular.» buyurdu.

Enes hadîsini Buhârî «Kitâbu't-Temenni» deve biraz lafız farkıyla «Kitâbu's-Savm» da, Âişe hadîsini «Kitâbu's-Savm» da tahrîc ettiği gibi Âişe hadîsini Nesâî dahi «Kitâbu's-savm» da rivâyet etmiştir.

İbn'l-Arabî diyor ki: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabına visal orucu tutmak için müsaade buyurması, onlara bir cezadır. Ceza tarikiyle verilen müsaade ise şeriattan değildir.»

Teammuk: Teklif edilmeyen bir şeyi yapmağa çalışmak, bir şey'in derinliğine dalmaktır.

Bu rivâyetler dahi mânâ ve hüküm itibârı ile yukarkiler gibidir.

Enes (radıyallahü anh) hadîsinde:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ramazanın başında visâl orucu tuttu.» denilmiştir.

Müslim'in ekşer-i nüshalarında rivâyet bu şekildedir. Kâdî İyâz dahi ekser-i nüshalardan bu hadisi ayni şekilde nakletmiş fakat bunun râvi tarafından bir vehim olduğunu söylemiştir.

Doğrusu Ramazan ayının sonunda visal yapmış olmasıdır Müslim'in bâzı râvileri onu bu şekilde de rivâyet etmişlerdir. Nitekim bundan önceki rivâyetlerle sair hadîslerde de hal böyledir.

«Zaile» fiili: bir şey'i gündüz yapmak mânâsında kullanılır. Bunun zıddı «Bate» yani «gece yaptı» fiilidir.

Fiil bu mânâya alındığı takdirde hadîs-i şerif: «Rabbim bana gündüzün yemiş içmiş gibi kudret ve tâkat verir.» mânâsına te'vil olunur ki

Nevevî: «Sahih olan mezheb de budur.» diyor.

Ancak bu keilmeden «olmak» mânası da kastedilmiş olabilir. Bu takdirde mâna «Ben Rabbınıin beni doyurup suladığı halde olurum:» demektir.